Sistemler İslam'da gaye değildir
Muhterem Hocam! İnsanlar; "Allah'ın ibadete ne ihtiyacı var?" derler, haşa! İbadeti zevk haline getiremeyen insanların hep söylediği şeydir bu. İbadetleri yük olmaktan kurtararak zevk haline getirmenin bir yolu var mı?
27.02.2021 00:58:00
"Elbette Allah'ın hiç bir şeye ihtiyacı yok. Allah; mutlak gücün, mutlak hakikatin, mutlak mutluluğun, mutlak huzurun kendisidir. İhtiyacı olan biziz.
Allah Samed'dir. Hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. İhtiyacı olan biziz. Sen, huzura muhtaçsın. Sen, kuvvete muhtaçsın. Sen, kudrete muhtaçsın. Bizim, O'na varmamız için işin kuralı bu. Yapmadan O'na gidemezsin.
Sen eğer Rabbinle beraber olamazsan, O'ndan razı olmazsan, kim ne derse desin, dıştan ne kadar şatafatlı, şanlı görünürsen görün, senin için koftur. O mutluluk sende yoktur.
Niye? O'ndan razı değilsin de ondan. Sen, seni Yaratanla barışmadın ki! Hep O'na ters düştün. Hep yanlış yerlerde mutluluğu, huzuru, saadeti aradın ve bulamadın. Bulamazsın da.
İşte O'na varmanın da, O'nunla beraber olmanın da, huzurlu olmanın da bir tek yolu, kestirme bir yolu var: Allah'ı zikir.
Bir gün Hz. Ali Efendimiz, Fahr-i Alem Efendimize geliyor; "Ya Resulallah! Bana öyle bir yol tarif edeceksin ki, beni kestirmeden Allah'a vasıl edecek" diyor.
O zaman Hz. Fahr-i Alem Efendimiz, Hz. Ali Efendimize kelime-i tevhidi telkin ediyor. Tevhit o kadar büyük bir sevaba layıktır ki, "Kim ihlas ve samimiyetle 'la ilahe illallah' derse cennetliktir." İhlas ile söylemek, O'nunla beraber olmaktır. İnsanın Allah ile beraber olması halidir bu hal.
Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz, ashabına: "Ben, size öyle bir ibadetten bahsedeyim ki, sizin cihat etmenizden daha efdal olsun. Servetinizi tasadduk etmenizden daha faziletli olsun, buyuruyor.
Ashab: Söyle ya Resulallah! La ilahe illallah, cümlesine devam etmenizdir. Bir başka hadis-i şerifte de: "Allah'ın 99 güzel ismi var. Kim onları anar, zikrederse onlar cennetliktir" buyurulmaktadır. (Buhari, K. Daavat, 68; Müslim K. Daavat, b. 87; İbn Mace, dua, 90)
Asıl maksat Allah'ı bilmek, tanımaktır
Muhterem Hocam! Mü'minin vasıflarım Kur'an'dan anlatıyorsunuz. Kur'an'ın öngördüğü model, insana mı yöneliktir? Yoksa insanın dışında topluma şekil veren sisteme yönelik midir? Sistemleri iyileştirme gibi bir anlayış var. Bu noktada siz ne söyleyeceksiniz?
"İlk nazil olan ayetlerden yola çıkarsak bu ayetlerde Cenab-ı Hakk' ın mesajını çok iyi anlarız. "Seni yaratan Rabbinin adıyla oku!" (Alak 1) buyuruyor Cenab-ı Hak.
Kula düşen vazife, Allah'ı okumasıdır, tanımasıdır, bilmesidir. Esasen bütün ilimlerden de maksat Allah' ı bilmedir, Allah'ı anmadır. Eğer bu ilimleri bizler, maksadı dışında kullanıyor, önümüze çıkartıyorsak, bilelim ki onlar da bizim önümüzde iyi bir put olmuştur. Yani kulun vazifesi Allah'ı bilmesidir. Allah'ı tanımasıdır. İslam'daki asıl maksat budur. Kamil manada, kamil kul olma özelliklerini yaşamasıdır.
Sistemler İslam'da gaye değildir
Ben bunu defalarca söyledim: sistemler şöyle veya böyle İslam'da gaye değildir. Hatta helal ve haram sınırlarını koyun, komünizmde de İslam' ı yaşarsınız. Yani İslam, bir sistem vaat etmedi. İslam, bir rejim değildir, dindir.
Rejimler, sistemler, ideolojiktir. Yani aklın mahsulleridir. Saltanat ideolojiktir. Demokratik anlayış ideolojiktir. Benim, senin bulduğumuz, ortaya koyduğumuz şeylerdir; ama biz bunların tamamında dinimizi yaşayabiliriz. Nasıl, hangi sınırlarda yaşayabiliriz? Helal ve haram sınırlarında yaşayabiliriz. Tıpkı meyvesi acı olan bir ağacı ehlileştirmeye benzer bu. Tutarsın, güzel bir aşı yaparsın. Ağaç ehlileşir, meyvesinden yenir.
Direkt olarak, "şu İslam'dır, bu değildir", şeklindeki bir tasnifi, ben İslam ulemasında şu ana kadar duymadım. Mesela bir İmam-ı Azam'ın Fıkh-ı Ekber'ini alın; öyle bir tasnifi ben görmedim. İmam Maturidi Hazretlerinin hayatına bakın, eserlerine bakın, yoktur. Eş'ari Hazretlerinde yine yoktur. Bu, son dönemlerin İslam'ı izahta koydukları bir tasnif şeklidir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hikmetin Sırları eserinden) H; AknAydn
Allah Samed'dir. Hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. İhtiyacı olan biziz. Sen, huzura muhtaçsın. Sen, kuvvete muhtaçsın. Sen, kudrete muhtaçsın. Bizim, O'na varmamız için işin kuralı bu. Yapmadan O'na gidemezsin.
Sen eğer Rabbinle beraber olamazsan, O'ndan razı olmazsan, kim ne derse desin, dıştan ne kadar şatafatlı, şanlı görünürsen görün, senin için koftur. O mutluluk sende yoktur.
Niye? O'ndan razı değilsin de ondan. Sen, seni Yaratanla barışmadın ki! Hep O'na ters düştün. Hep yanlış yerlerde mutluluğu, huzuru, saadeti aradın ve bulamadın. Bulamazsın da.
İşte O'na varmanın da, O'nunla beraber olmanın da, huzurlu olmanın da bir tek yolu, kestirme bir yolu var: Allah'ı zikir.
Bir gün Hz. Ali Efendimiz, Fahr-i Alem Efendimize geliyor; "Ya Resulallah! Bana öyle bir yol tarif edeceksin ki, beni kestirmeden Allah'a vasıl edecek" diyor.
O zaman Hz. Fahr-i Alem Efendimiz, Hz. Ali Efendimize kelime-i tevhidi telkin ediyor. Tevhit o kadar büyük bir sevaba layıktır ki, "Kim ihlas ve samimiyetle 'la ilahe illallah' derse cennetliktir." İhlas ile söylemek, O'nunla beraber olmaktır. İnsanın Allah ile beraber olması halidir bu hal.
Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz, ashabına: "Ben, size öyle bir ibadetten bahsedeyim ki, sizin cihat etmenizden daha efdal olsun. Servetinizi tasadduk etmenizden daha faziletli olsun, buyuruyor.
Ashab: Söyle ya Resulallah! La ilahe illallah, cümlesine devam etmenizdir. Bir başka hadis-i şerifte de: "Allah'ın 99 güzel ismi var. Kim onları anar, zikrederse onlar cennetliktir" buyurulmaktadır. (Buhari, K. Daavat, 68; Müslim K. Daavat, b. 87; İbn Mace, dua, 90)
Asıl maksat Allah'ı bilmek, tanımaktır
Muhterem Hocam! Mü'minin vasıflarım Kur'an'dan anlatıyorsunuz. Kur'an'ın öngördüğü model, insana mı yöneliktir? Yoksa insanın dışında topluma şekil veren sisteme yönelik midir? Sistemleri iyileştirme gibi bir anlayış var. Bu noktada siz ne söyleyeceksiniz?
"İlk nazil olan ayetlerden yola çıkarsak bu ayetlerde Cenab-ı Hakk' ın mesajını çok iyi anlarız. "Seni yaratan Rabbinin adıyla oku!" (Alak 1) buyuruyor Cenab-ı Hak.
Kula düşen vazife, Allah'ı okumasıdır, tanımasıdır, bilmesidir. Esasen bütün ilimlerden de maksat Allah' ı bilmedir, Allah'ı anmadır. Eğer bu ilimleri bizler, maksadı dışında kullanıyor, önümüze çıkartıyorsak, bilelim ki onlar da bizim önümüzde iyi bir put olmuştur. Yani kulun vazifesi Allah'ı bilmesidir. Allah'ı tanımasıdır. İslam'daki asıl maksat budur. Kamil manada, kamil kul olma özelliklerini yaşamasıdır.
Sistemler İslam'da gaye değildir
Ben bunu defalarca söyledim: sistemler şöyle veya böyle İslam'da gaye değildir. Hatta helal ve haram sınırlarını koyun, komünizmde de İslam' ı yaşarsınız. Yani İslam, bir sistem vaat etmedi. İslam, bir rejim değildir, dindir.
Rejimler, sistemler, ideolojiktir. Yani aklın mahsulleridir. Saltanat ideolojiktir. Demokratik anlayış ideolojiktir. Benim, senin bulduğumuz, ortaya koyduğumuz şeylerdir; ama biz bunların tamamında dinimizi yaşayabiliriz. Nasıl, hangi sınırlarda yaşayabiliriz? Helal ve haram sınırlarında yaşayabiliriz. Tıpkı meyvesi acı olan bir ağacı ehlileştirmeye benzer bu. Tutarsın, güzel bir aşı yaparsın. Ağaç ehlileşir, meyvesinden yenir.
Direkt olarak, "şu İslam'dır, bu değildir", şeklindeki bir tasnifi, ben İslam ulemasında şu ana kadar duymadım. Mesela bir İmam-ı Azam'ın Fıkh-ı Ekber'ini alın; öyle bir tasnifi ben görmedim. İmam Maturidi Hazretlerinin hayatına bakın, eserlerine bakın, yoktur. Eş'ari Hazretlerinde yine yoktur. Bu, son dönemlerin İslam'ı izahta koydukları bir tasnif şeklidir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hikmetin Sırları eserinden) H; AknAydn