Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, “Artık dünya tek kutuplu” denilmeye başlandı.
Lâkin ABD bunu kabul etmiyordu, o illâ iki kutup olacak diyor, Haçlı dünyasının vurucu gücü NATO için bir hedef arıyor ve buluyordu:
“İslâm âlemi!”
O gün bugündür İslâm âlemi ABD’nin, Haçlı Dünyası ve Siyonizm’in hedef tahtasının 12’sindedir.
Kâh orduları ile işgal eder, kâh parası ile toprak satın alır, kâh “Büyük” yahut “Genişletilmiş Ortadoğu Projeleri” ile İslâm coğrafyasına çullanır. Kâh Vatikan’la işbirliğine giderek İslâm’ın cihat ruhunu, antiemperyalist duruşunu pörsütmek için “Ilımlı İslâm” projelerini devreye sokar, Müslümanlar eliyle Müslüman’ın aklını bulandırır; rotasını bozar.
***
Bu süreçte dağılan SSCB’nin yerine bazı badireler atlattıktan ve biraz da küçüldükten sonra Putin’in Rusya’sı gelir. Çin ve Hindistan ayağa kalkar, Rusya ile birlikte ABD’ye rakip olmaya başlar.
Böylece dünyada “kutup sayısı” üçe çıkar.
Dünya böyle çalkalanır, taşlar yerinden oynarken Türkiye’nin önünde ABD gibi bir düşman bulan İslâm coğrafyası ve Rusya gibi bir cellâdı olan Türk dünyası gözünü Ankara’ya çevirir. Zamanın ABD Başkanı Clinton’ın, “Değişen dünyanın alacağı şekil Türkiye’nin duruşuna bağlıdır” diye özetleyebileceğimiz çok veciz bir ifadesiyle yeni bir “kutup” ortaya çıkar.
Yani dünyadaki “kutup” sayısı 4’e yükselir.
Taşlar hâlâ yerine oturmamıştır.
Lâkin dikkatle bakıldığında dünyanın 4 kutuplu değil, iki kutuplu olduğunu hemen fark ederiz.
l. Hakk kutbu.
2. Bâtıl kutbu.
Bâtıl kutbu ateistinden Haçlı ve Siyonist’ine, Budist’inden Zerdüşt’üne kadar tamamıdır ve Allah(c.c.)indinde cümlesi birdir. Allah’ı hepten inkâr eden dinsiz de ebedî cehennemliktir, İsâ aleyhisselam’a evlatlık ve Allah’lık isnadında bulunan Hıristiyan’ı da… Allah’ın bir âyetini ve Peygamberin risaletini yok varsayan Müslüman zannedileni de ebedî cehennemliktir; ineğe ve şeytana tapan sapıtmışlar da…
Onlar aynı kutuptadır…
Müslüman karşı kutupta…
Dikkat, vahiy, akıl ve vicdan süzgecinden bakıldığında Hakk kutupta olup da diğer bütün bâtıl kutuplarla “tevhit” ve “ilim” kılıcıyla cihat eden tek kişi görürüz, o da Prof. Dr. Haydar Baş’tır. Evet, dünyada çok meşhur İslâm âlimleri ve mensubu oldukça fazla İslâm ve cihat ekolleri vardır. Herkes kendi çapında batıla karşı mücadele eder, ediyor.
Lâkin Bâtıl cephesinin enerjisini bitirecek, damarlarındaki sömürülmüş kanı gerçek sahiplerine iade ederek onları güçsüz bırakacak tek reçete Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’dir ve böyle bir reçete başka hiç kimsenin elinde mevcut değildir.
O zaman dünyada “Bâtıl cephesi” ve “Haydar Baş Cephesi” olmak üzere iki cephe vardır.
Peki, gerçek budur diye dünyaya meydan okuyup yalnızlaşacak mıyız? Dikkatle baktığınızda zaten yalnız olduğunuzu, ne kadar haklı olursanız olun hep yalnız bırakıldığınızı, bâtılın sürekli bâtıla arka çıktığını hemen görürsünüz.
Bir şekilde bâtıl cephesi ile birliktelik olunacaksa o birliktelik Hakk cephesine karşı asla
olamaz.
Bâtıl bir başka bâtılla menfaat kavgası verirken sen kendi çıkarına hangisi gelirse onun yanında, ötekinin de karşısında yer alırsın. Cennet Mekân Abdülhamit’in yaptığı gibi…
Bir gün ABD’ye karşı Rusya’nın yanında yer alırsın, bir başka gün ABD ile birlikte Çin’e karşı mücadele edersin.
Amma asla ne ABD ile ne Rusya ve Çin ile bir Müslüman ülkeye namlu çeviremez, onun ekonomisini baltalayamaz, toprağını
çiğneyemezsin…
Lâkin ABD bunu kabul etmiyordu, o illâ iki kutup olacak diyor, Haçlı dünyasının vurucu gücü NATO için bir hedef arıyor ve buluyordu:
“İslâm âlemi!”
O gün bugündür İslâm âlemi ABD’nin, Haçlı Dünyası ve Siyonizm’in hedef tahtasının 12’sindedir.
Kâh orduları ile işgal eder, kâh parası ile toprak satın alır, kâh “Büyük” yahut “Genişletilmiş Ortadoğu Projeleri” ile İslâm coğrafyasına çullanır. Kâh Vatikan’la işbirliğine giderek İslâm’ın cihat ruhunu, antiemperyalist duruşunu pörsütmek için “Ilımlı İslâm” projelerini devreye sokar, Müslümanlar eliyle Müslüman’ın aklını bulandırır; rotasını bozar.
***
Bu süreçte dağılan SSCB’nin yerine bazı badireler atlattıktan ve biraz da küçüldükten sonra Putin’in Rusya’sı gelir. Çin ve Hindistan ayağa kalkar, Rusya ile birlikte ABD’ye rakip olmaya başlar.
Böylece dünyada “kutup sayısı” üçe çıkar.
Dünya böyle çalkalanır, taşlar yerinden oynarken Türkiye’nin önünde ABD gibi bir düşman bulan İslâm coğrafyası ve Rusya gibi bir cellâdı olan Türk dünyası gözünü Ankara’ya çevirir. Zamanın ABD Başkanı Clinton’ın, “Değişen dünyanın alacağı şekil Türkiye’nin duruşuna bağlıdır” diye özetleyebileceğimiz çok veciz bir ifadesiyle yeni bir “kutup” ortaya çıkar.
Yani dünyadaki “kutup” sayısı 4’e yükselir.
Taşlar hâlâ yerine oturmamıştır.
Lâkin dikkatle bakıldığında dünyanın 4 kutuplu değil, iki kutuplu olduğunu hemen fark ederiz.
l. Hakk kutbu.
2. Bâtıl kutbu.
Bâtıl kutbu ateistinden Haçlı ve Siyonist’ine, Budist’inden Zerdüşt’üne kadar tamamıdır ve Allah(c.c.)indinde cümlesi birdir. Allah’ı hepten inkâr eden dinsiz de ebedî cehennemliktir, İsâ aleyhisselam’a evlatlık ve Allah’lık isnadında bulunan Hıristiyan’ı da… Allah’ın bir âyetini ve Peygamberin risaletini yok varsayan Müslüman zannedileni de ebedî cehennemliktir; ineğe ve şeytana tapan sapıtmışlar da…
Onlar aynı kutuptadır…
Müslüman karşı kutupta…
Dikkat, vahiy, akıl ve vicdan süzgecinden bakıldığında Hakk kutupta olup da diğer bütün bâtıl kutuplarla “tevhit” ve “ilim” kılıcıyla cihat eden tek kişi görürüz, o da Prof. Dr. Haydar Baş’tır. Evet, dünyada çok meşhur İslâm âlimleri ve mensubu oldukça fazla İslâm ve cihat ekolleri vardır. Herkes kendi çapında batıla karşı mücadele eder, ediyor.
Lâkin Bâtıl cephesinin enerjisini bitirecek, damarlarındaki sömürülmüş kanı gerçek sahiplerine iade ederek onları güçsüz bırakacak tek reçete Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’dir ve böyle bir reçete başka hiç kimsenin elinde mevcut değildir.
O zaman dünyada “Bâtıl cephesi” ve “Haydar Baş Cephesi” olmak üzere iki cephe vardır.
Peki, gerçek budur diye dünyaya meydan okuyup yalnızlaşacak mıyız? Dikkatle baktığınızda zaten yalnız olduğunuzu, ne kadar haklı olursanız olun hep yalnız bırakıldığınızı, bâtılın sürekli bâtıla arka çıktığını hemen görürsünüz.
Bir şekilde bâtıl cephesi ile birliktelik olunacaksa o birliktelik Hakk cephesine karşı asla
olamaz.
Bâtıl bir başka bâtılla menfaat kavgası verirken sen kendi çıkarına hangisi gelirse onun yanında, ötekinin de karşısında yer alırsın. Cennet Mekân Abdülhamit’in yaptığı gibi…
Bir gün ABD’ye karşı Rusya’nın yanında yer alırsın, bir başka gün ABD ile birlikte Çin’e karşı mücadele edersin.
Amma asla ne ABD ile ne Rusya ve Çin ile bir Müslüman ülkeye namlu çeviremez, onun ekonomisini baltalayamaz, toprağını
çiğneyemezsin…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015