15 yıl kadar önce mide rahatsızlığım için hastaneye gittiğimde 30 saniyelik bir şikâyet dinleme süresinin ardından reflü teşhisi aldım.
Yaşını almış, emekli olmamak için direnen doktor büyüğümüz bu hastalığı ömür boyu çekeceğimi ifade edip, bundan sonra çay, kahve, asitli içecekler dahil uzunca bir yasak listesi verdi.
Milli içeceğimiz çaydan vazgeçmek mi? Şaka olmalıydı.
Bitkisel tedavi konusunda uzmanlaşan bir doktor büyüğümüze durumu aktardığımda, sabah aç karnına 1 tatlı kaşığı kudret narı macunu tüketirsem faydalı olacağını söyledi.
1 hafta değil 3 günde reflüden eser kalmamıştı.
Çay, kahve dahil yasak listesini alt üst ederken sevincimi görmeliydiniz.
Ara ara reflü beni yokladığında kudret narı macunu ile birkaç günde hastalıkla arama mesafe koyabiliyordum.
Peki, bu kadar basit bir çözümü bir doktor bilirken bir diğeri nasıl bilmezdi?
Konu yine eğitim sistemine geliyor.
6 yıl üniversite, uzmanlık süreci vs. 10 yıl dirsek çürüten doktorlara saygımız elbette sonsuz.
Ama aldıkları eğitim kapitalist batının dünyaya dayattıklarından öteye gitmiyor.
Soner Yalçın'ın 'Kara Kutu' kitabını okuduğumda herkes gibi ben de dehşete kapılmıştım.
Şeker, tansiyon, kolesterol gibi kronik rahatsızlıklarda kullandığımız ilaçlar tedavi etmek için değil, adeta hastalığı sürdürmek için öneriliyor.
Bugüne kadar faydalı diye kullandığımız yüzlerce ilacın yıllar sonra ağır yan etkileri sebebi ile piyasadan toplatıldığını da yine o kitaptan acı bir şekilde öğrenmiş oldum.
Modern tıp teşhis koyma konusunda çok iyi seviyede.
Ama tedavi için bütüncül bir yaklaşım sergilenmeli.
"Al bir poşet ilaç ömür boyu kullanacaksın" kalıbından çıkmak gerekiyor.
Allah insan bedenini öyle güzel, öyle muazzam yaratmış ki, birçok rahatsızlık bedenimizin bizzat kendisi tarafından iyileştiriliyor.
Sadece küçük dokunuşlar gerekiyor.
Bu bazen bir ilaç olabilir, bazen biraz egzersiz, bazen sadece temiz hava, bazen bir müzik…
Esasında bundan 100 yıl öncesine kadar bu bütüncül yaklaşım mevcuttu.
Onlarca çeşit tedavi yöntemi vardı ve çok da başarılı sonuçlar alınıyordu.
Ancak tıp batının tekeline, daha doğrusu bir grup zenginin tekeline girdikten sonra sadece ben bilirimcilik başladı.
Dünyaya sadece kimyasal ilaçlara dayalı tedavi yöntemi dayatıldı.
Modern tıpa elbette karşı değilim, son teknoloji cihazlar vs. elbette kullanılmalı ama asırlardır biriken tedavi tecrübeleri de hiçe sayılmamalı.
- İster devrim ister çılgınlık deyin işte birkaç sıra dışı fikir / 24.06.2024
- Eğitim-öğretim bu değil, olmamalı! / 20.06.2024
- İyi insan iyi idareci olur kafasından çıkalım / 10.06.2024
- Aman tesisatçı, canım tesisatçı! / 03.06.2024
- Dinozor olmasak da var bir hikâyemiz -1- / 27.05.2024
- Bir suçlu daha var suçludan öte! / 20.05.2024
- Bir suçlu daha var suçludan öte! / 20.05.2024
- Kıymetli bir ismi dinledim / 15.05.2024
- İyiye iyi diyelim de! İyi ne var ki? / 06.05.2024