On yıldan beri tek başına ülkeyi yöneten iktidar partisine ve destekçilerine sorulacak ton işi soru birikti ama bu soruları soracak yürekli adamlardan haber yok.
"İleri demokrasi" dedikleri şey o kadar ilerledi ki, insanların iliklerine kadar sirayet etti, insanların kimi sağ elinden kimi de sol elinden, kimi sağ ayağından kimi de sol ayağından, kimi sağ kulağından kimi de sol kulağından şüphelenir oldular.
İleri demokrasi o kadar ilerledi ki iki kişi arasındaki mahrem konuşmanın üçüncüsü oldu, insanların yatak odalarında bir üçüncü göz ve kulak oldu ve insanlar en doğal özgürlüklerinden bile mahrum edildiler.
On senede koca ülkeyi bu hale getiren kadrolar, ne yazık ki İslami söylemlerle iktidara gelmişlerdi ve yine İslam'ı kullanarak koltuklarını sağlama almaya çalışmışlardı.
Geriye dönüp baktığınız zaman on senede altına imza attıkları icraatların büyük çoğunluğunun İslam ile hiçbir alakası olmadığını rahatlıkla görürsünüz.
Gerçek bu olmasına rağmen bu ülkenin uleması suskundur, üdebası suskundur, ilim ve fikir adamları suskundur…
En yeni gelişmeden hareketle soralım; hani komşularla sıfır sorun diye türkü tutturmuştunuz, ne oldu?
Uçaklar en yakın komşu Suriye'den diplomat yakınlarını taşımaya başladı.
Suriye, dokuz yüz kilometre uzunluğunda sınırımız olan can–ciğer komşumuz değil miydi? Bakanlar Kurulunu Şam'da toplayışınızın üzerinden daha bir yıl bile geçmedi.
Araya giren kara kediler kimlerdir?
Bu kara kedilerin uğursuz seslerine kulak veren hangi taraftır?
Kara kedilerin iki kadim dost ve iki kadim komşu arasına sızmalarının yolunu açan hangi taraftır?
Beş–altı ay evveline kadar Türkiye'den giden her hangi bir yetkili Türk bayrakları ile miting havasında karşılanırken şimdi ne oldu da orada görev yapan sefirlerimiz can güvenliği açısından çocuklarını Türkiye'ye gönderiyorlar?
İşlerin bu noktaya gelişinde baş rolü kim oynadı?
Hani komşularla sıfır sorundu?
Yandaş gazeteciler bindikleri uçağın türküsünü söylüyorlar, peki bu alimlere ne oldu?
"Haçlıya kulak vererek kadim bir dosta, kadim ve en yakın bir komşuya karşı efelenmek ülkeye hayır getirmez" diyecek bir delikanlı adam çıkmadı iktidar çevresinden.
Yine o çevreden bir delikanlı, bir deli yürek çıkıp da; " Malatya'ya yerleştireceğiniz füze rampaları kime karşı, kimi korumaya yönelik, siz ne yapıyorsunuz?" demedi, diyemedi.
Sorular kucak kucak
Ama var mı soracak?
"De ki; yapıp ettiklerinde en büyük kayba uğrayanları haber vereyim mi?"
Bunlar, güzel işler yaptıklarını zannettikleri halde, dünya hayatının peşinde tüm çaba ve koşuşturmaları eğri ve çarpık olan kimselerdir" (Kehf, 103–104)
"İleri demokrasi" dedikleri şey o kadar ilerledi ki, insanların iliklerine kadar sirayet etti, insanların kimi sağ elinden kimi de sol elinden, kimi sağ ayağından kimi de sol ayağından, kimi sağ kulağından kimi de sol kulağından şüphelenir oldular.
İleri demokrasi o kadar ilerledi ki iki kişi arasındaki mahrem konuşmanın üçüncüsü oldu, insanların yatak odalarında bir üçüncü göz ve kulak oldu ve insanlar en doğal özgürlüklerinden bile mahrum edildiler.
On senede koca ülkeyi bu hale getiren kadrolar, ne yazık ki İslami söylemlerle iktidara gelmişlerdi ve yine İslam'ı kullanarak koltuklarını sağlama almaya çalışmışlardı.
Geriye dönüp baktığınız zaman on senede altına imza attıkları icraatların büyük çoğunluğunun İslam ile hiçbir alakası olmadığını rahatlıkla görürsünüz.
Gerçek bu olmasına rağmen bu ülkenin uleması suskundur, üdebası suskundur, ilim ve fikir adamları suskundur…
En yeni gelişmeden hareketle soralım; hani komşularla sıfır sorun diye türkü tutturmuştunuz, ne oldu?
Uçaklar en yakın komşu Suriye'den diplomat yakınlarını taşımaya başladı.
Suriye, dokuz yüz kilometre uzunluğunda sınırımız olan can–ciğer komşumuz değil miydi? Bakanlar Kurulunu Şam'da toplayışınızın üzerinden daha bir yıl bile geçmedi.
Araya giren kara kediler kimlerdir?
Bu kara kedilerin uğursuz seslerine kulak veren hangi taraftır?
Kara kedilerin iki kadim dost ve iki kadim komşu arasına sızmalarının yolunu açan hangi taraftır?
Beş–altı ay evveline kadar Türkiye'den giden her hangi bir yetkili Türk bayrakları ile miting havasında karşılanırken şimdi ne oldu da orada görev yapan sefirlerimiz can güvenliği açısından çocuklarını Türkiye'ye gönderiyorlar?
İşlerin bu noktaya gelişinde baş rolü kim oynadı?
Hani komşularla sıfır sorundu?
Yandaş gazeteciler bindikleri uçağın türküsünü söylüyorlar, peki bu alimlere ne oldu?
"Haçlıya kulak vererek kadim bir dosta, kadim ve en yakın bir komşuya karşı efelenmek ülkeye hayır getirmez" diyecek bir delikanlı adam çıkmadı iktidar çevresinden.
Yine o çevreden bir delikanlı, bir deli yürek çıkıp da; " Malatya'ya yerleştireceğiniz füze rampaları kime karşı, kimi korumaya yönelik, siz ne yapıyorsunuz?" demedi, diyemedi.
Sorular kucak kucak
Ama var mı soracak?
"De ki; yapıp ettiklerinde en büyük kayba uğrayanları haber vereyim mi?"
Bunlar, güzel işler yaptıklarını zannettikleri halde, dünya hayatının peşinde tüm çaba ve koşuşturmaları eğri ve çarpık olan kimselerdir" (Kehf, 103–104)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025