Ashab-ı Kiram, Allah Elçisi'ne "Size nasıl salat ve selam edelim?" diye sorduğu zaman, "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âl-i Muhammed" deyiniz buyurdular.
Başka bir rivayette aynı soruya, "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âl-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahime ve ala âl-i İbrahim, inneke hamidun, mecidun" deyiniz buyurdular. Bir gün Cebrail (as) Hz. Peygamber'e gelerek Allah'ın selamını getirdi ve şunu arzetti: "Kim sana salat ve selam ederse Allah ona on kez salat ve selam eder, ondan on kötülüğü giderir ve ona on iyilik yazar." Bir âyet-i kerimede hamdedilmesi ve selamın söylenmesi emredilmektedir. "Allah'a hamd ve onun seçtiği kullarına selam olsun, de." Efendimiz buyurur ki: "Kabrimi secde yeri edinmeyiniz, fakat bana salat ve selam ediniz. Zira nerede olursanız olunuz getirdiğiniz salavat bana ulaştırılır." "Sizden biri bana salat ve selam getirdiğinde selamına karşılık vermem için Cenab-ı Hak ruhumu iade eder." Resulullah'a getirilen salat ve selamlar, kulun arınması içindir. Kul, Cenab-ı Hakk'ın sevdiklerini sever, salat ve selam ederse, Allah'a olan sevgisini pekiştirir, vuslat adımlarını hızlandırır:"Bana salat ve selam getiriniz. Zira bu, temizlenip arınmanıza bir vesiledir." "Mahşer günü bana en yakın bulunacak olanlar, bana en ziyade salat ve selam getirenler olacaklardır." Şüphesiz salat ve selam Ümmet-i Muhammed'den her birinin, peygamberlerine olan aşk ve iştiyaklarının bir ifadesi olarak gönüllerden ve dillerden düşmez. Ümmet-i Muhammed, "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âl-i Muhammed" diyerek hem peygamberini hem de onun yakınlarını, dostlarını yad eder. Böylece gönül dünyasında muhabbet filizleri boy atar, arınma ve tezkiye başlar. İrşad ehli Hak dostları bu arınma vesilesi olan salat ve selam ile, dostlarını Hz. Muhammed'in eşiğine vasıl kılarlar. Zerreden kürreye, canlıdan cansıza varoluşun özeti ve gayesi bu tevhid cümlesinde toplanmıştır. Bütün peygamberler, bütün ilahî kitaplar, bütün melekler ve bütün yaratılmışlar bu cümlenin sırrına ermek ve erdirmek için yaratılmışlardır: "Allah'tan başka ilah yoktur." Bu bölüm tevhid cümlesinin birinci rüknüdür ve diğer rüknü ile tamamlanır: "Muhammed (sav) onun elçisidir."
İman ve İnsan, Prof. Dr. Haydar Baş
Başka bir rivayette aynı soruya, "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âl-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahime ve ala âl-i İbrahim, inneke hamidun, mecidun" deyiniz buyurdular. Bir gün Cebrail (as) Hz. Peygamber'e gelerek Allah'ın selamını getirdi ve şunu arzetti: "Kim sana salat ve selam ederse Allah ona on kez salat ve selam eder, ondan on kötülüğü giderir ve ona on iyilik yazar." Bir âyet-i kerimede hamdedilmesi ve selamın söylenmesi emredilmektedir. "Allah'a hamd ve onun seçtiği kullarına selam olsun, de." Efendimiz buyurur ki: "Kabrimi secde yeri edinmeyiniz, fakat bana salat ve selam ediniz. Zira nerede olursanız olunuz getirdiğiniz salavat bana ulaştırılır." "Sizden biri bana salat ve selam getirdiğinde selamına karşılık vermem için Cenab-ı Hak ruhumu iade eder." Resulullah'a getirilen salat ve selamlar, kulun arınması içindir. Kul, Cenab-ı Hakk'ın sevdiklerini sever, salat ve selam ederse, Allah'a olan sevgisini pekiştirir, vuslat adımlarını hızlandırır:"Bana salat ve selam getiriniz. Zira bu, temizlenip arınmanıza bir vesiledir." "Mahşer günü bana en yakın bulunacak olanlar, bana en ziyade salat ve selam getirenler olacaklardır." Şüphesiz salat ve selam Ümmet-i Muhammed'den her birinin, peygamberlerine olan aşk ve iştiyaklarının bir ifadesi olarak gönüllerden ve dillerden düşmez. Ümmet-i Muhammed, "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âl-i Muhammed" diyerek hem peygamberini hem de onun yakınlarını, dostlarını yad eder. Böylece gönül dünyasında muhabbet filizleri boy atar, arınma ve tezkiye başlar. İrşad ehli Hak dostları bu arınma vesilesi olan salat ve selam ile, dostlarını Hz. Muhammed'in eşiğine vasıl kılarlar. Zerreden kürreye, canlıdan cansıza varoluşun özeti ve gayesi bu tevhid cümlesinde toplanmıştır. Bütün peygamberler, bütün ilahî kitaplar, bütün melekler ve bütün yaratılmışlar bu cümlenin sırrına ermek ve erdirmek için yaratılmışlardır: "Allah'tan başka ilah yoktur." Bu bölüm tevhid cümlesinin birinci rüknüdür ve diğer rüknü ile tamamlanır: "Muhammed (sav) onun elçisidir."
İman ve İnsan, Prof. Dr. Haydar Baş
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.