Bir yandan eylemleri ile ve söylemleri ile vatanın altını oyarken diğer taraftan da "vatan bayrak" edebiyatı yapanları sevemiyorum.
Bir taraftan milletin değerlerine sahip çıkıyormuş gibi yapıp da diğer taraftan milletin değerlerine saldıranlara sahip çıkanları bir türlü sevemedim, sevemiyorum.
Bir taraftan milletin kutsallarına sahip çıkıyormuş gibi davranıp diğer taraftan kutsalları hurafelerle ve batıl inançlarla harmanlayanlara sahip çıkanları bir türlü sevemiyorum.
Eğitimde yapılan üst üste yanlışlar, ekonomide sıkça duvara toslamalar sebebi ile milleti millet yapan ana direklerden biri olan aile kurumunun ocağına incir ağacı dikenlerin "her şey gençler için" nutuklarına bir anlam veremiyorum ve bu tipleri sevemiyorum.
Bir yandan milletin en asli ihtiyaçları olan tarım ürünleri, hatta onların tohumları ile milletin arasına kalın ve yüksek duvarlar örerken diğer taraftan "ne yaptıysak millet için yaptık" naraları atanları bir türlü sevemiyorum.
Bir taraftan ekilip-biçilen tarım arazilerinin sıfıra doğru gitmesi için gereken her şeyi yapıp, ülkedeki canlı hayvan sayısının yok edilmesi için gereken her şeyi yapıp da diğer taraftan "niçin ekmiyorsunuz, niçin hayvan yetiştirmiyorsunuz" türünden sorular soranları bir türlü sevemiyorum.
Bir taraftan günden güne istihdam alanlarını yok ederken, genç işsizler ordusuna yeni yeni taburlar, tümenler ilave ederken diğer taraftan 'bütün hizmetlerimiz gençlere yöneliktir' şeklinde nutuk atanları bir türlü sevemiyorum.
İşin başından beri bölgede Amerika ve İsrail ile beraber iş tutup, komşumuz Suriye'den onlarca milyon Müslümanın vatancüda olmalarına, yarım milyonunun hayatlarını kaybetmesine sebep olanların kalkıp ta "Ensar-Muhacir" edebiyatı yapmalarını esefle kınıyorum ve bir türlü sevemiyorum.
Bir taraftan 'devlet işletmecilik yapmaz, devlet fabrika işletmez' diyerek yüz yıllık kurum ve kuruluşları haraç-mezat elden çıkaran ama diğer taraftan devletin eline kazma-kürek tutuşturarak inşaatçılk yaptıran ve yaptığı binalarla da 'şehirlere ihanet' abideleri diken zihniyeti bir türlü sevemedim ve sevemiyorum.
Aklı başında görünen, okumuş yazmış, bürokraside önemli yerlere gelmiş, akademik kariyer sahibi binlerce insanın bütün olumsuzluklar karşısında "görmedim, duymadım, bilmiyorum" şeklindeki tutum ve davranışlarını asla sevmedim, sevemiyorum.
Suç bende mi bilmem ki?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025