Geçtiğimiz günlerde Saraybosna katliamı 20. yıldönümünde anıldı.
On beş bine yakın Müslüman, Sırpların çizmeleri altında vahşice öldürüldü.
20. yüzyılın sonunda gerçekleşen bu vahşete, “demokrasinin ve medeniyetin simgesi” Batı topyekun sessiz kaldı.
BM müdahale etmek yerine sadece seyretmekle yetindi.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın tarihi tespitlerinden biridir: “Savaşlarda toplar ve tüfekler inançların sözcüleridir. Esas savaş inançlar arasındadır.”
Dünya tarihinde yaşanan savaşlar veya bu tür katliamlar dikkate alındığında değişmeyen bir ölçüdür yukarıdaki tespit.
O gün Müslüman Bosnalıları, Hıristiyan Sırpların boğazlamasına ses çıkarmayanlar geçen 20 yıl içerisinde elbette ki bakış açısını değiştirmemiştir.
2000’li yıllardan itibaren Afganistan’la başlayan süreçte yine Müslümanlar hedef alınmış, kaynaklar veya yeni vatan arayışı ile işgal harekatına girişilmiştir.
Dün Afganistan, Irak, bugün Libya, Tunus, Mısır... Değişen bir şey yok.
Demokrasi getirecek Batı, girdiği her Müslüman ülkeyi talan ediyor, Müslümanları öldürüyor, kutsal kitabımız Kuran–ı Kerim’i yakıyor, mümine kadınların namusuna kast ediyor.
İnsan hakları sözleşmelerini hazırlayanlar en temel insan hakkı olan yaşam hakkını söz konusu Müslümanlar için çok görüyorlar.
Suriye konusunda da aynı bakış açısı geçerlidir.
BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın ateşkes şartlarının tamamını kabul eden Esad yine de ülkesini ve halkını savaştan kurtaramamıştır.
ABD her an savaşın çıkabileceğinin sinyallerini vermektedir.
Birkaç gün önce Batı yanlısı yayınları ile dünyada işgali meşru göstermeye çalışan El–Cezire televizyonundan 5 personel istifa etti.
Gerekçeleri dünyaya Suriye konusunda yalan haber yapan bu kanalda daha fazla çalışmak istememeleri idi.
Yalanlar, işgaller, katliamlar ile yazılan Batının geçmişi ve bugünü iyi görülmelidir.
İçimizde halen Batı hayranı olanlar, Batıyı tek kurtuluş görenler, medeniyetin merkezi kabul edenler bizim Türk ve Müslüman yani tarih boyunca batının en büyük düşmanı ve onların da Hıristiyan olduğunu unutmamalıdır.
On beş bine yakın Müslüman, Sırpların çizmeleri altında vahşice öldürüldü.
20. yüzyılın sonunda gerçekleşen bu vahşete, “demokrasinin ve medeniyetin simgesi” Batı topyekun sessiz kaldı.
BM müdahale etmek yerine sadece seyretmekle yetindi.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın tarihi tespitlerinden biridir: “Savaşlarda toplar ve tüfekler inançların sözcüleridir. Esas savaş inançlar arasındadır.”
Dünya tarihinde yaşanan savaşlar veya bu tür katliamlar dikkate alındığında değişmeyen bir ölçüdür yukarıdaki tespit.
O gün Müslüman Bosnalıları, Hıristiyan Sırpların boğazlamasına ses çıkarmayanlar geçen 20 yıl içerisinde elbette ki bakış açısını değiştirmemiştir.
2000’li yıllardan itibaren Afganistan’la başlayan süreçte yine Müslümanlar hedef alınmış, kaynaklar veya yeni vatan arayışı ile işgal harekatına girişilmiştir.
Dün Afganistan, Irak, bugün Libya, Tunus, Mısır... Değişen bir şey yok.
Demokrasi getirecek Batı, girdiği her Müslüman ülkeyi talan ediyor, Müslümanları öldürüyor, kutsal kitabımız Kuran–ı Kerim’i yakıyor, mümine kadınların namusuna kast ediyor.
İnsan hakları sözleşmelerini hazırlayanlar en temel insan hakkı olan yaşam hakkını söz konusu Müslümanlar için çok görüyorlar.
Suriye konusunda da aynı bakış açısı geçerlidir.
BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın ateşkes şartlarının tamamını kabul eden Esad yine de ülkesini ve halkını savaştan kurtaramamıştır.
ABD her an savaşın çıkabileceğinin sinyallerini vermektedir.
Birkaç gün önce Batı yanlısı yayınları ile dünyada işgali meşru göstermeye çalışan El–Cezire televizyonundan 5 personel istifa etti.
Gerekçeleri dünyaya Suriye konusunda yalan haber yapan bu kanalda daha fazla çalışmak istememeleri idi.
Yalanlar, işgaller, katliamlar ile yazılan Batının geçmişi ve bugünü iyi görülmelidir.
İçimizde halen Batı hayranı olanlar, Batıyı tek kurtuluş görenler, medeniyetin merkezi kabul edenler bizim Türk ve Müslüman yani tarih boyunca batının en büyük düşmanı ve onların da Hıristiyan olduğunu unutmamalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018