Sağlıkçılar feryat ediyor
Ortaya koydukları fedakarca çalışmalardan dolayı pandeminin kahramanları olarak ilan edilen sağlık çalışanları, dertlerine yetkililerden çözüm bulamayınca yaptıkları eylemlerle yaşadıkları mağduriyeti ifade etmeye çalışıyorlar. “Hakkımızı istiyoruz”, “geçinemiyoruz” diye feryat eden sağlıkçılar, “Sorun koruyucu değil tedavi edici, kamucu değil özelleştirmeci sağlık anlayışını dayatan kapitalizme teslim olmuş sağlık sistemindedir” diyor
08.01.2022 16:12:00
MURAT ÇABAS / ANALİZ HABER
Ülkemizde sadece azınlık bir gruba ve yabancılara hizmet eden serbest piyasa ekonomisi, milletimizin en temel haklara ulaşımını engelliyor. İş dünyasında her sektör zarar görürken, sağlık sektörü de doğal olarak bundan nasibini alıyor. Sağlık sektörü çalışanları gecelerini gündüzlerine katarak büyük fedakarlıklarla vatandaşlara hizmet sunmaya çalışırken, harcadıkları bu emeğin karşılığını maalesef alamıyorlar. Yükselen maliyetlerle daha da zorlaşan hayat koşulları, sağlıkçıları büyük bir umutsuzluğa doğru itiyor. Ülkeyi yöneten siyasetçilerdeki ilgisizliği görüp, dertlerine çare bulamayınca da sorunlarını sokaklarda eylemlerle ifade etmeye çalışıyorlar.
Sağlıkçılardan "hakkımızı istiyoruz' eylemi
Antalya Tabip Odası (ATO) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), sağlık çalışanlarının gelir ve özlük haklarında yapılacağı öngörülen düzenlemenin ileri bir tarihte görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündeminden geri çekilmesine tepki gösterdi. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde eylem ve basın açıklaması yapan sektör temsilcileri, hekim haklarına iyileştirme yapacak yasanın halen Meclis gündemine gelmediğini hatırlattılar. Grup adına açıklamayı okuyan SES Antalya Şube Başkanı Şükran İçöz, "İleri bir tarihe ertelenen yasa tasarısının akıbeti halen belirsizliğini korurken biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunları çığ gibi büyümektedir, yoksulluk sınırının çok altında, açlık sınırının biraz üzerinde kalan düşük gelirler nedeniyle hepimizden 'geçinemiyoruz' feryadı yükseliyor. Bu ekonomik düzen toplum sağlığı sorunudur" ifadelerini kullandı.
'Özelleştirme politikalarından vazgeçin'
SES Antalya Şube Başkanı Şükran İçöz açıklamasında şu talepleri iletti: "Özelleştirme politikalarından vazgeçin. Koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyin. Tüm işkolu emekçilerine emekliliğe yansıyacak şekilde yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret uygulamasını başlatın. Güvencesiz, gerçek dışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verin. Güvenceli çalışabilme koşullarını sağlayın. Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri ve sağlıklı çalışma ortamları oluşturun. Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarın. Ağır ve tehlikeli işler kapsamında faaliyet yürüten tüm işkolu emekçileri için 5 yıla 1 yıl yıpranma payı verin."
Bu sistem emeğimizi çalıyor
Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Aydan İzgi ise, hekim haklarının törpülendiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı: "Hekimlerin ve diş hekimlerinin ekonomik haklarında kısmi düzeltme getiren yasa tasarısı tüm partilerin oybirliği ile kabul edilmesine rağmen, iktidar tarafından geri çekilmiştir. Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı tarafından ekranlarda hekimlere zam müjdesi verilmiş ancak hemen ardından tasarının geri çekilmesine dair iki çift söz dahi kurulmamıştır. Konu, çalışma koşullarımızın her geçen gün kötüleşmesi, şiddetin her geçen gün artmasıdır. En fazla hastalanan ve ölen meslek grubu olmamıza rağmen Covid-19'un meslek hastalığı sayılmamasıdır. Sorun koruyucu değil tedavi edici, kamucu değil özelleştirmeci sağlık anlayışını dayatan kapitalizme teslim olmuş sağlık sistemindedir. Sorun bizlerin hak arama eylemlerinde değil, sorun bizlerin emeğini çalan, emeğimizin karşılığını vermemekte direnen bu sistemdedir. Toplumun her kesiminden yükselen geçinemiyoruz seslerini artık iktidar duymak zorundadır."
Sistemin yanlışlarının faturası sağlıkçılara kesiliyor
Sağlıkçıların gelirleri, resmi rakamlara yansımayan yüksek enflasyon sebebiyle sürekli erimeye devam ediyor. Açlık sınırının biraz üzerinde ama yoksulluk sınırının oldukça altında yılardır dayanmaya çalışıyorlar. Gelir vergisi kesintilerinin yüksek olması, çalışanları canından bezdiriyor. Çalışanların almış oldukları maaşlar, enflasyona yetişebilmek için enflasyonun peşinden koşsa da yetişmesi mümkün olmuyor. Kamu işvereni kaşıkla verdiği zammı kepçe ile geri alıyor. Sağlıkçıların en büyük sorunlarından birisi de "sağlıkta şiddet" konusu; kendilerini güvende hissetmiyorlar. Kapitalizmin esareti altında bulunan sağlık sisteminin yanlışlarının faturası hep sağlık çalışanlarına kesiliyor. Ayrıca sağlık sisteminin öncüsü olan Aile Sağlığı Merkezleri iflasın eşiğine gelmiş durumda. Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) döviz yüzünden aşırı zamlanan tıbbi sarf malzemeleri, yüksek kira artışları ve yeni asgari ücret zammı nedeniyle mali krizin pençesine düştü. ASM'lerde maaşları hekimler tarafından ödenen birçok hemşire ve temizlik görevlisinin zorunlu olarak işten çıkarılacağı, sağlık hizmetlerinin aksayacağı bildiriliyor. ASM'lerin her yıl memur zammı oranında artırılan cari gider ödenekleriyle faaliyetlerini yürüttüğü, giderler arttıkça aradaki farkın hekimlerin cebinden çıktığı, hekimlerin yoksullaştığı ifade ediliyor. Kısaca, sağlık sistemimizde, hastalar memnun değil, hekimler, sağlık çalışanları feryat ediyor, eczacılar ise ilaç bulamıyor... Özetle durum bu.
Ülkemizde sadece azınlık bir gruba ve yabancılara hizmet eden serbest piyasa ekonomisi, milletimizin en temel haklara ulaşımını engelliyor. İş dünyasında her sektör zarar görürken, sağlık sektörü de doğal olarak bundan nasibini alıyor. Sağlık sektörü çalışanları gecelerini gündüzlerine katarak büyük fedakarlıklarla vatandaşlara hizmet sunmaya çalışırken, harcadıkları bu emeğin karşılığını maalesef alamıyorlar. Yükselen maliyetlerle daha da zorlaşan hayat koşulları, sağlıkçıları büyük bir umutsuzluğa doğru itiyor. Ülkeyi yöneten siyasetçilerdeki ilgisizliği görüp, dertlerine çare bulamayınca da sorunlarını sokaklarda eylemlerle ifade etmeye çalışıyorlar.
Sağlıkçılardan "hakkımızı istiyoruz' eylemi
Antalya Tabip Odası (ATO) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), sağlık çalışanlarının gelir ve özlük haklarında yapılacağı öngörülen düzenlemenin ileri bir tarihte görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündeminden geri çekilmesine tepki gösterdi. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde eylem ve basın açıklaması yapan sektör temsilcileri, hekim haklarına iyileştirme yapacak yasanın halen Meclis gündemine gelmediğini hatırlattılar. Grup adına açıklamayı okuyan SES Antalya Şube Başkanı Şükran İçöz, "İleri bir tarihe ertelenen yasa tasarısının akıbeti halen belirsizliğini korurken biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunları çığ gibi büyümektedir, yoksulluk sınırının çok altında, açlık sınırının biraz üzerinde kalan düşük gelirler nedeniyle hepimizden 'geçinemiyoruz' feryadı yükseliyor. Bu ekonomik düzen toplum sağlığı sorunudur" ifadelerini kullandı.
'Özelleştirme politikalarından vazgeçin'
SES Antalya Şube Başkanı Şükran İçöz açıklamasında şu talepleri iletti: "Özelleştirme politikalarından vazgeçin. Koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyin. Tüm işkolu emekçilerine emekliliğe yansıyacak şekilde yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret uygulamasını başlatın. Güvencesiz, gerçek dışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verin. Güvenceli çalışabilme koşullarını sağlayın. Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri ve sağlıklı çalışma ortamları oluşturun. Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarın. Ağır ve tehlikeli işler kapsamında faaliyet yürüten tüm işkolu emekçileri için 5 yıla 1 yıl yıpranma payı verin."
Bu sistem emeğimizi çalıyor
Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Aydan İzgi ise, hekim haklarının törpülendiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı: "Hekimlerin ve diş hekimlerinin ekonomik haklarında kısmi düzeltme getiren yasa tasarısı tüm partilerin oybirliği ile kabul edilmesine rağmen, iktidar tarafından geri çekilmiştir. Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı tarafından ekranlarda hekimlere zam müjdesi verilmiş ancak hemen ardından tasarının geri çekilmesine dair iki çift söz dahi kurulmamıştır. Konu, çalışma koşullarımızın her geçen gün kötüleşmesi, şiddetin her geçen gün artmasıdır. En fazla hastalanan ve ölen meslek grubu olmamıza rağmen Covid-19'un meslek hastalığı sayılmamasıdır. Sorun koruyucu değil tedavi edici, kamucu değil özelleştirmeci sağlık anlayışını dayatan kapitalizme teslim olmuş sağlık sistemindedir. Sorun bizlerin hak arama eylemlerinde değil, sorun bizlerin emeğini çalan, emeğimizin karşılığını vermemekte direnen bu sistemdedir. Toplumun her kesiminden yükselen geçinemiyoruz seslerini artık iktidar duymak zorundadır."
Sistemin yanlışlarının faturası sağlıkçılara kesiliyor
Sağlıkçıların gelirleri, resmi rakamlara yansımayan yüksek enflasyon sebebiyle sürekli erimeye devam ediyor. Açlık sınırının biraz üzerinde ama yoksulluk sınırının oldukça altında yılardır dayanmaya çalışıyorlar. Gelir vergisi kesintilerinin yüksek olması, çalışanları canından bezdiriyor. Çalışanların almış oldukları maaşlar, enflasyona yetişebilmek için enflasyonun peşinden koşsa da yetişmesi mümkün olmuyor. Kamu işvereni kaşıkla verdiği zammı kepçe ile geri alıyor. Sağlıkçıların en büyük sorunlarından birisi de "sağlıkta şiddet" konusu; kendilerini güvende hissetmiyorlar. Kapitalizmin esareti altında bulunan sağlık sisteminin yanlışlarının faturası hep sağlık çalışanlarına kesiliyor. Ayrıca sağlık sisteminin öncüsü olan Aile Sağlığı Merkezleri iflasın eşiğine gelmiş durumda. Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) döviz yüzünden aşırı zamlanan tıbbi sarf malzemeleri, yüksek kira artışları ve yeni asgari ücret zammı nedeniyle mali krizin pençesine düştü. ASM'lerde maaşları hekimler tarafından ödenen birçok hemşire ve temizlik görevlisinin zorunlu olarak işten çıkarılacağı, sağlık hizmetlerinin aksayacağı bildiriliyor. ASM'lerin her yıl memur zammı oranında artırılan cari gider ödenekleriyle faaliyetlerini yürüttüğü, giderler arttıkça aradaki farkın hekimlerin cebinden çıktığı, hekimlerin yoksullaştığı ifade ediliyor. Kısaca, sağlık sistemimizde, hastalar memnun değil, hekimler, sağlık çalışanları feryat ediyor, eczacılar ise ilaç bulamıyor... Özetle durum bu.