Sorumlu anne-babalar, suçlu ise siyasilerdir

Suçlu gençler mi? Hayır. Suçlu bizleriz. Çünkü ektiğimizi biçiyoruz.  

Bu tablonun sorumlusu anne ve babalardır yani ailedir. 

Suçlusu ise anne-babaların vekalet verdiği siyasilerdir. ikinci suçlu ise vekalet alan siyasilerin dizayn ettiği medyadır, eğitimdir. Temel sorun ise ekonomidir. Temel çözüm de ekonomidir. 

Karşımızda 'Asım'ın nesli' diyen 21 yıllık bir iktidar ve 'çağdaşlık, uygarlık, özgürlük' tanımlarını dilinden düşürmeyen bir muhalefet, suçu legalleştiren, şehvet ve ihtirasları tetikleyen bir medya var.

Başka? Eğitimde millileşememiş, kendi kalıplarını ortaya koyamamış bir sistem dahası eğitimi endüstriye dönüştürerek parayı aklın, yeteneğin, zekanın önüne takoz yapmış bir sistem var.

Haliyle ortaya bir taraftan hayallerine gem vurulan diğer taraftan da dini, siyasi, sosyal, dünyevi ve şehevi olarak ihtirasları tetiklenen bir gençlik var. 

Haliyle bu tetiklemeler gençlerin hem kalbinde, hem de aklında kısa devreler yapıp bütün işletim sistemini yakıyor. 

Maalesef ortaya kendini bilmeyen, değerlerini önemsemeyen, anlık zevk ve çıkar hesapları yapan, cinayet, taciz, tecavüz, hırsızlık, gasp, pusu kurma gibi daha nice suçları çok rahat işleyebilecek hale getirilmiş bir gençlik çıkıyor ortaya.

Artık sigara değil uyuşturucuya mahkum edilmiş gençleri konuşuyoruz. 

Artık ilkokullarda bile 'akran zorbalığı' başlığında haberler yapılıyor. Genç kızlar, 'kavga erkek işidir' tabusunu yıktı, attı. Artık her ortamda kız kavgaları yaşanıyor.

Yüksek katlı binalardan, rezidanslardan, çok yıldızlı otellerin balkanlarından düşen genç kız haberlerinin sonu gelmiyor. 

Geçen gün İstanbul Beylikdüzü'nde genç kız ve erkek tek kurşunla intihar etti. Aynı gün Kartal'da bir genç, kız arkadaşına 'hakkını helal et' mesajı atıp hayatına son verdi.

Artık gençler için yuva kurma hayali çok uzaklarda. İhtiyaç ve ihtiraslarında hiçbir ölçüyü kabul etmiyor.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 'gençleri sınıflandırdınız' sözlerine şöyle devam ediyordu: 

"Siz bugün ayrıcalıklı bir sınıf yarattınız! Enesler, Furkanlar, Haticeler ağlarken, siz 'pudra şekerleri' çeken, acayip arabalara binen, tuhaf pantolonlar giyen, tuhaf ceketler giyen, kocaman zevksiz kolyeler takan, tuhaf tıraşlı gençler yarattınız! 

Yazıklar olsun size, haram olsun, zıkkım olsun, zehir olsun! Sen aç yatmanın ne olduğunu bilirdin, unuttun Sayın Erdoğan! Sana ne oldu, sen ne oldun! Saray seni ne hale getirdi!"

'İşin kötüsü bir nesli kaybettik, daha kötüsü yeni nesli de kaybediyoruz'

Dahasını ise Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş anlattı:

'İşin kötüsü bir nesli kaybettik, daha kötüsü yeni nesli de kaybediyoruz…

Ben çalışırım, üretirim, iş kurarım, emek ortaya koyarım. Böyle bir şey yok, kısa yoldan zengin olmamız lazım! 

Niye kısa yoldan? Hani emek ver, çalış, uğraş! Çünkü çalışarak, emek vererek bir şey elde edebileceğine katiyen inanmıyor. 

Bir de ağabeyine bakıyor, babasına bakıyor, amcasına bakıyor, dedesine bakıyor, "Ya, yıllardır çalıştın da ne oldu ki..." diyor. Çünkü sen bir şey sahibi olamayınca o da hiçbir sahibi olamayacağına inanıyor…

Sen, bu gençliğin elinden her şeyi alıyorsun ve bütün bu yanlışları düzeltebilecek bir nesli heba ediyorsun. 

Doğuyor borçlu, yaşıyor borçlu, ölüyor borçlu. Böyle bir duruma bunları hapsediyorsun ve sonra bu çocuklar mecburen başka yerlere gitmek zorunda kalıyor veya hayata küsmek zorunda kalıyor. 

Anti depresan kullanımı yüzde bine yakın artmış. Keyfiyetten kullanmıyorlar bunu, psikoloji bozuluyor. 

Çünkü hayal kuramıyorsun, çünkü nefes almıyorsun. Genç bunu buram buram yaşıyor, kılcal damarına kadar yaşıyor. 

Bir nesli kaybettik, ezile büzüle yaşadı bir yaşa geldi. Şimdi yeni bir nesli kaybedeceğiz en büyük problem bu…

Eğitim, insan kazanma yöntemidir. Türkiye'de hiçbir sorunu salt olarak çözdüğünüzde hiçbir sorun çözülmeyecektir ama eğitimi çözersek bütün sorunlar kendiliğinden çözülecektir.  

O yüzden benim bütün siyasi partilere çağrım eğitime hep birlikte odaklanalım, eğitimi birlikte şekillendirelim. 

Particiliğe de gerek yok, çünkü bu çocuklar bizim çocuklarımız. O yüzden eğitim noktasında ayrışmak değil birleşmek bence en doğrusu olacaktır."