Kapitalist sistem tarafından uğradığımız zulüm, yaşadığımız soygun ve vurgun yetmezmiş gibi bir de kalkıp bir birimize derin kuyular kazıyoruz.
Bu ülkede iktidarda kimler olursa olsun, hangi sistemin savunucuları, hangi modelin uygulayıcıları söz sahibi olursa olsun her iktidarda kapitalist sistem adına icra-i faaliyette bulunan bir Kemal Derviş mutlaka bulunmuştur.
Bu ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını, bu çilekeş milletin emeğini ve alınterini küresel tefecilerin kasalarına akıtacak tarzda yapılan düzenlemelerin, gece sabahlara doğru çıkarılan yasaların ardında mutlaka bu 'kale kapısını içerden açan' özel elemanlar bulunmaktadır.
Her nasılsa, nasıl oluyorsa bu küresel temsilcilerin elemanları sayıca az oldukları halde milletin seçtiği vekillerin çoğunluğunu bir çuvala koyup uyutmakta ve istedikleri yasaları istedikleri 'torbaların' içine yerleştirebilmektedirler.
Anadolu'daki saf, temiz, kendi işinde, kendi halinde, çoluk-çocuğunun rızkını temin etmenin dışında başka derdi olmayan hacı amca, hacı teyze, her devirde "Allah ile aldatanların" ağlarına düşerek oy veriyorlar, çıkarlarını, ülke menfaatlerini ehil ellere emanet ettik zannediyorlar ve ne yazık ki her defasında hayal kırıklığına uğruyor, derin hüsran yaşıyorlar.
Meclise gönderilen vekiller Ahmet-Mehmet, Hasan-Hüseyin, Osman-Ali ama çıkarılan yasalar, yapılan düzenlemeler sürekli ecnebilerin çarkını çevirecek tarzda, değirmenine su taşıyacak vaziyette tecelli ediyor.
Alavere-dalavere, çevrilen filmler ve fırıldaklar sonunda bir bakıyorsunuz ki asgari ücretlinin ve emeklinin maaşının yarısı faiz borcu olarak küresel tefecilerin heybelerine akıtılmış.
Gayet zalimce ve zorbaca işleyen bu kapitalist sistemin soygunu ve vurgunu yetmezmiş gibi bir de kalkıyoruz bu ülkede bir birimizi soyup soğana çeviriyoruz.
Avrupa'ya kısa ya da uzun vadeli din görevlisi olarak giden arkadaşların anlattıkları gerçekten dudak uçuklatacak, insanı insanlıktan utandıracak türden şeyler.
Takım elbise giyip boynuna da bir kravat takan, ağzı laf yapan, laf cambazları yıllar yılı zavallı gurbetçilerden çuval çuval para topluyor, siteler kuracağız, fabrikalar açacağız vadiyle hayallerini de alıp memlekete dönüyorlar.
İzin mevsiminde sitelerini görmek, ortağı oldukları fabrikaları gezmek için kanatlanarak memlekete dönen gurbetçiler, bırakın siteyi, bırakın fabrikayı, eli çantalı, boynu kravatlı lafazanların bile izini bulamıyorlar.
Böylesine kötü örnekleri görmek için 'Avrupa örneklerine de' gerek yok, yerli dolandırıcılarımız da bir hayli fazla.
Ne yazık ki hepsinin de ortak noktası insanların dini duygularını istismar etmek, İslami söylemleri hesapsızca kullanmak ve kısacası "Allah ile aldatmak"...
Bir yandan kapitalist sistemin zulmü bir yandan da birbirimize yaptığımız zulümler.
Bizim mahallede17:24:22 değişen pek bir şey yok, yuvarlanıp gidiyoruz işte!
Bu ülkede iktidarda kimler olursa olsun, hangi sistemin savunucuları, hangi modelin uygulayıcıları söz sahibi olursa olsun her iktidarda kapitalist sistem adına icra-i faaliyette bulunan bir Kemal Derviş mutlaka bulunmuştur.
Bu ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını, bu çilekeş milletin emeğini ve alınterini küresel tefecilerin kasalarına akıtacak tarzda yapılan düzenlemelerin, gece sabahlara doğru çıkarılan yasaların ardında mutlaka bu 'kale kapısını içerden açan' özel elemanlar bulunmaktadır.
Her nasılsa, nasıl oluyorsa bu küresel temsilcilerin elemanları sayıca az oldukları halde milletin seçtiği vekillerin çoğunluğunu bir çuvala koyup uyutmakta ve istedikleri yasaları istedikleri 'torbaların' içine yerleştirebilmektedirler.
Anadolu'daki saf, temiz, kendi işinde, kendi halinde, çoluk-çocuğunun rızkını temin etmenin dışında başka derdi olmayan hacı amca, hacı teyze, her devirde "Allah ile aldatanların" ağlarına düşerek oy veriyorlar, çıkarlarını, ülke menfaatlerini ehil ellere emanet ettik zannediyorlar ve ne yazık ki her defasında hayal kırıklığına uğruyor, derin hüsran yaşıyorlar.
Meclise gönderilen vekiller Ahmet-Mehmet, Hasan-Hüseyin, Osman-Ali ama çıkarılan yasalar, yapılan düzenlemeler sürekli ecnebilerin çarkını çevirecek tarzda, değirmenine su taşıyacak vaziyette tecelli ediyor.
Alavere-dalavere, çevrilen filmler ve fırıldaklar sonunda bir bakıyorsunuz ki asgari ücretlinin ve emeklinin maaşının yarısı faiz borcu olarak küresel tefecilerin heybelerine akıtılmış.
Gayet zalimce ve zorbaca işleyen bu kapitalist sistemin soygunu ve vurgunu yetmezmiş gibi bir de kalkıyoruz bu ülkede bir birimizi soyup soğana çeviriyoruz.
Avrupa'ya kısa ya da uzun vadeli din görevlisi olarak giden arkadaşların anlattıkları gerçekten dudak uçuklatacak, insanı insanlıktan utandıracak türden şeyler.
Takım elbise giyip boynuna da bir kravat takan, ağzı laf yapan, laf cambazları yıllar yılı zavallı gurbetçilerden çuval çuval para topluyor, siteler kuracağız, fabrikalar açacağız vadiyle hayallerini de alıp memlekete dönüyorlar.
İzin mevsiminde sitelerini görmek, ortağı oldukları fabrikaları gezmek için kanatlanarak memlekete dönen gurbetçiler, bırakın siteyi, bırakın fabrikayı, eli çantalı, boynu kravatlı lafazanların bile izini bulamıyorlar.
Böylesine kötü örnekleri görmek için 'Avrupa örneklerine de' gerek yok, yerli dolandırıcılarımız da bir hayli fazla.
Ne yazık ki hepsinin de ortak noktası insanların dini duygularını istismar etmek, İslami söylemleri hesapsızca kullanmak ve kısacası "Allah ile aldatmak"...
Bir yandan kapitalist sistemin zulmü bir yandan da birbirimize yaptığımız zulümler.
Bizim mahallede17:24:22 değişen pek bir şey yok, yuvarlanıp gidiyoruz işte!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025