Türkiye'nin elbette çok sorunu var. Bu sorunların tamamı uzun yıllardır çözümsüz kalıyor. Aklı başında bir siyasi bu güne kadar işbaşına gelip de bu sorunların bir tanesini bile bir daha önümüze gelmeyecek şekilde çözebilmiş değil. Başörtüsü sorunu bunlardan biri, terör sorunu ise bir başkası. Ekonomik ve toplumsal yönü olan yüzlerce sorun sayılabilir elbette. Ama amacım zaten bildiğiniz bu sorunların bir listesini yapmak değil. Bu sorunların hiçbirinin bugüne kadar tam bir çözüme kavuşturulamadığına dikkatinizi çekmek amacım.Bugüne kadar Türk milletinin yaşadığı sorunları çözeceğim iddiasıyla sorunlara parmak basan tüm siyasiler, bu sorunları çözemedikleri gibi daha da kangrenleştirerek kendinden sonraki hükümetlere miras bıraktılar.Geçmişte Erbakan başörtüsü yasağına, "başörtülülere selam duracaklar" şeklinde müdahale etmiş ve bu sorunun daha da derinleşmesine ve çözümsüz kalmasına hizmet etmişti. Şimdi de onun çömezleri aynı kulvarda başörtüsü sorununu sürüklemekteler gördüğünüz gibi. Bu kulvarda sürdürülen tartışmalar, başörtüsü sorununu tamamen çözmeyeceğini şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü yanlış bir zemine kaydırılmış olan tartışmalar dikkat ederseniz İslam'da başörtüsü var mı yok mu? noktasına kadar dayandırıldı. Tartışmaların bu noktaya gelmesinin sebebi ister kabul edin ister etmeyin Başbakan Erdoğan'ın İspanya'da sarf ettiği, "türban siyasi simge olsa dahi engellenemez" ifadeleriydi. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Erdoğan'ın bu sözünü değerlendirdiği açıklamasında, "Başbakan'ın bu sözü, o güne kadar dini bir vecibe olan başörtüsü tartışmalarını bir anda farklı bir zemine kaydırdı. Başbakan Erdoğan'ın ifadelerinden sonra bu güne kadar başörtüsüne karşı ortaya konulan iddiaların özü gerçekleşmiş olmadı mı? Ne dediler? Siz başörtüsüne dini bir vecibe diyorsunuz; ama bu siyasi bir simgedir. Bununla da laikliği ihlal edeceksiniz. Başbakan sanki geçmişte bu mücadelenin temelinde böyle bir gaye varmış gibi ifadesiyle olayı maalesef onların istediği zemine getirdi" şeklinde tartışmaların taşındığı zemine dikkat çekmişti.Terör sorununda da aynı fotoğrafı yaşamadık mı? Başbakan'ın Diyarbakır'da terör sorununu "Kürt sorunu" şeklinde nitelemesinden sonra işler daha da kötü hale gelmişti. Bu sözler Türkiye'nin elini kuvvetlendirmemiş daha da zayıflatmış ve neticesinde çözüme hiçbir katkı yapmamıştı. Bilakis ayrılıkçı söylemler seslendirenler seslerini daha da yükseltmişlerdi bu açıklamalardan sonra. Siyasiler aklı nereden alıyorlarsa attıkları bütün adımlar sorunları daha da büyütmekten başka bir işe yaramıyor gördüğünüz gibi. Bu güne kadar siyasiler, tarafından tamamen çözüme kavuşturulmuş bir tane temel problem sayabilir misiniz? Yok, sayamazsınız. Çünkü çözüm olacaklar adımlar atılmıyor. Çünkü siyasilere akıl veren yerler Türkiye'nin sorunların bitmesini istemiyorlar. Çünkü niyetler farklı. Ameller de niyetlere göre tezahür ediyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024