Doları mı doldurdular, dolduruşa getirdiler, dolu-dizgin koşmasını sağladılar yoksa bizim paramızın içini mi boşalttılar, her neyse dolar dokuz lirayı da ne yazık ki geçti?
Eriyen paramızla beraber, alın terimiz eriyor, el emeğimiz eriyor, tarlada ekinimiz eriyor, ahırda hayvanımız eriyor…
Paramızla beraber, yarınlarımız eriyor, umutlarımız, özellikle de gençliğimizin umutları eriyor, geleceğe dair hayalleri eriyor, planları eriyor…
Yirmi yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten mevcut iktidar, bundan sonra ne söylerse söylesin, neyi hangi metotla anlatırsa anlatsın, hangi tür propaganda araçlarını kullanırsa kullansın ve ne kadar yandaş gazete ve televizyon edinirse edinsin, bu millete söyleyecek hiçbir sözü kalmamıştır.
Eriyen paramızla beraber, yirmi yılda eritip tükettiği paramızla beraber kendisi de bitip tükenmiştir.
Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.
Paramızın pare pare ve perişan hali, bu iktidar kadrosunun yönetim meselesinde ehliyetsiz, liyakatsiz oluşunun ve dahi emanetlere sahip çıkmayan vaziyetinin net bir fotoğrafıdır.
Zaten tüketmiş oldukları paramızı, oy toplamak için, hiç de inandırıcılığı olmayacak propaganda için harcamalarına hiç gerek yok.
Yavaş yavaş kendilerini hesap vaktine hazırlasalar iyi olur.
Aşağıda okuyacağınız şiirimin üstünden yaklaşık olarak otuz yıl geçmiş, değişen bir şey yok.
Otuz yıl evvel bizim paramız ile gavurun parası arasındaki farkı bulun ve nasıl tüketildiğimizin hesabını yapın:
DAHA NE DEYİM
Haber sorar isen bizim ellerden;
Paralar pul oldu, daha ne deyim?
Kentsoylular yazın pikniğe çıktı
Ormanlar kül oldu daha ne deyim?
Meydanda aslanlar bulunmayınca;
Tilkiler koşturdu boylu boyunca.
İnsanlık yalana teslim olunca;
Yeşiller al oldu, daha ne deyim?
Arsızlık, hırsızlık çıktı zirveye;
Rüşvetin adı da oldu hediye.
Süt içmedik; 'aman yanarız' diye;
Öldüren bal oldu daha ne deyim?
Bu cennet vatanı ettiler talan;
Umutları bir bir ettiler yalan.
Her taşın altından çıkacak yılan,
Tutacak dal oldu daha ne deyim?
Servet aktı durdu belli ellere;
Çılgınlık ve israf destan dillere.
Açlıktan kıvranan nice binlere,
Geceler yıl oldu, daha ne deyim?
Süper prim veriliyor vahşete;
Zulmü gördük duyduk düştük dehşete.
Şehvete, şöhrete ve de şirrete,
İnsanlar kul oldu daha deyim?
Kucağında hasta yangın yüreği;
Yoksul, yetim, geçemedi dereyi.
Zengin şöyle gösterince parayı,
Dağlar da yol oldu daha ne deyim?
Hakkı adaleti az gözet dedik;
Sömürüp semirmek rezalet dedik.
Biraz ahlak dedik fazilet dedik,
Yakınlar el oldu daha ne deyim?
Dedik; artık gerçekleri görelim;
Mert ile namerdi ayırt edelim.
Söyleyin; neyleyip nasıl edelim;
Diller, hep lal oldu, daha ne deyim?
Bu ülkenin, toprağına taşına;
Bu diyarın ekmeğine aşına;
Aziz Karaca'nın gözyaşlarına,
Sanki bir hal oldu, daha ne deyim?
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025