Kadim Anadolu topraklarının, yedi düvelin başına üşüştüğü yıllarda bile hem bağımsızlık mücadelesini vermiş hem de kendi nüfusunu beslemiş olan bu ülkenin birden bire, yirmi yıl içinde suyunun çekilmiş olması, topraklarının güya çoraklaşmış olması, halkının yokluklar ve yoksulluklar ile pençeleşir hale gelmiş olması hangi süflî arzuların neticesidir?
Dikkatle ve ibretle bir bakmak gerekiyor.
Hak etmeden, ter dökmeden ve emek sarf etmeden hesapsız servet sahibi olma ve sınırsız mal toplama arzusu ebette süflî bir arzudur ve böylelerinin bu arzularının yolları sonuna kadar açıldığı için geniş kitlelerin, kazanç kapıları ve geçim yolları kapatılmıştır.
Durup durup sormak, dönüp dönüp sorgulamak gerekmez mi?
350.000 TL emekli aylığı ile ay sonunu getirmek için çırpınan, didinen bir emeklinin normal bir hayatı arzulaması mı süflî arzudur yoksa, 390.000 TL maaş alan bir bakan yardımcının hali tavrı mı, beş-on maaşlı bürokratların eleştirilere dahi cevap vermeye tenezzül etmez şımarıklıkları mı süflî bir arzudur?
Böyle bir düzeni kuranların arzularını nasıl ve ne ile adlandırmak lazımdır?
Görüldüğü üzere bir sorudan bin soru doğuyor?
Bir avuç mutlu azınlığın süflî arzularını gerçekleştirmek için, ülkenin kaynakları çeşitli fırıldaklar çevrilerek onların kasalarına aktarılmış, halkın sofrasından onların kasalarına hortumlar bağlanmış ve dolayısıyla geniş kitlelerin meşru arzularının önüne duvarlar örülmüştür.
Özellikle tarım ürünlerinde kendi kendini besleyen sayılı ülkeler arasında bir gözde ülke iken, tarım deyince akla gelen hemen her kalemde, ithalata mecbur ve dışa bağımlı hale gelmiş olması, hangi süflî arzuların ve hangi süflî uygulamaların neticesidir, elbette ve kesinlikle incelenmelidir.
Hangi süflî arzuların gerçekleşmesi için koskoca bir yirmi sene feda edilmiştir de, sonunda halk beş kuruşa muhtaç hale gelmiş, yumurtanın koli fiyatı 60 TL'yi, peynirin kilo fiyatı 100 TL'yi geçmiş, tarım ülkesinde yaz boyunca patates, domates ve soğan fiyatları 10 TL'nin altına bir türlü düşmemiştir?
Hangi süflî arzular uğruna koskoca seksen beş milyon açlığın, yokluğun, yoksulluğun ve elbette yolsuzlukların pençesinde acı ile kıvranır hale getirilmiştir?
Gün gün, hafta hafta, ay ay ve yıl yıl, koskoca yirmi yıl incelenmeye değmez mi?
Süflî arzuların sebep ve mevcut manzaranın netice olduğunu anlamak için alleme olmaya, üniversiteler bitirmiş olmaya asla gerek yoktur, hayatın içinde olmak ve biraz da vicdan sahibi olmak yeterlidir.
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025