Mesela:
- Samet'ir riyh. (Rüzgar dindi)
Tabiri kullanılır ki, rüzgarın esip tozutması durduğu zaman söylenir.
Bu arada:
- Samet'il-hayl. (At direndi)
Denir ki.. bu atın yürümekten kaldığı zaman söylenir. Aynı tabir gündüz için kullanılır:
- Samen-nehar... (Gün durdu.)
Denir ki; öğlen zamanı, güneşin ortada kaldığı zaman söylenir. Zira, güneş, göğün tam ortasına geldiği zaman, yürümez, bir müddet durur. Bu manada, bir şair şöyle demiştir:
Gün tutuldu ortalarda kaldı;
Güneşe açılınca yol aldı.
Üstteki şiirde geçen:
- Tutuldu.
Kelimesinin Arapça aslı Same olarak geçmektedir.
Bir kimse, susup da konuşmadığı zaman dahi; onun için:
"Same."
Tabiri kullanılır. Nitekim Allah'ü Teala bu manayı, Meryem'in kıssasında onun dilinden şöyle anlattı:
"Rahman için oruç (savm) adağım var. Bugün, hiç kimseyle konuşmayacağım". (Al-i İmran, 3/26)
Şeriat dilinde orucun manası, ise, şu demeğe gelir:
- Olağan hale gelen yemekten, içmekten cinsi birleşmeden çekinmektir. Bu arada, diğer günahları da bırakmak gerekir. Bu ayet-i kerimede, Allah'ü Teala:
"Sizden önceki ümmetlere farz olduğu gibi." (el Bakara, 2/183)
buyurmaktadır. Bununla, daha önce gelip geçen peygamberler ve ümmetler anlatılmaktadır.
Bunların en evveli, Adem aleyhisselamdır.
Oruç üzerine gelen bir rivayeti, Abdülmelik b. Antere babasından, babasının dedesinden anlatmaktadır. Dedesi, demiştir ki:
- Hazreti Ali b. Ebi Talib'in şöyle dediğini dinledi:
Rasulüllah (s.a.v.) Efendimizin yanına bir gün gittim. Öğlene yakındı. Kendisi evindeydi.
- Rasulüllah (s.a.v) Efendimize selam verdim, selamımı aldı. Sonra şöyle buyurdu.
"Ya Ali! Cebrail burada; sana selam veriyor."
- Samet'ir riyh. (Rüzgar dindi)
Tabiri kullanılır ki, rüzgarın esip tozutması durduğu zaman söylenir.
Bu arada:
- Samet'il-hayl. (At direndi)
Denir ki.. bu atın yürümekten kaldığı zaman söylenir. Aynı tabir gündüz için kullanılır:
- Samen-nehar... (Gün durdu.)
Denir ki; öğlen zamanı, güneşin ortada kaldığı zaman söylenir. Zira, güneş, göğün tam ortasına geldiği zaman, yürümez, bir müddet durur. Bu manada, bir şair şöyle demiştir:
Gün tutuldu ortalarda kaldı;
Güneşe açılınca yol aldı.
Üstteki şiirde geçen:
- Tutuldu.
Kelimesinin Arapça aslı Same olarak geçmektedir.
Bir kimse, susup da konuşmadığı zaman dahi; onun için:
"Same."
Tabiri kullanılır. Nitekim Allah'ü Teala bu manayı, Meryem'in kıssasında onun dilinden şöyle anlattı:
"Rahman için oruç (savm) adağım var. Bugün, hiç kimseyle konuşmayacağım". (Al-i İmran, 3/26)
Şeriat dilinde orucun manası, ise, şu demeğe gelir:
- Olağan hale gelen yemekten, içmekten cinsi birleşmeden çekinmektir. Bu arada, diğer günahları da bırakmak gerekir. Bu ayet-i kerimede, Allah'ü Teala:
"Sizden önceki ümmetlere farz olduğu gibi." (el Bakara, 2/183)
buyurmaktadır. Bununla, daha önce gelip geçen peygamberler ve ümmetler anlatılmaktadır.
Bunların en evveli, Adem aleyhisselamdır.
Oruç üzerine gelen bir rivayeti, Abdülmelik b. Antere babasından, babasının dedesinden anlatmaktadır. Dedesi, demiştir ki:
- Hazreti Ali b. Ebi Talib'in şöyle dediğini dinledi:
Rasulüllah (s.a.v.) Efendimizin yanına bir gün gittim. Öğlene yakındı. Kendisi evindeydi.
- Rasulüllah (s.a.v) Efendimize selam verdim, selamımı aldı. Sonra şöyle buyurdu.
"Ya Ali! Cebrail burada; sana selam veriyor."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.