Sabır ile ilgili güzel bir hikaye paylaşmak istiyorum. Bezen hakkını aramak kolay olmayabilir. Hakkını almak da mümkün olmadığı zamanlar olur. Zaman içerisinde sabır ile kaybedilen haklar kazanılır. İncitme incinmeyesin. Bu çok nazik bir çizgidir.
Bir Arapça sözde, 'El Hakku ya'lu vela yu'la aleyh' denir. Hak üstün olandır. Ondan büyüğü yoktur.
Kul hakkı bu yönü ile af olunmayan günahlar içerisindedir. Ancak sahibinden helallik alınır, gönlü razı edilirse müstesna.
Gerek iş hayatında, gerek okul hayatında, dostluklarımızda, arkadaşlıklarımızda, aile hayatımızda, akraba ilişkilerinde bunları yaşar görürüz.
Bir işten dolayı seni kınayanın daha sonra o işe düştüğünü çok görürüz.
Atalarımız, 'Gülme komşuna gelir başına' demişlerdir.
Bir hikâyeyle meseleyi açalım:
"İnsanları incitmekten zevk alan birisi salih bir adamın başına bir taş vurmuş. Dervişin o zalimden intikam almaya kudreti yokmuş. Derviş, başına vurulan o taşı alıp saklamış.
Bir gün gelmiş padişah o zalime kızıp, onu bir kuyuya attırmış. Derviş gelmiş, o saklamış olduğu taşı onun başına atmış.
Zalim demiş ki: "Kimsin? Bu taşı benim başıma niçin vurdun?"
Derviş, "Ben filancayım, bu taş da filan tarihte benim başıma vurmuş olduğun taştır" demiş.
Zalim, "Bu kadar zamandan beri neredeydin?" demiş.
Derviş cevap vermiş: "Mansıbından korkarak yanına uğramıyordum. Şimdi seni kuyuda görünce fırsatı ganimet bildim."
Bir münasebetsiz adi kimseyi bahtiyar, mesut görünce akıllılar ona itiraz etmez hoş görürüler. Mademki, keskin, yırtıcı tırnağın yoktur, öyleyse kötüler ile cenkleşme. Her kim polat kollu birisiyle pençeleşirse kendisinin gümüş gibi narin bileğini incitmiş olur. Sabret, felek o kötünün, o polat kollunun elini bağlayınca o zaman istediğin gibi ondan hakkını alırsın." (Gülistan, Şeyh Sadi Şirazi, s.60, Akvaryum yy. Haz. Fisun Özgenç).
Erzurumlu Alvarlı Efe şiirinde der ki:
Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme
Esir-i gurbet-i nâlân olan insânı incitme
Tarîk-i ışkda bi-çâreyi hicrânı incitme
Sabır kıl her belâya hâne-yi Rahmân'ı incitme
Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme
Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zî-şânı incitme
Sana bir fâide yokdur bilirsin halk-ı gıybetden
Gözün aç âlemi bir bir geçersin çeşm-i ibretden
Zarar gördüm diyen gördün mü sen ehl-i mehabbetden
Yeme kul hakkını korkar isen rûz-i kıyâmetden
Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme
Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zî-şânı incitme
Gönül âyinesin silmek gerekdir kalb-i âgâhe
Muhabbet şems-i doğmuşken ne lâzım mihr ile mâhe
Ne müşkil hâcetin varsa heman arzeyle Allah'a
Der-i Mevlâ dururken bakma Lütfî başka dergâhe
Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme
Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zî-şânı incitme."
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021




































































































