Özellikle İsrailli yetkililer tarafından önerilen planlar, çözüm konusunda siyasi çevrelerdeki büyük görüş ayrılığını ortaya koyarak bu umutsuzluğu artırıyor
Şaron'un planı
En yeni plan İsrail Başbakanı Ariel Şaron tarafından önerildi. Şaron, Ha'aretz gazetesinin haberine göre, görüştüğü bir Amerikan Kongre heyetine Filistinlilerle bir ateşkes anlaşması imzalamayı önerdi.
Şaron'un planına göre, bu anlaşma, İsrail'in 1949'da savaş sonrasında 4 Arap ülkesi ile imzaladığı ateşkes anlaşmalarının bir benzeri olacak.
İsrail bu ülkelerden Mısır ve Ürdün ile daha sonra nihai sınırlarını saptayan barış anlaşmaları yaptı, ancak Suriye ve Lübnan ile halen bu ateşkes anlaşmaları geçerli.
Şaron, planının gerekçesini, "nihai bir barış anlaşması mümkün değil şu aşamada, en büyük olasılık bir ateşkes anlaşması" diyerek açıkladı. Şaron, şiddeti sona erdirmesi için Filistin lideri Yaser Arafat'ın üzerindeki baskının artırılmasını ve Arafat'a bağlı Tanzim ile Güç-17'nin ABD tarafından terörist örgüt ilan edilmesini de istedi.
Peres'in planı
Dışişleri Bakanı Şimon Peres ise kurtarılmış barış bölgeleri oluşturarak aşamalı olarak ateşkesi sağlama planını uygulayabilmek için çalışıyor.
Peres'in, Filistinlilerin ekonomik koşullarını iyileştirmeyi de amaçlayan planına Filistin Yönetimi'nin gerçek tepkisinin ne olduğu ise açık değil.
Filistin Enformasyon Bakanı Yaser Abdrabbo, Peres'in girişimini anlamsız olarak nitelendirerek, Peres'i "Şaron'un uşağı olmak"la suçladı. Güç 17'nin liderlerinden Muhammed Dama, "Peres, Şaron'dan daha tehlikeli, çünkü barış maskesi takıyor" dedi.
Barak'ın planı
Eski başbakan Ehud Barak da ağır seçim yenilgisinden sonra ilk kez yaptığı siyasi konuşmayla politikaya geri dönebileceğini ima etti ve yeni "ayrım planını" açıkladı.
Son dönemde, Filistinlilerle tek taraflı ayrımın tek çözüm olduğunu tekrarlamaya başlayan politikacıların sayısının artması üzerine Barak "planın babası benim" dedi. İlk kez 1968'de İsrail'in gündemine gelen ayrım planını Barak da başbakanlığı döneminde savunmuştu. Plan, iki tarafın birarada yaşamasının mümkün olmadığını, bir anlaşma da mümkün olamadığı için İsrail'in tek taraflı olarak geçici sınırlarla fiziki ayrıma gitmesini öngörüyor.
Barak, "Ayrım olmazsa Yahudi, siyonist ve demokratik bir ülke olarak kalamayız. Bosna ve Belfast'a ya da Güney Afrika tipi bir ırkçı rejime döneriz" dedi.
Şaron'un planı
En yeni plan İsrail Başbakanı Ariel Şaron tarafından önerildi. Şaron, Ha'aretz gazetesinin haberine göre, görüştüğü bir Amerikan Kongre heyetine Filistinlilerle bir ateşkes anlaşması imzalamayı önerdi.
Şaron'un planına göre, bu anlaşma, İsrail'in 1949'da savaş sonrasında 4 Arap ülkesi ile imzaladığı ateşkes anlaşmalarının bir benzeri olacak.
İsrail bu ülkelerden Mısır ve Ürdün ile daha sonra nihai sınırlarını saptayan barış anlaşmaları yaptı, ancak Suriye ve Lübnan ile halen bu ateşkes anlaşmaları geçerli.
Şaron, planının gerekçesini, "nihai bir barış anlaşması mümkün değil şu aşamada, en büyük olasılık bir ateşkes anlaşması" diyerek açıkladı. Şaron, şiddeti sona erdirmesi için Filistin lideri Yaser Arafat'ın üzerindeki baskının artırılmasını ve Arafat'a bağlı Tanzim ile Güç-17'nin ABD tarafından terörist örgüt ilan edilmesini de istedi.
Peres'in planı
Dışişleri Bakanı Şimon Peres ise kurtarılmış barış bölgeleri oluşturarak aşamalı olarak ateşkesi sağlama planını uygulayabilmek için çalışıyor.
Peres'in, Filistinlilerin ekonomik koşullarını iyileştirmeyi de amaçlayan planına Filistin Yönetimi'nin gerçek tepkisinin ne olduğu ise açık değil.
Filistin Enformasyon Bakanı Yaser Abdrabbo, Peres'in girişimini anlamsız olarak nitelendirerek, Peres'i "Şaron'un uşağı olmak"la suçladı. Güç 17'nin liderlerinden Muhammed Dama, "Peres, Şaron'dan daha tehlikeli, çünkü barış maskesi takıyor" dedi.
Barak'ın planı
Eski başbakan Ehud Barak da ağır seçim yenilgisinden sonra ilk kez yaptığı siyasi konuşmayla politikaya geri dönebileceğini ima etti ve yeni "ayrım planını" açıkladı.
Son dönemde, Filistinlilerle tek taraflı ayrımın tek çözüm olduğunu tekrarlamaya başlayan politikacıların sayısının artması üzerine Barak "planın babası benim" dedi. İlk kez 1968'de İsrail'in gündemine gelen ayrım planını Barak da başbakanlığı döneminde savunmuştu. Plan, iki tarafın birarada yaşamasının mümkün olmadığını, bir anlaşma da mümkün olamadığı için İsrail'in tek taraflı olarak geçici sınırlarla fiziki ayrıma gitmesini öngörüyor.
Barak, "Ayrım olmazsa Yahudi, siyonist ve demokratik bir ülke olarak kalamayız. Bosna ve Belfast'a ya da Güney Afrika tipi bir ırkçı rejime döneriz" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.