Demokratlar karşısında köşeye sıkışan Cumhuriyetçi Bush, ikinci bir dört yıl daha koltukta kalabilmek için ilginç yöntemler ve söylemler geliştirmeye başladı.
Amerika'nın başına geldikten/getirildikten bu yana ulusal güvenlik gibi muğlak bir konuyu ön planda tutan Oğul Bush, Amerikalılar'ın can, mal ve namus emniyetinin yeniden kendi garantörlüğüne verilmesini talep ediyor.
Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri anketlerinde Demokrat aday Kerry'nin gerisinde bulunan Bush, seçim meydanlarında ulusal güvenlikten dem vurmaya başladı.
11 Eylül tecavüzüne maruz kalarak, haksız şekilde iki ülkeyi işgal eden Bush'un karizması çizik halde.
Bush, bar taburesinden kaldırarak, Beyaz Saray koltuğuna yerleştirdiği .... zor kurtaracak.
Kitlesel silah yalanları, Bağdat'ta eriyen Amerikan askerleri, Ebu Garip vahşeti, büyütülemeyen ekonomi, yükselen işsizlik... gibi sorunlar Bush'u alaşağı edecek.
Bush'un kan kaybınının en büyük müsebbibi dünya ülkelerinde ABD'ye karşı artan güven kaybı.
Dünyada hiç kimsenin güvenmediği Bush, şimdi içeride güven tazeleme niyetinde.
Dünya genelinde yapılan kamuoyu yoklamalarında Bush, Ladin ve Saddam'dan daha tehlikeli olarak görülüyor.
Seçimler yaklaştıkça paniği artan Bush'un tüm saplandığı bataktan çıkması güç hatta imkansız.
ABD'de Patriot (Vatansever) yasaları olarak bilinen ve Müslümanlar başta olmak üzere değişik ülke insanlarının tepkisine yolaçan uygulamaların temel amacı sözde Amerikan halkına huzurlu bir ortam temin etmekti.
Aynı vatansever yasayı savunarak pirim elde etmeye çalışan Bush bundan da umduğunu bulamayacak.
FBI ve CIA'nın iç güvenlik tedbirleri kılıfıyla devreye soktuğu yeni kısıtlamalar insanlık dışı uygulamalara da zemin hazırlamış oldu.
"Özgürlükler Ülkesi" Amerika'da özgürlükler tel tel döküldü.
Demokrat Clinton döneminin Amerikası ile Cumhuriyetçi Bush'un Amerikası arasında çok büyük farklar ve çatlaklar var.
Durumu kotarmak isteyen Bush neler mi yapıyor?
Saddam'ı kendi seçtiği hakimlerle yargılıyor,
Cezaevi vahşetinin faillerini koruyor,
Irak ve Afganistan'da terör estiren siyasi kadroları yasal zırhla koruyor,
Ne özür dileniyor; ne geri adım atılıyor...
Ve tüm bunlar "özgür dünyanın'' gözleri önünde cereyan ediyor.
Kararlar alınıyor, kararlar veriliyor.
Ülkelerden çıkılıyor, başka ülkelere giriliyor.
Bu böyle sürüp gidiyor...
Amerikan halkını seçimler öncesi psikolojik açıdan sandığa hipnotize eden Bush'un tercihi bu yönde.
Amerikan halkına terör korkusu aşılanmaya devam edilerek, potansiyel El Kaide saldırıları karşısında seçimler ertelenmeye kalkışılıyor.
Amerikan hükümeti ile çıkar ilişkisi yaşayan yahudi sermayeli medya ile yahudi sempatisi temelli istihbarat kurumları Bush'u pohpohlamaya yeniden başladılar.
Seçmenlerin gözlerinin içine baka baka "Beni bir kez daha seçin. Afganistan ve Irak'ta daha yapacak çok işimiz var" diyen zeka seviyesi tartışmalı Bush'un altındaki koltuk kaymak üzere.
Bush kaybederse, kazanan tüm dünya olacak.
İş ki gelen, gideni aratmasın...
Amerika'nın başına geldikten/getirildikten bu yana ulusal güvenlik gibi muğlak bir konuyu ön planda tutan Oğul Bush, Amerikalılar'ın can, mal ve namus emniyetinin yeniden kendi garantörlüğüne verilmesini talep ediyor.
Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri anketlerinde Demokrat aday Kerry'nin gerisinde bulunan Bush, seçim meydanlarında ulusal güvenlikten dem vurmaya başladı.
11 Eylül tecavüzüne maruz kalarak, haksız şekilde iki ülkeyi işgal eden Bush'un karizması çizik halde.
Bush, bar taburesinden kaldırarak, Beyaz Saray koltuğuna yerleştirdiği .... zor kurtaracak.
Kitlesel silah yalanları, Bağdat'ta eriyen Amerikan askerleri, Ebu Garip vahşeti, büyütülemeyen ekonomi, yükselen işsizlik... gibi sorunlar Bush'u alaşağı edecek.
Bush'un kan kaybınının en büyük müsebbibi dünya ülkelerinde ABD'ye karşı artan güven kaybı.
Dünyada hiç kimsenin güvenmediği Bush, şimdi içeride güven tazeleme niyetinde.
Dünya genelinde yapılan kamuoyu yoklamalarında Bush, Ladin ve Saddam'dan daha tehlikeli olarak görülüyor.
Seçimler yaklaştıkça paniği artan Bush'un tüm saplandığı bataktan çıkması güç hatta imkansız.
ABD'de Patriot (Vatansever) yasaları olarak bilinen ve Müslümanlar başta olmak üzere değişik ülke insanlarının tepkisine yolaçan uygulamaların temel amacı sözde Amerikan halkına huzurlu bir ortam temin etmekti.
Aynı vatansever yasayı savunarak pirim elde etmeye çalışan Bush bundan da umduğunu bulamayacak.
FBI ve CIA'nın iç güvenlik tedbirleri kılıfıyla devreye soktuğu yeni kısıtlamalar insanlık dışı uygulamalara da zemin hazırlamış oldu.
"Özgürlükler Ülkesi" Amerika'da özgürlükler tel tel döküldü.
Demokrat Clinton döneminin Amerikası ile Cumhuriyetçi Bush'un Amerikası arasında çok büyük farklar ve çatlaklar var.
Durumu kotarmak isteyen Bush neler mi yapıyor?
Saddam'ı kendi seçtiği hakimlerle yargılıyor,
Cezaevi vahşetinin faillerini koruyor,
Irak ve Afganistan'da terör estiren siyasi kadroları yasal zırhla koruyor,
Ne özür dileniyor; ne geri adım atılıyor...
Ve tüm bunlar "özgür dünyanın'' gözleri önünde cereyan ediyor.
Kararlar alınıyor, kararlar veriliyor.
Ülkelerden çıkılıyor, başka ülkelere giriliyor.
Bu böyle sürüp gidiyor...
Amerikan halkını seçimler öncesi psikolojik açıdan sandığa hipnotize eden Bush'un tercihi bu yönde.
Amerikan halkına terör korkusu aşılanmaya devam edilerek, potansiyel El Kaide saldırıları karşısında seçimler ertelenmeye kalkışılıyor.
Amerikan hükümeti ile çıkar ilişkisi yaşayan yahudi sermayeli medya ile yahudi sempatisi temelli istihbarat kurumları Bush'u pohpohlamaya yeniden başladılar.
Seçmenlerin gözlerinin içine baka baka "Beni bir kez daha seçin. Afganistan ve Irak'ta daha yapacak çok işimiz var" diyen zeka seviyesi tartışmalı Bush'un altındaki koltuk kaymak üzere.
Bush kaybederse, kazanan tüm dünya olacak.
İş ki gelen, gideni aratmasın...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005