Kuvay-ı milliye kadrosunun estirdiği yerli rüzgar Rize'ye de uğradı. Rizeliler, milletin özünden kaynaklanan çözüm projeleri karşısında.kuvay-ı milliye kadrosu ve mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'a şükranlarını arzettiler
Kuvay-ı milliye kadrosunun Artvin ve Trabzon'dan sonra Doğu Karadeniz'deki üçüncü durağı Rize oldu. Tamamen milli duruşlu, yerli, milletin kendisinden icazet alan, yeni bir siyasi parti oluşumu için Anadolu'yu karış karış dolaşmakta olan kadro ile, Prof. Dr. Haydar Baş'ın deyişiyle ülkemize başbakanlar, bakanlar, ilim, fikir ve maneviyat erbabı yetiştirmekte ön sıralarda bulunan Karadeniz'in incisi Rize'nin önde gelen eşraf, sanayici, işadamları, Kardelen tesislerinde, nezih bir ortamda bir araya geldiler. Ülkemizin sürüklendiği derin kriz şartlarının sebeplerini tahlil ettiler. Çıkış yolları başta olmak üzere nasıl yeniden bir dünya lideri ülke konumuna taşınacağı hususunda görüş alış verişinde bulundular.
Proğrama katılan bine yakın Rizeli çözümün hangi adreste olduğunu öğrenme imkanı buldular. Görülmedik, duyulmadık ve tamamen milletin özünden kaynaklanan çözüm projeleri karşısında, kuvay-ı milliye kadrosu ve mimarı Prof. Dr. Baş'a şükranlarını sundular. Destek vadettiler.
MİLLETİN ÇİLESİ DOLDU
Kuvay-ı milliye kadrosu ile Rizelilerin biraraya geldiği proğramda bir konuşma yapan gazetemiz yazıişleri müdürü İbrahim Berk, mevcut siyasi yapının tahlilini yaptı. "Siyasi kadrolar, ben ABD'yi, eli kanlı İsrail nasıl daha iyi memnun ederim? Türkiye'yi AB'ye nasıl daha iyi teslim ederim? anlayışı içindedirler" diyen Berk, bazı yenilikçilerin de "IMF politikalarını biz daha iyi uygularız" dediklerini, yahudi lobilerinde, sinagog ve kilise saçaklarında izzet ve ikbal arayışına düştüklerini söyledi. Berk, böyle bir ortamda Türkiye'nin dirayetli ve iktidar sahibi bir devlet adamı Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir ismin estirdiği kuvay-ı milliye rüzgarına dikkat çekti. Berk, "Bu insan bu yaşta yola revan olmuşsa millet olarak çilemiz dolmuş demektir" müjdesini verdi.
KUVAY-I MİLLİYE RUHUNDAKİ SIR
Genel Yayın Yönetmenimiz Mehmet Emin Koç, eğitim-öğretime değindi. Topyekün çökmenin yaşandığı eğitim-öğretim sahasında Meltem kolejlerinin başarısından bahsetti. Bu vatan toprağına göz dikenlerin genç neslimizin imanını çalmaya başlamaları üzerine Prof. Dr. Haydar Baş'ın Meltem kolejleri seferberliğini başlattığını, üniversite sınavlarında % 97 başarı gösteren bu kolejlerdeki ruhun kuvay-ı milliye ruhu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baş, "Ekonomik ve sosyal hayatta başarılı olmak istiyorsak bu ruhu millete aşılamak zorundayız. Aşılarsak, bizim evlatlarımız Washington'daki Yahudi lobilerinden icazet alma gafletine düşmezler. İcazeti milletten alırlar" dedi.
TESLİM NOKTASINA SÜRÜKLENİYORUZ
Ahmet Erimhan, Türkiye'de özelleştirme adı altında öz kaynakları yabancılaştırma, milletin birikimlerini yabancılara peşkeş çekme faaliyetlerine dikkat çekerek Türk Telekom örneğini verdi. Bankaların tamamen yabancıların eline geçmesi durumunda yaşanacak tehlikelere işaret etti. "Türkiye üzerinde tatbik edilen senaryoyu iyi okuyamazsak ülke teslim noktasına sürükleniyor" diyen Erimhan, bütün bu gayri milli gelişmelere karşı bir tek milli bir duruşun, bu duruşun başında da Prof. Dr. Haydar Baş'ın olduğunu söyledi.
BİR MİLLET DİRİLİYOR
Selim Kotil, "Türkiye bugün İstiklal Harbi dönemi şartlarını yaşamaktadır.
Bugünkü durum daha vahimdir. Çünkü ilkinde insanımız olayın farkında idi. Şimdi ise değil" dedi. Mevcut ekonomik sıkıntının bir rastlantı olmadığını, Türkiye'yi batırma planının bir gereği olduğunu söyleyen Kotil, böyle bir ortamda Türkiye'nin bir çözüm insanına ihtiyacı olduğunu belirtti. Bu çözüm insanının Prof. Dr. Haydar Baş olduğunu açıklayan Kotil, bütün imkansızlıklara, sıfır sermayelere rağmen Prof. Dr. Baş'ın, sanayi, ticari, eğitim, sosyal, medya, ilim ve fikir alanındaki emsalsiz başarılarına dikkat çekti. Kotil, Türkiye'nin sahibi bulunduğu potansiyelin bu çözüm insanının inisiyatifine geçtiğinde çağa mühür vurmanın, lider ülke olmanın çok yakında olduğunu ifade etti. Kotil, "Bugün bir millet ayağa kalkıyor. Muhterem hocamızın omuzlarında bir millet diriliyor" dedi. Muharrem Bayraktar, Türkiye'nin her yöresinde üretim yerlerinin kapatıldığına dikkat çekerek, "Hangi ülke fabrikalarını kapatarak, tarım alanlarını çöle çevirerek, işçilerini sokağa dökerek kalkınmıştır" diye sordu. IMF'nin önümüze koyduğu proğramın bir ülkeyi batırma politikasının ürünü olduğunu belirterek, "Hiçbir ülke böyle bir intiharı kabuletmez" dedi.
YENİ OYUNLARA DİKKAT!
Tarihinde ilk kez IMF'nin, "biz yanıldık" dediğini söyleyen Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, "Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın doğru teşhislerini anlamak için illa da IMF'nin hata yaptık demesi mi lazım?" diye sordu. Artık milletin Prof. Dr. Baş'ı anlamaya başladığını ifade eden Dr.Kepekçi, bunu gören çevrelerin ülkenin önüne yeni bir duvar örmekle meşgul olduğunu belirterek yenilikçi hareketin mahiyetine dikkat çekti. Mütareke basınının yenilikçilerin arkasında olmasının bunların ne olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Dr.Kepekçi şöyle dedi:
"Dün müslümanı devlete karşı kışkırtanlar bugün düzgün sakallı insanlara ihtiyacımız yok, diyorlar. Bununla, ülkemizin, müslüman, vatanına, bayrağına bağlı yöneticiye ihtiyacı yok mu demek istiyorsun. Apo'dan özür diliyorsun.Peki şehit annelerinin yüzüne nasıl bakacaksın? Dün, AB'ye Hıristiyan kulübü diyen sen bugün nasıl AB'siz olmaz, diyorsun. AB ilkelerini terketmediğine göre yoksa sen mi terkettin?" Dr. Kepekçi, milletimizin Türkiye'nin önüne koyulan bu tür duvarlara müsaade etmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Kuvay-ı milliye kadrosunun Artvin ve Trabzon'dan sonra Doğu Karadeniz'deki üçüncü durağı Rize oldu. Tamamen milli duruşlu, yerli, milletin kendisinden icazet alan, yeni bir siyasi parti oluşumu için Anadolu'yu karış karış dolaşmakta olan kadro ile, Prof. Dr. Haydar Baş'ın deyişiyle ülkemize başbakanlar, bakanlar, ilim, fikir ve maneviyat erbabı yetiştirmekte ön sıralarda bulunan Karadeniz'in incisi Rize'nin önde gelen eşraf, sanayici, işadamları, Kardelen tesislerinde, nezih bir ortamda bir araya geldiler. Ülkemizin sürüklendiği derin kriz şartlarının sebeplerini tahlil ettiler. Çıkış yolları başta olmak üzere nasıl yeniden bir dünya lideri ülke konumuna taşınacağı hususunda görüş alış verişinde bulundular.
Proğrama katılan bine yakın Rizeli çözümün hangi adreste olduğunu öğrenme imkanı buldular. Görülmedik, duyulmadık ve tamamen milletin özünden kaynaklanan çözüm projeleri karşısında, kuvay-ı milliye kadrosu ve mimarı Prof. Dr. Baş'a şükranlarını sundular. Destek vadettiler.
MİLLETİN ÇİLESİ DOLDU
Kuvay-ı milliye kadrosu ile Rizelilerin biraraya geldiği proğramda bir konuşma yapan gazetemiz yazıişleri müdürü İbrahim Berk, mevcut siyasi yapının tahlilini yaptı. "Siyasi kadrolar, ben ABD'yi, eli kanlı İsrail nasıl daha iyi memnun ederim? Türkiye'yi AB'ye nasıl daha iyi teslim ederim? anlayışı içindedirler" diyen Berk, bazı yenilikçilerin de "IMF politikalarını biz daha iyi uygularız" dediklerini, yahudi lobilerinde, sinagog ve kilise saçaklarında izzet ve ikbal arayışına düştüklerini söyledi. Berk, böyle bir ortamda Türkiye'nin dirayetli ve iktidar sahibi bir devlet adamı Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir ismin estirdiği kuvay-ı milliye rüzgarına dikkat çekti. Berk, "Bu insan bu yaşta yola revan olmuşsa millet olarak çilemiz dolmuş demektir" müjdesini verdi.
KUVAY-I MİLLİYE RUHUNDAKİ SIR
Genel Yayın Yönetmenimiz Mehmet Emin Koç, eğitim-öğretime değindi. Topyekün çökmenin yaşandığı eğitim-öğretim sahasında Meltem kolejlerinin başarısından bahsetti. Bu vatan toprağına göz dikenlerin genç neslimizin imanını çalmaya başlamaları üzerine Prof. Dr. Haydar Baş'ın Meltem kolejleri seferberliğini başlattığını, üniversite sınavlarında % 97 başarı gösteren bu kolejlerdeki ruhun kuvay-ı milliye ruhu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baş, "Ekonomik ve sosyal hayatta başarılı olmak istiyorsak bu ruhu millete aşılamak zorundayız. Aşılarsak, bizim evlatlarımız Washington'daki Yahudi lobilerinden icazet alma gafletine düşmezler. İcazeti milletten alırlar" dedi.
TESLİM NOKTASINA SÜRÜKLENİYORUZ
Ahmet Erimhan, Türkiye'de özelleştirme adı altında öz kaynakları yabancılaştırma, milletin birikimlerini yabancılara peşkeş çekme faaliyetlerine dikkat çekerek Türk Telekom örneğini verdi. Bankaların tamamen yabancıların eline geçmesi durumunda yaşanacak tehlikelere işaret etti. "Türkiye üzerinde tatbik edilen senaryoyu iyi okuyamazsak ülke teslim noktasına sürükleniyor" diyen Erimhan, bütün bu gayri milli gelişmelere karşı bir tek milli bir duruşun, bu duruşun başında da Prof. Dr. Haydar Baş'ın olduğunu söyledi.
BİR MİLLET DİRİLİYOR
Selim Kotil, "Türkiye bugün İstiklal Harbi dönemi şartlarını yaşamaktadır.
Bugünkü durum daha vahimdir. Çünkü ilkinde insanımız olayın farkında idi. Şimdi ise değil" dedi. Mevcut ekonomik sıkıntının bir rastlantı olmadığını, Türkiye'yi batırma planının bir gereği olduğunu söyleyen Kotil, böyle bir ortamda Türkiye'nin bir çözüm insanına ihtiyacı olduğunu belirtti. Bu çözüm insanının Prof. Dr. Haydar Baş olduğunu açıklayan Kotil, bütün imkansızlıklara, sıfır sermayelere rağmen Prof. Dr. Baş'ın, sanayi, ticari, eğitim, sosyal, medya, ilim ve fikir alanındaki emsalsiz başarılarına dikkat çekti. Kotil, Türkiye'nin sahibi bulunduğu potansiyelin bu çözüm insanının inisiyatifine geçtiğinde çağa mühür vurmanın, lider ülke olmanın çok yakında olduğunu ifade etti. Kotil, "Bugün bir millet ayağa kalkıyor. Muhterem hocamızın omuzlarında bir millet diriliyor" dedi. Muharrem Bayraktar, Türkiye'nin her yöresinde üretim yerlerinin kapatıldığına dikkat çekerek, "Hangi ülke fabrikalarını kapatarak, tarım alanlarını çöle çevirerek, işçilerini sokağa dökerek kalkınmıştır" diye sordu. IMF'nin önümüze koyduğu proğramın bir ülkeyi batırma politikasının ürünü olduğunu belirterek, "Hiçbir ülke böyle bir intiharı kabuletmez" dedi.
YENİ OYUNLARA DİKKAT!
Tarihinde ilk kez IMF'nin, "biz yanıldık" dediğini söyleyen Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, "Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın doğru teşhislerini anlamak için illa da IMF'nin hata yaptık demesi mi lazım?" diye sordu. Artık milletin Prof. Dr. Baş'ı anlamaya başladığını ifade eden Dr.Kepekçi, bunu gören çevrelerin ülkenin önüne yeni bir duvar örmekle meşgul olduğunu belirterek yenilikçi hareketin mahiyetine dikkat çekti. Mütareke basınının yenilikçilerin arkasında olmasının bunların ne olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Dr.Kepekçi şöyle dedi:
"Dün müslümanı devlete karşı kışkırtanlar bugün düzgün sakallı insanlara ihtiyacımız yok, diyorlar. Bununla, ülkemizin, müslüman, vatanına, bayrağına bağlı yöneticiye ihtiyacı yok mu demek istiyorsun. Apo'dan özür diliyorsun.Peki şehit annelerinin yüzüne nasıl bakacaksın? Dün, AB'ye Hıristiyan kulübü diyen sen bugün nasıl AB'siz olmaz, diyorsun. AB ilkelerini terketmediğine göre yoksa sen mi terkettin?" Dr. Kepekçi, milletimizin Türkiye'nin önüne koyulan bu tür duvarlara müsaade etmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.