Sarp yokuşu, yalpalamadan, kayıp düşmeden sonuna kadar tırmananlar kazanacaktır.
Sarp yokuşu, ipe un sermeden, hiçbir bahane üretmeden, "ama, fakat" demeden ısrarla yürüyenler elbette kazançlı çıkacaklardır.
Sarp yokuşu tırmanıp tırmanmamak elbette bizim tercihimize bırakılmamıştır, herkesin tek tek boyunun ölçüsü alınacak, bu yokuşta kalp atışları kaydedilecektir.
"Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona hak ve bâtıl şeklinde iki yolu göstermedik mi?
Fakat insan, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? Köle âzat etmektir veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut toprakta sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
Sonra iman edenlerden, birbirine sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır. İşte bunlar sağdakilerdir." (Beled: 8-18).
Görüldüğü gibi sarp yokuşu aşmak, aşabilmek direkt kasa ve kese ilgili bir eylemdir.
Şu ya da bu sebeple özgürlüğünü kaybetmiş olan insanların dertleri dertlenmektir, onların bu asli haklarından mahrumiyetlerini gidermek için keseye el uzatmaktır.
Sarp yokuş imtihanında başarının sırrı, etraftaki yetimlerle ve yoksullarla ilgilenmektir, lokmayı onlarla paylaşmaktır, onların acı ve ıstıraplarına ortak olmak ve elemlerini sevince tebdil etmek için seferber olmaktır.
Sarp yokuşu yalpalamadan, sağa-sola kıvırmadan ve kıvrılmadan başarı ile tırmanmanın yolu çevredeki ihtiyaç sahibi insanlarla ilgilenmek ve hiçbir karşılık beklemeden vermektir, vermektir, vermektir.
"Adaklarını yerine getirirler ve kötülüğü yaygın olan bir günden korkarlar. Sevdikleri gıdalardan yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz, size sırf Allah rızası için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık, ne de teşekkür bekliyoruz. Çünkü biz suratsız, çok katı bir günün azabından ötürü Rabbimizden korkarız" derler." (İnsan: 7-10).
Dünyanın neresinde olursa olsun ve hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun, özgürlüğünü kaybetmiş insanlar var oldukça, insanoğluna bahşedilmiş sayısız nimetlere rağmen, açgözlü gasıplar ve tefeciler yüzünden aç ve biilaç insanlar oldukça "sarp yokuş" imtihanımız devam edecektir.
Sarp yokuşu, ipe un sermeden, hiçbir bahane üretmeden, "ama, fakat" demeden ısrarla yürüyenler elbette kazançlı çıkacaklardır.
Sarp yokuşu tırmanıp tırmanmamak elbette bizim tercihimize bırakılmamıştır, herkesin tek tek boyunun ölçüsü alınacak, bu yokuşta kalp atışları kaydedilecektir.
"Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona hak ve bâtıl şeklinde iki yolu göstermedik mi?
Fakat insan, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? Köle âzat etmektir veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut toprakta sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
Sonra iman edenlerden, birbirine sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır. İşte bunlar sağdakilerdir." (Beled: 8-18).
Görüldüğü gibi sarp yokuşu aşmak, aşabilmek direkt kasa ve kese ilgili bir eylemdir.
Şu ya da bu sebeple özgürlüğünü kaybetmiş olan insanların dertleri dertlenmektir, onların bu asli haklarından mahrumiyetlerini gidermek için keseye el uzatmaktır.
Sarp yokuş imtihanında başarının sırrı, etraftaki yetimlerle ve yoksullarla ilgilenmektir, lokmayı onlarla paylaşmaktır, onların acı ve ıstıraplarına ortak olmak ve elemlerini sevince tebdil etmek için seferber olmaktır.
Sarp yokuşu yalpalamadan, sağa-sola kıvırmadan ve kıvrılmadan başarı ile tırmanmanın yolu çevredeki ihtiyaç sahibi insanlarla ilgilenmek ve hiçbir karşılık beklemeden vermektir, vermektir, vermektir.
"Adaklarını yerine getirirler ve kötülüğü yaygın olan bir günden korkarlar. Sevdikleri gıdalardan yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz, size sırf Allah rızası için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık, ne de teşekkür bekliyoruz. Çünkü biz suratsız, çok katı bir günün azabından ötürü Rabbimizden korkarız" derler." (İnsan: 7-10).
Dünyanın neresinde olursa olsun ve hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun, özgürlüğünü kaybetmiş insanlar var oldukça, insanoğluna bahşedilmiş sayısız nimetlere rağmen, açgözlü gasıplar ve tefeciler yüzünden aç ve biilaç insanlar oldukça "sarp yokuş" imtihanımız devam edecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025