Suriye krizinde stratejik hamle
Suriye krizi 6 yıldır devam ediyor. PYD/YPG'nin planladığı koridora engel olmak isteyen Türkiye'nin Afrin ve İdlib'e yönelik bir operasyonu an meselesi. Gelinen noktada oluşan yeni Suriye haritası, Türkiye ile Suriye'nin işbirliğini zaruri kılıyor.
16.08.2017 00:00:00
YENİ MESAJ/ANALİZ HABER
Suriye krizinde Türkiye'nin birinci önceliği, güney sınırı boyunca PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG kontrolündeki koridor oluşumunun engellenmesi. Bu bağlamda Fırat Kalkanı Harekatı ile PYD/YPG koridoruna bir set çekmiş olan Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı gibi yeni bir operasyona girişmek üzere.
Bu operasyonun hedefinde kritik önemdeki Afrin ve İdlib var. Suriye haritasına bakıldığında 15 Ağustos itibarıyla Azez-Cerablus-El Bab arasındaki bölge Fırat Kalkanı Harekatı'nı gerçekleştiren Türkiye'nin kontrolünde. Hatay ile Azez arasındaki Suriye topraklarını ise çoğunluğunu PYD/YPG'li teröristlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrol ediyor.
Cerablus'tan Irak sınırına kadar uzanan Kobani, Telabyad, Huveyşa, Rakka'nın çevresi, Kamışlı ve Haseke'yi kapsayan bölge SDG hakimiyetinde. Hatay sınırındaki İdlib ise Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi bazı gruplarını Türkiye'nin de desteklediği muhaliflerin kontrolünde. İdlib ve çevresinde Ahraruş Şam, Nusra gibi Batı tarafından da terör örgütü ilan edilen gruplar da ağırlıklarını hissettiriyorlar.
Kim nerede hakim?
Halep'ten Tel Rıfat'a doğru uzanan bölgeyi, başkent Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Tedmur gibi ülkenin büyük kentleri Suriye ordusunun hakimiyetinde. Suriye'de şu anda Türkiye'nin kontrolündeki Azez-El Bab-Cerablus üçgeninin oluşturduğu bölge ile Afşin'deki muhaliflerin kontrolündeki bölge arasında Suriye Ordusu ve SDG'nin etkili olduğu alanlar bulunuyor.
Suriye'nin kuzeyinde PYD'nin ilan ettiği kanton sayısı dörde yükselmiş durumda. Bunlar bu ay ilan edilen Şahba Kantonu, Cezire Kantonu, Kobani Kantonu ve Afrin Kantonu. Sözde Şahba Kantonu Türkiye'nin kontrol ettiği bölgeyi kapsıyor.
Kobani ve Cezire kantonları birleşmiş durumda. Afrin Kantonu'nun bu bölgeyle birleşmesinin önündeki tek engel Türkiye'nin Fırat kalkanı ile kontrol ettiği bölge. Yani Türkiye Fırat Kalkanı'yla PYD/YPG koridorunun birleşmesine engel olmuş durumda ama tehlike bitmiş değil. Çünkü Türkiye eninde sonunda kontrolü altındaki bölgeyi terk etmek zorunda kalacak.
PKK koridoru tarihe gömülebilir
Gelinen noktada Türkiye PYD/YPG koridoruna engel olmaya çalışıyor ama Suriye'nin topraklarının kontrol eden grupların oluşturduğu haritaya bakıldığında Türkiye'nin etkili, hızlı ve kalıcı bir sonuca ulaşabilmek için çok fazla seçeneği olmadığını anlaşılıyor.
Mevcut Suriye haritası Türkiye'nin hedefine ulaşması için önündeki en etkili seçeneğin Beşar Esad yönetimi ile işbirliği olduğu görülüyor. Yani Suriye'nin mevcut oluşan haritası Türkiye ve Suriye'yi bu işbirliğine zorluyor.
Türkiye ile Esad yönetiminin bir işbirliğine gitmesi durumunda Türkiye'nin de haklı olarak kendine tehdit saydığı PYD/YPG koridorunun bir daha asla birleşemeyecek şekilde önüne geçilebileceğini gösteriyor. Türkiye eğer Suriye'nin kuzeyinde PYD/YPG koridoru, yani terör örgütü PKK kontrolünde bir koridor oluşmasını istemiyorsa ve bu koridorun Barzani bölgesi ile birlikte Akdeniz'e ulaşan Kürdistan'ın bir kapısı olsun istemiyorsa bu seçeneği göz ardı etmemesi gerekiyor.
Bugüne kadar her ne yaşanmış olursa olsun geçmişe sünger çekerek Beşar Esad ile yeni bir döneme girilmesinin artık zaruri bir hal olduğu noktası akıldan çıkarılmamalı.
Ya Esad ya PYD!
ABD başta olmak üzere Rusya ve Suriye'de etkin diğer güçler, attıkları adımlarla Türkiye'yi PYD/YPG'yi tanımaya mecbur bırakmaya çalışıyor.
Bu bağlamda artık Türkiye'nin zor bir karar vermesi gerekiyor. Türkiye ya atacağı hamlelerle bu planı bozacak yahut da eninde sonunda PYD/PKK ile işbirliği yapma noktasına gelecek, yani tükürdüğünü yalayacak.
Bu bağlamda kendisine dayatılan süreci bir daha önüne gelmeyecek şekilde tarihe gömecek, Suriye'de istikrarın sağlanmasına da olanak tanıyacak Türkiye'nin önünde tekbir seçenek var. İşte bu seçenek Türkiye'nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yepyeni bir sayfa açmasıdır. Esad'la köprüleri yıllar öncesinden atan Türkiye için bu çok zor bir karar doğrudur, ancak Türkiye'nin çıkarları çok zor da olsa bu adımın mutlaka atılması gerektiğini gösteriyor.
Suriye krizinde Türkiye'nin birinci önceliği, güney sınırı boyunca PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG kontrolündeki koridor oluşumunun engellenmesi. Bu bağlamda Fırat Kalkanı Harekatı ile PYD/YPG koridoruna bir set çekmiş olan Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı gibi yeni bir operasyona girişmek üzere.
Bu operasyonun hedefinde kritik önemdeki Afrin ve İdlib var. Suriye haritasına bakıldığında 15 Ağustos itibarıyla Azez-Cerablus-El Bab arasındaki bölge Fırat Kalkanı Harekatı'nı gerçekleştiren Türkiye'nin kontrolünde. Hatay ile Azez arasındaki Suriye topraklarını ise çoğunluğunu PYD/YPG'li teröristlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrol ediyor.
Cerablus'tan Irak sınırına kadar uzanan Kobani, Telabyad, Huveyşa, Rakka'nın çevresi, Kamışlı ve Haseke'yi kapsayan bölge SDG hakimiyetinde. Hatay sınırındaki İdlib ise Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi bazı gruplarını Türkiye'nin de desteklediği muhaliflerin kontrolünde. İdlib ve çevresinde Ahraruş Şam, Nusra gibi Batı tarafından da terör örgütü ilan edilen gruplar da ağırlıklarını hissettiriyorlar.
Kim nerede hakim?
Halep'ten Tel Rıfat'a doğru uzanan bölgeyi, başkent Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Tedmur gibi ülkenin büyük kentleri Suriye ordusunun hakimiyetinde. Suriye'de şu anda Türkiye'nin kontrolündeki Azez-El Bab-Cerablus üçgeninin oluşturduğu bölge ile Afşin'deki muhaliflerin kontrolündeki bölge arasında Suriye Ordusu ve SDG'nin etkili olduğu alanlar bulunuyor.
Suriye'nin kuzeyinde PYD'nin ilan ettiği kanton sayısı dörde yükselmiş durumda. Bunlar bu ay ilan edilen Şahba Kantonu, Cezire Kantonu, Kobani Kantonu ve Afrin Kantonu. Sözde Şahba Kantonu Türkiye'nin kontrol ettiği bölgeyi kapsıyor.
Kobani ve Cezire kantonları birleşmiş durumda. Afrin Kantonu'nun bu bölgeyle birleşmesinin önündeki tek engel Türkiye'nin Fırat kalkanı ile kontrol ettiği bölge. Yani Türkiye Fırat Kalkanı'yla PYD/YPG koridorunun birleşmesine engel olmuş durumda ama tehlike bitmiş değil. Çünkü Türkiye eninde sonunda kontrolü altındaki bölgeyi terk etmek zorunda kalacak.
PKK koridoru tarihe gömülebilir
Gelinen noktada Türkiye PYD/YPG koridoruna engel olmaya çalışıyor ama Suriye'nin topraklarının kontrol eden grupların oluşturduğu haritaya bakıldığında Türkiye'nin etkili, hızlı ve kalıcı bir sonuca ulaşabilmek için çok fazla seçeneği olmadığını anlaşılıyor.
Mevcut Suriye haritası Türkiye'nin hedefine ulaşması için önündeki en etkili seçeneğin Beşar Esad yönetimi ile işbirliği olduğu görülüyor. Yani Suriye'nin mevcut oluşan haritası Türkiye ve Suriye'yi bu işbirliğine zorluyor.
Türkiye ile Esad yönetiminin bir işbirliğine gitmesi durumunda Türkiye'nin de haklı olarak kendine tehdit saydığı PYD/YPG koridorunun bir daha asla birleşemeyecek şekilde önüne geçilebileceğini gösteriyor. Türkiye eğer Suriye'nin kuzeyinde PYD/YPG koridoru, yani terör örgütü PKK kontrolünde bir koridor oluşmasını istemiyorsa ve bu koridorun Barzani bölgesi ile birlikte Akdeniz'e ulaşan Kürdistan'ın bir kapısı olsun istemiyorsa bu seçeneği göz ardı etmemesi gerekiyor.
Bugüne kadar her ne yaşanmış olursa olsun geçmişe sünger çekerek Beşar Esad ile yeni bir döneme girilmesinin artık zaruri bir hal olduğu noktası akıldan çıkarılmamalı.
Ya Esad ya PYD!
ABD başta olmak üzere Rusya ve Suriye'de etkin diğer güçler, attıkları adımlarla Türkiye'yi PYD/YPG'yi tanımaya mecbur bırakmaya çalışıyor.
Bu bağlamda artık Türkiye'nin zor bir karar vermesi gerekiyor. Türkiye ya atacağı hamlelerle bu planı bozacak yahut da eninde sonunda PYD/PKK ile işbirliği yapma noktasına gelecek, yani tükürdüğünü yalayacak.
Bu bağlamda kendisine dayatılan süreci bir daha önüne gelmeyecek şekilde tarihe gömecek, Suriye'de istikrarın sağlanmasına da olanak tanıyacak Türkiye'nin önünde tekbir seçenek var. İşte bu seçenek Türkiye'nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yepyeni bir sayfa açmasıdır. Esad'la köprüleri yıllar öncesinden atan Türkiye için bu çok zor bir karar doğrudur, ancak Türkiye'nin çıkarları çok zor da olsa bu adımın mutlaka atılması gerektiğini gösteriyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.