Dilencilik iyi değildir. Verilen alınır; ama dilenmek olmaz. Ancak iç âleminden kopup gelen arzu sonunda istenebilir. Bu da bir nevi tecrübe olur.
Kuvvet sahibine sığınıp istemek yerinde olur her hâlde. Bu hâlde isteyene değil, istenene bakmak gerektir. Bu istek zararsızdır; hele kalbin ayık olması mutlaktır. Kalp ayık olunca işler mübarek olur, keder vermez. İstekler yalnız dünyalık işlere olmamalı, biraz da âhiret işlerine olmalı. En çok dileğin af ve afiyet olmalı. Din, dünya ve âhiret için iyilik dile. Bunları yapabilirsen sana yeter; fazlası sana ne lâzım?***Allah hiç bir işi yapmaya mecbur değildir. O, mülkünde ancak dilediğini yapar. Allah'ı mülk sahibi bil. Bu sahip hayırlıdır. Başkasını seçme. Senin için iyi olmaz. Bir ağır yük kaldırdığın zaman sırf kuvvetini görme. Allah'ın kudretini sez. O'nun gücü olmasa senin gençliğinin, kuvvetinin ne değeri olur? Malına da pek güvenme. Mal sana ne yapabilir? Malın özünde manevî tesir olmadan hiç bir değer ifade etmez. Allah bir defa tutarsa bırakmaz. Maddiyatı bırak; biraz manevî ol. O'nun tutuşu manevî yollardan gelir. Maddî tedbirlerin pek tesiri olmaz. Olsa olsa, yine O'nun tesiri ve izni ile olur.***Yazık, dilin müslüman gibi konuşuyor, kalbin O'nu doğrulamı yor. Sözün Allah'a ve Peygamber'e inanmış gibi, özün tam tersine. İşlerin hiç birine uymuyor. Ne olacak hâlin? Halk arasına çıkınca, senden iyisi olmuyor; yalnız kalınca neden şeklin değişiyor? Biliyor musun, yıllarca namaz kılsan, oruç tutsan sana hayır getirmez; ömrün boyunca hayırlı işlerde bulunsan hayır göremezsin; ancak, Allah rızasını gözeteceksin; bunu iyi bilmen gerek. Aksi hâlde yap tıkların boşuna; bu duruma göre, sana damga, "münafık ve içi bozuk" sözleri olur. "Allah'tan uzak" mührünü alnına vururlar.Şu anda yaptıklarından dön. Bir an bile yaşamana senedin yoktur. Ne kadar kötü işin varsa bırak, kötü sözlerden dön. Kötü niyetlerinden kendini hemen çekiverir.***Allah yolcularının iç âleminde aksaklık göremezsin. Onlar, kurtulmuşlardır. Onlar, tam îmana sahiptir. Muvahhid onlardır. İhlâslı işi onlar tutar. Belâya onlar sabırla karşı koyar. Bir afet indiğinde sızlanmazlar; inlemezler. Metin ve vakur olarak işlerin sonunu beklerler. İyilik geldiği zaman şükür yoluna koyulurlar. İyiliği ilân eder, kötülüğü saklı tutarlar. Başlarında olan felâketli işlerden, kimseye şikâyet etmezler.Ellerinde bir bolluk varsa, herkese dağıtırlar. Dağıttıkları elde kalandan fazladır. Bu verişi severek yaparlar. Verdikten sonra üzüntü duymazlar. Kendi kazançlarından diğer kardeşlerine fayda sağladıkları için sevinirler.Bu kullar ilk başta dilleri ile şükrederler. Sonra kalpleri ile, da ha sonra da gönülleri ile? Halkı bilmezler. Halktan onlara bir eza gelirse sadece tebessüm ederler. Dünya şahları onların katında hiçtir.
Fethû'r-Rabbanî, Abdülkâdir Geylanî
Kuvvet sahibine sığınıp istemek yerinde olur her hâlde. Bu hâlde isteyene değil, istenene bakmak gerektir. Bu istek zararsızdır; hele kalbin ayık olması mutlaktır. Kalp ayık olunca işler mübarek olur, keder vermez. İstekler yalnız dünyalık işlere olmamalı, biraz da âhiret işlerine olmalı. En çok dileğin af ve afiyet olmalı. Din, dünya ve âhiret için iyilik dile. Bunları yapabilirsen sana yeter; fazlası sana ne lâzım?***Allah hiç bir işi yapmaya mecbur değildir. O, mülkünde ancak dilediğini yapar. Allah'ı mülk sahibi bil. Bu sahip hayırlıdır. Başkasını seçme. Senin için iyi olmaz. Bir ağır yük kaldırdığın zaman sırf kuvvetini görme. Allah'ın kudretini sez. O'nun gücü olmasa senin gençliğinin, kuvvetinin ne değeri olur? Malına da pek güvenme. Mal sana ne yapabilir? Malın özünde manevî tesir olmadan hiç bir değer ifade etmez. Allah bir defa tutarsa bırakmaz. Maddiyatı bırak; biraz manevî ol. O'nun tutuşu manevî yollardan gelir. Maddî tedbirlerin pek tesiri olmaz. Olsa olsa, yine O'nun tesiri ve izni ile olur.***Yazık, dilin müslüman gibi konuşuyor, kalbin O'nu doğrulamı yor. Sözün Allah'a ve Peygamber'e inanmış gibi, özün tam tersine. İşlerin hiç birine uymuyor. Ne olacak hâlin? Halk arasına çıkınca, senden iyisi olmuyor; yalnız kalınca neden şeklin değişiyor? Biliyor musun, yıllarca namaz kılsan, oruç tutsan sana hayır getirmez; ömrün boyunca hayırlı işlerde bulunsan hayır göremezsin; ancak, Allah rızasını gözeteceksin; bunu iyi bilmen gerek. Aksi hâlde yap tıkların boşuna; bu duruma göre, sana damga, "münafık ve içi bozuk" sözleri olur. "Allah'tan uzak" mührünü alnına vururlar.Şu anda yaptıklarından dön. Bir an bile yaşamana senedin yoktur. Ne kadar kötü işin varsa bırak, kötü sözlerden dön. Kötü niyetlerinden kendini hemen çekiverir.***Allah yolcularının iç âleminde aksaklık göremezsin. Onlar, kurtulmuşlardır. Onlar, tam îmana sahiptir. Muvahhid onlardır. İhlâslı işi onlar tutar. Belâya onlar sabırla karşı koyar. Bir afet indiğinde sızlanmazlar; inlemezler. Metin ve vakur olarak işlerin sonunu beklerler. İyilik geldiği zaman şükür yoluna koyulurlar. İyiliği ilân eder, kötülüğü saklı tutarlar. Başlarında olan felâketli işlerden, kimseye şikâyet etmezler.Ellerinde bir bolluk varsa, herkese dağıtırlar. Dağıttıkları elde kalandan fazladır. Bu verişi severek yaparlar. Verdikten sonra üzüntü duymazlar. Kendi kazançlarından diğer kardeşlerine fayda sağladıkları için sevinirler.Bu kullar ilk başta dilleri ile şükrederler. Sonra kalpleri ile, da ha sonra da gönülleri ile? Halkı bilmezler. Halktan onlara bir eza gelirse sadece tebessüm ederler. Dünya şahları onların katında hiçtir.
Fethû'r-Rabbanî, Abdülkâdir Geylanî
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.