Siz bakmayın Baykal'ın çarşaflı kadın transferine; Siz hem "halk partisi" olacaksınız hem de halkın kıyafeti ile ilgili "zincirle" bir tutacak benzetmeler yapacaksınız. M.Bayraktar...
Sahte AtatürkçülerCHP, yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla uzun zamandır karşısına aldığı tesettürlü kadın seçmeni de kucaklamak amacıyla, Sultanbeyli'de çarşaflı bir kadını partiye üye yaptı. Çarşaflı kadına Deniz Baykal tarafından parti rozeti takıldı. Bunun tamamen seçim yatırımı olduğundan kuşku yok. Ama olsun seçim meçim, Deniz Baykal bağrına taş basarak hiç yapmadığı bir şeyi yaptı ve bugüne kadar laiklik ve rejim düşmanı olarak gördükleri bir kitleye ilk defa kucak açıldı. Samimiyetsiz ve çıkar amaçlı bir kucak.Bu hareket bizzat CHP içinde çalkantılara sebep oldu. Çok ağır eleştiriler yapıldı. CHP'li Necla Arat'ın sözleri ise tam anlamıyla hakaret ve aşağılama dolu sözlerdi. CHP felsefesinin zihinlerde taşıdığı çirkin düşünceyi bütün çıplaklığıyla yansıtan sözlerdi bunlar.Şöyle diyordu CHP milletvekili Necla Arat:"Şimdi tabi burada denilebilir ki; "Bu bir olanak. Onların da seslerini duyurmalarını istiyoruz." Ama bana sorarsanız bu örtüleri, çarşafı veya türbanı kullanan ve özellikle kırsal kesimden gelen kadınlarımız, genel başkanımızın iyi bir niyetle öne sürdüğü gibi zincirlerini ne yazık ki kırmıyorlar. Zincirlendikleri bir yerden alınıp başka bir yere zincirlenmeye götürülüyorlar."CHP'li vekile göre çarşaf ya da türbanı kullanan kadınlar "zincire vurulmuş" durumdalar. Yani çarşaf ya da türban bir zincirdir. Onları "o zincirleri ile" başka bir partiden alıp CHP'ye katmak bir işe yaramazmış! Zincir aynen duruyormuş!Zincir neyi ifade eder?Esareti.O halde bu kadınlar CHP'ye göre esir durumunda kadınlar olmuş oluyor.Siz bakmayın Baykal'ın çarşaflı kadın transferine; CHP'nin gerçek yüzü bu. Ve bu yüz maalesef halk düşmanı bir yüzdür.Siz hem "halk partisi" olacaksınız hem de halkın kıyafeti ile ilgili "zincirle" bir tutacak benzetmeler yapacaksınız.Dünyanın hiçbir ülkesinde halkın oyunu alarak siyaset yapanlar halkın kıyafetine karşı böylesine büyük bir düşmanlık beslemezler. Vatandaşının giydiği şeylere bakarak onun esri olduğunu ilana etmezler.Ama CHP bunu yapar!Hâlbuki çarşaf aslında asırlardan beri İslam ulemasının da tartıştığı ve büyük çoğunluğunun İslamın emrettiği bir kıyafet olmadığına dair görüş bildirdiği bir örtünme biçimidir. Ama Türk toplumunda hala çarşaflı kadınlar vardır ve Türk siyasetçisinin yapması gereken bu kadınlara saygı göstermektir.Başını örtenlerin de bu zincir içine alınması ise CHP için tam bir utanç vesikasıdır.Asıl zincir bu zihniyetin ta kendisidir.Atatürk'ün partisi olduğunu iddia edenlerin, Atatürk'ün kadın ve örtünme konusundaki görüşlerine başvurarak kendilerine çekidüzen vermeleri gerektiğini düşünüyorum.Falih Rıfkı Atay şöyle der:"Atatürk'ün , kadın anlayışında pek garplı olduğu söylenemez. Hatta kadınların boyanmasını bile istemezdi. Son derece kıskançtı. Denilebilir ki harem temayülünde idi."(Bir Ömrün Öteki Hikayesi, Sinan Meydan,sf. 360, Toplumsal Dönüşüm Yayınları)"Atatürk, kadınların açılıp medeni kıyafet giymeleri için kanuni bir mecburiyet konulmasına taraftar olmamıştır. Atatürk, 'kadın ve erkek kıyafeti konusunda zor kullanmak doğru değildir', diyordu. Atatürk'ün kadın kıyafeti konusunda neden çok dikkatli olduğunu gösteren ilginç bir olay vardır. Eski Afgan Kralı Amanullah Han, Türkiye'ye yaptığı bir ziyaretin dönüşünde Atatürk inkılaplarından aldığı ilhamla bazı yenilik girişimlerinde bulunmuş bu arada kadın kıyafeti hakkında bir kanun çıkarmıştı. Atatürk bu gelişmeleri duyduğunda üzülmüş "eyvah, adam gitti demektir. Ben kendisine ısrarla bu mevzuya girmemesini tavsiye etmiştim. Çok yazık oldu" demiş ve bir süre sonra Afgan Kralı tacını ve tahtını terk ederek ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştır. (A.g.e,sf.362)Atatürk'ün tesettür hakkındaki sözleri de ilginçtir:"Dinimizin tavsiye ettiği tesettür, hem hayata hem fazilete uygundur.kadınlarımız şeriatın tavsiyesi, dinin gereğince tesettür etselerdi ne o kadar kapanacaklar ne o kadar açılacaklardı.Giyinme tarzımızı ifrata vardıranlar, kıyafetlerinde aynen Avrupa kadınını taklit edenler düşünmelidir ki, her milletin kendine mahsus adatı, (adetleri) kendine göre milli hususiyetleri vardır. Hiç bir millet aynen diğer milletin taklitçisi olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettiği milletin aynı olabilir, ne kendi milliyeti dahilinde kalabilir .Bunun sonucu şüphesiz hüsrandır." (A.g.e, sf. 365)Atatürk'ün kadın ve tessttür konusunda ortaya koyduğu görüş ve politikalar bugünün CHP'si ile taban tabana zıt.Atatürk yaşasaydı kendi vatandaşını kıyafetinden dolayı zincire vuran bir zihniyeti partiden ihraç ederdi.Sahte Atatürkçülere duyurulur.
Muharrem BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr
Sahte AtatürkçülerCHP, yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla uzun zamandır karşısına aldığı tesettürlü kadın seçmeni de kucaklamak amacıyla, Sultanbeyli'de çarşaflı bir kadını partiye üye yaptı. Çarşaflı kadına Deniz Baykal tarafından parti rozeti takıldı. Bunun tamamen seçim yatırımı olduğundan kuşku yok. Ama olsun seçim meçim, Deniz Baykal bağrına taş basarak hiç yapmadığı bir şeyi yaptı ve bugüne kadar laiklik ve rejim düşmanı olarak gördükleri bir kitleye ilk defa kucak açıldı. Samimiyetsiz ve çıkar amaçlı bir kucak.Bu hareket bizzat CHP içinde çalkantılara sebep oldu. Çok ağır eleştiriler yapıldı. CHP'li Necla Arat'ın sözleri ise tam anlamıyla hakaret ve aşağılama dolu sözlerdi. CHP felsefesinin zihinlerde taşıdığı çirkin düşünceyi bütün çıplaklığıyla yansıtan sözlerdi bunlar.Şöyle diyordu CHP milletvekili Necla Arat:"Şimdi tabi burada denilebilir ki; "Bu bir olanak. Onların da seslerini duyurmalarını istiyoruz." Ama bana sorarsanız bu örtüleri, çarşafı veya türbanı kullanan ve özellikle kırsal kesimden gelen kadınlarımız, genel başkanımızın iyi bir niyetle öne sürdüğü gibi zincirlerini ne yazık ki kırmıyorlar. Zincirlendikleri bir yerden alınıp başka bir yere zincirlenmeye götürülüyorlar."CHP'li vekile göre çarşaf ya da türbanı kullanan kadınlar "zincire vurulmuş" durumdalar. Yani çarşaf ya da türban bir zincirdir. Onları "o zincirleri ile" başka bir partiden alıp CHP'ye katmak bir işe yaramazmış! Zincir aynen duruyormuş!Zincir neyi ifade eder?Esareti.O halde bu kadınlar CHP'ye göre esir durumunda kadınlar olmuş oluyor.Siz bakmayın Baykal'ın çarşaflı kadın transferine; CHP'nin gerçek yüzü bu. Ve bu yüz maalesef halk düşmanı bir yüzdür.Siz hem "halk partisi" olacaksınız hem de halkın kıyafeti ile ilgili "zincirle" bir tutacak benzetmeler yapacaksınız.Dünyanın hiçbir ülkesinde halkın oyunu alarak siyaset yapanlar halkın kıyafetine karşı böylesine büyük bir düşmanlık beslemezler. Vatandaşının giydiği şeylere bakarak onun esri olduğunu ilana etmezler.Ama CHP bunu yapar!Hâlbuki çarşaf aslında asırlardan beri İslam ulemasının da tartıştığı ve büyük çoğunluğunun İslamın emrettiği bir kıyafet olmadığına dair görüş bildirdiği bir örtünme biçimidir. Ama Türk toplumunda hala çarşaflı kadınlar vardır ve Türk siyasetçisinin yapması gereken bu kadınlara saygı göstermektir.Başını örtenlerin de bu zincir içine alınması ise CHP için tam bir utanç vesikasıdır.Asıl zincir bu zihniyetin ta kendisidir.Atatürk'ün partisi olduğunu iddia edenlerin, Atatürk'ün kadın ve örtünme konusundaki görüşlerine başvurarak kendilerine çekidüzen vermeleri gerektiğini düşünüyorum.Falih Rıfkı Atay şöyle der:"Atatürk'ün , kadın anlayışında pek garplı olduğu söylenemez. Hatta kadınların boyanmasını bile istemezdi. Son derece kıskançtı. Denilebilir ki harem temayülünde idi."(Bir Ömrün Öteki Hikayesi, Sinan Meydan,sf. 360, Toplumsal Dönüşüm Yayınları)"Atatürk, kadınların açılıp medeni kıyafet giymeleri için kanuni bir mecburiyet konulmasına taraftar olmamıştır. Atatürk, 'kadın ve erkek kıyafeti konusunda zor kullanmak doğru değildir', diyordu. Atatürk'ün kadın kıyafeti konusunda neden çok dikkatli olduğunu gösteren ilginç bir olay vardır. Eski Afgan Kralı Amanullah Han, Türkiye'ye yaptığı bir ziyaretin dönüşünde Atatürk inkılaplarından aldığı ilhamla bazı yenilik girişimlerinde bulunmuş bu arada kadın kıyafeti hakkında bir kanun çıkarmıştı. Atatürk bu gelişmeleri duyduğunda üzülmüş "eyvah, adam gitti demektir. Ben kendisine ısrarla bu mevzuya girmemesini tavsiye etmiştim. Çok yazık oldu" demiş ve bir süre sonra Afgan Kralı tacını ve tahtını terk ederek ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştır. (A.g.e,sf.362)Atatürk'ün tesettür hakkındaki sözleri de ilginçtir:"Dinimizin tavsiye ettiği tesettür, hem hayata hem fazilete uygundur.kadınlarımız şeriatın tavsiyesi, dinin gereğince tesettür etselerdi ne o kadar kapanacaklar ne o kadar açılacaklardı.Giyinme tarzımızı ifrata vardıranlar, kıyafetlerinde aynen Avrupa kadınını taklit edenler düşünmelidir ki, her milletin kendine mahsus adatı, (adetleri) kendine göre milli hususiyetleri vardır. Hiç bir millet aynen diğer milletin taklitçisi olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettiği milletin aynı olabilir, ne kendi milliyeti dahilinde kalabilir .Bunun sonucu şüphesiz hüsrandır." (A.g.e, sf. 365)Atatürk'ün kadın ve tessttür konusunda ortaya koyduğu görüş ve politikalar bugünün CHP'si ile taban tabana zıt.Atatürk yaşasaydı kendi vatandaşını kıyafetinden dolayı zincire vuran bir zihniyeti partiden ihraç ederdi.Sahte Atatürkçülere duyurulur.
Muharrem BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.