Devlet yapısı olarak incelediğimiz zaman KAYI boyu tarafından kurulan Osmanlı Devleti, milli bir devlet yapısına sahipti.. 1453 İstanbul'un Fethinden sonra Çandarlızade'nin katli ve arkasından Padişahlık Kanunnamesinin değişmesi, Enderun'un kurulması ile devlet yapısı değişmiştir. II. Mahmut dönemine kadar Sadrazamlar, Kramani Mehmet Paşa hariç Devşirme ocağından seçilmiş Enderun'da yetişmiş, devlet hizmetinde yaptığı hizmetlere göre terfi eden tecrübeli Devlet adamlarından seçilirdi. Osmanlı Devlet halkı da, Egemen ulus olan Türkler tarafından fethedilmiş Ülkelerin halklarından meydana gelirdi. Bu ülkeler içinde yaşayan Yahudi inancına sahip insanlar da Osmanlı tebaası olmuştur. Daha çok Ticaret ve zanaatla meşgul olurlardı. Bu nedenle Yahudiler de reayadan sayılırdı. Müslüman halktan farklı olarak vergi olarak haraç ve cizye öderlerdi. Araplar ise Müslüman oldukları için haraç ve cizye ödemezlerdi. Bunların her ikisi de Arami ırkındandır, fakat ayrı dinlerdendir. Ayrıca birbirilerine düşmandırlar. II. Beyazıt döneminde İspanyollar tarafından soy kırımına uğrayınca, Türk Denizciler tarafından kurtarılarak Osmanlı ülkesine getirilmiştir. Gemilerle gelen bu Yahudiler Osmanlı Liman şehirlerinden Selanik, Çanakkale ve Fethiye sahillerine çıkarılarak yerleştirilir. Yeni gelenlerde eskiler gibi daha çok zanaat ve ticaretle uğraşmışlardır. Çok dilli bir kültür seviyesine ulaşmış olan Yahudiler, Kapitülasyon haklara sahip devletlerle iyi ilişkiler kurarak Osmanlı'nın ithalat ve ihracatında önemli roller almışlardır. Zengin Yahudiler de diğer gayrı Müslimler gibi Batı Avrupa ülkelerinde kurulmuş olan bilim ve teknik üzerinde öğretim yapan yüksek okullara göndererek yeniştiriyorlardı. II. Abdülhamit döneminden itibaren dağılma dönemine giren Osmanlı Topraklarında yer, yurt tutmak isteyen gerek Osmanlı ülkesindekiler ve gerekse Avrupa Ülkelerinde yaşayan Yahudiler Filistin ve onlarca da kutsal bir kent olan Kudüs ve çevresine göç ederek yerleşmişlerdi. Bu Yahudilerin gelmesinde en önemli rol oynayan ve teşvik eden devletlerin başında İngiltere ve Fransa gelir. Çünkü her iki devlette bu bölgeye yerleşen Yahudiler vasıtası ile siyasi ve ekonomik nüfuz sağlamak düşüncesindedirler. Osmanlı Devleti her dönemde Yahudilere karşı kol kanat germiş ve onları korumuştur. Müspet ilimler ile eksikliğini, kendisini yetiştirmiş Yahudi ve teknisyenler vasıtası ile karşılamıştır. Fakat bunun yanında bazı Yahudi aileler, Osmanlı'nın dağılması halinde Kudüs ve çevresinde siyasi bir kurum haline gelebilmek için, bilhassa ruhban Yahudiler gizli Siyonizm faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Fakat bu gizli örgütlerin faaliyetleri ile ilgili bir takip beşgesi dahi yoktur. BU konuda ilk Yahudi Belgesi olabilecek Raporları Şamda Görev yapan ayni zamanda 4.Ordu komutanı olan, Bahriye Nazırı Cemal Paşa hazırlamıştır: Araz-ı Fitsinde Siyonizm cereyanına tabi bazı Musevilerin hakimiyet-i Osmaniye' ihlal edecek teşkilat-ı hafiyeleri mevcut olduğu mahsus idi(seziliyordu).İcra olunan taharriyat neticesinde bir çok vesaik hükümetin bu şüphesini teyit etmiştir. Bu teşkilat-ı hafiyenin hususi bir potası, mahkemesi, bayrağı ve doğrudan doğruya devletin hakimiyetine taalluk eden daha sair bir çok asarı bulunmuştur. Bunun üzerine tedabir-i katiye ittihaz ve muayyen bir zaman zarfında tabiiyet-i Osmaniye'yi kabul etmeyen Fransız, İngiliz ve Rus Musevileri memleketten ihraç olunmuştur. Yan, Siyonizm faaliyetinde bulunan Yahudileri ülkeden sürgün etmiştir. "Bilahare(sonradan) tabiiyet-i Osmaniye'yi kabul etmemekte ısrar eden Amerikan ve Yunan Musevileri dahi ihraç olunmuştur. Müttefik Devletlerden Alman ve Avusturya tabiyetinde olan Museviler dahi Siyonizm le alakaları mevcut olduğu bilindiği halde, Filistin Musevilerinin cemiyet-i Hayriyeleri ve şirketlerini idare eden bu Musevilerin ihracı Musevilik alemi üzerinde suyi tesir edip propagandalara sebep olacağı Tahmin edildiğinden bunlar ordunun sıkı nezaret altında ipka edilmişlerdir. Böylece ilk kez Musevilerin Siyonizm faaliyetleri Cemal Paşa tarafından takibata uğramıştır Yukarıdaki iki belgede Cemal Paşanın Musevilere farklı davranması Dünya Yahudilerince hiç de iyi karşılanmamıştır. Sonuçta Kudüs düştükten sonra da Alman ve Avusturyalı Yahudilerin orada kalması üzerine İngiliz uygulaması Musevi Dünyası tarafından takdirle karşılanmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011