AB'ye uyum adı altında ordumuza "soykırımcı işkenceci" yaftasını vuracak bir projeye koşar adım gidiliyor. M.Bayraktar'ın yazısı...
AB'ye uyum adı altında Türkiye'ye sinsice dayatılan konulardan biri de Roma statüsüne yani Uluslararası Ceza Mahkemesine onay verilmesi...Bu konuda, Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz yılın Ekim ayında Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nde yaptığı bir konuşma var.Erdoğan konuşmasında "Türkiye'nin yakın bir gelecekte Roma statüsünü onaylayarak Uluslararası Ceza Mahkemesine üye olacağını" açıkladı.
Onlara göre ordumuz hukuk dışı operasyon yapıyor Peki ne demek bu Roma statüsü ya da Uluslararası Ceza Mahkemesi? Şu demek: Uluslararası Ceza Mahkemesi, soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçlularının yargılanmasında doğrudan yargılama yetkisine sahip hale geliyor demek.Yıllardan beri Güneydoğu'da PKK'ya karşı binlerce şehit vererek mücadele eden Türk ordusuna yönelik "son darbelerden" biri olarak görülüyor Uluslararası Ceza Mahkemesi.Zira, Batının "PKK yanlısı" bakış açısı ile yıkanmış siyasi güruhu, Türk ordusunu Güneydoğu'da yargısız infaz yapan, Kürtlere işkence eden, saldırgan tutumuyla hukuk dışı operasyonlar yapan bir ordu olarak görüyor.Derin bir plan bu!Yıllardır kelle koltukta savaşan Türk subaylarına "insanlık suçu işlemiş işkenceci" damgasını vurup, TSK'yı kökten etkisizleştirecek, bu subayları mahkemenin sanık sandalyesine göndermek gibi sadist bir zevki tadacak, dolayısıyla Güneydoğu'da işi tamamen bitirecek derin bir plan bu.Aslında bu mahkemeyi ya da Roma statüsünü kabul etmenin "insan haklarıyla, hukukla, demokrasiyle, hatta AB normlarıyla" hiç ilgisi yok.AB üyesi Çek Cumhuriyeti dahi bu mahkemeye onay vermediği gibi, ABD, Rusya, Çin, İsrail gibi bir çok ülke de UCM'ini reddetmiş durumda.Türkiye bu tuzağa koşar adım gidiyorAma Türkiye bir an önce ordusunun boynuna ilmik geçirmek istercesine, iç hukuk sistemimize direkt müdahalenin de ötesinde Türk ordusuna, Türk subaylarına "soykırımcı işkenceci" yaftasını vuracak bu projeye koşar adım gidiyor. Hatta bu amaçla, Anayasanın 38. maddesinde geçen "vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez" hükmü bile iptal edildi, sessiz sedasız...Güneydoğu'da binlerce askerini/askerimizi şehit veren şerefli Türk ordusu üzerindeki bu küresel oyunların mutlaka bozulması gerekiyor.Bu yılın başında yayınladığı yılbaşı mesajında "Avrupa Birliği, küresel bir güç olmak istiyorsa, Türkiye'yi mutlaka AB'ye almalıdır" diyen Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, bütün bu olup biteni nasıl değerlendiriyor, bilemiyoruz.Ama bizim, "modern sömürü aracı" olarak gördüğümüz küreselleşmenin Türkiye'ye hayli bedel ödeteceği aşikar.
AB'ye uyum adı altında Türkiye'ye sinsice dayatılan konulardan biri de Roma statüsüne yani Uluslararası Ceza Mahkemesine onay verilmesi...Bu konuda, Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz yılın Ekim ayında Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nde yaptığı bir konuşma var.Erdoğan konuşmasında "Türkiye'nin yakın bir gelecekte Roma statüsünü onaylayarak Uluslararası Ceza Mahkemesine üye olacağını" açıkladı.
Onlara göre ordumuz hukuk dışı operasyon yapıyor Peki ne demek bu Roma statüsü ya da Uluslararası Ceza Mahkemesi? Şu demek: Uluslararası Ceza Mahkemesi, soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçlularının yargılanmasında doğrudan yargılama yetkisine sahip hale geliyor demek.Yıllardan beri Güneydoğu'da PKK'ya karşı binlerce şehit vererek mücadele eden Türk ordusuna yönelik "son darbelerden" biri olarak görülüyor Uluslararası Ceza Mahkemesi.Zira, Batının "PKK yanlısı" bakış açısı ile yıkanmış siyasi güruhu, Türk ordusunu Güneydoğu'da yargısız infaz yapan, Kürtlere işkence eden, saldırgan tutumuyla hukuk dışı operasyonlar yapan bir ordu olarak görüyor.Derin bir plan bu!Yıllardır kelle koltukta savaşan Türk subaylarına "insanlık suçu işlemiş işkenceci" damgasını vurup, TSK'yı kökten etkisizleştirecek, bu subayları mahkemenin sanık sandalyesine göndermek gibi sadist bir zevki tadacak, dolayısıyla Güneydoğu'da işi tamamen bitirecek derin bir plan bu.Aslında bu mahkemeyi ya da Roma statüsünü kabul etmenin "insan haklarıyla, hukukla, demokrasiyle, hatta AB normlarıyla" hiç ilgisi yok.AB üyesi Çek Cumhuriyeti dahi bu mahkemeye onay vermediği gibi, ABD, Rusya, Çin, İsrail gibi bir çok ülke de UCM'ini reddetmiş durumda.Türkiye bu tuzağa koşar adım gidiyorAma Türkiye bir an önce ordusunun boynuna ilmik geçirmek istercesine, iç hukuk sistemimize direkt müdahalenin de ötesinde Türk ordusuna, Türk subaylarına "soykırımcı işkenceci" yaftasını vuracak bu projeye koşar adım gidiyor. Hatta bu amaçla, Anayasanın 38. maddesinde geçen "vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez" hükmü bile iptal edildi, sessiz sedasız...Güneydoğu'da binlerce askerini/askerimizi şehit veren şerefli Türk ordusu üzerindeki bu küresel oyunların mutlaka bozulması gerekiyor.Bu yılın başında yayınladığı yılbaşı mesajında "Avrupa Birliği, küresel bir güç olmak istiyorsa, Türkiye'yi mutlaka AB'ye almalıdır" diyen Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, bütün bu olup biteni nasıl değerlendiriyor, bilemiyoruz.Ama bizim, "modern sömürü aracı" olarak gördüğümüz küreselleşmenin Türkiye'ye hayli bedel ödeteceği aşikar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.