'Onun gözünde dünya çok küçüktü'
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eskiden Allah için edindiğim bir kardeşim vardı; onu gözümde büyüten şey, gözünde dünyanın küçük oluşuydu. O karnının (midesinin) egemenliğinden kurtulmuş biriydi"
16.07.2018 00:00:00
Arkadaşlara vefalı olmak ve gerçek kardeşlik hususunda İmam Ali'nin (a.s.) hikmetli sözlerinden bazıları şöyledir:
"İnsanın kaybettiği zamana ağlaması, vatanına iştiyak duyması ve eski kardeşlerini korumaya çalışması onun yüceliğindendir." (el-Bihar, 74/264/3).
"Şüphesiz gerçek kardeşin; sürçmelerini bağışlayan, açıklarını kapatan, (ihtiyacını gideren) özrünü kabul eden, ayıplarını örten, korkunu gideren ve arzularını gerçekleştiren kimsedir." (Gurer'ul Hikem, 3645).
"Zorluklarda seni yardımsız bırakmayan, günah esnasında senden gaflet etmeyen ve kendisine bir şey sorduğunda seni aldatmayan kimse senin kardeşindir." (el-Bihar, 77/269/1).
"Tabaklar dizilince (sofra kurulunca) kardeşler ne de çoktur. Zamanın zor olaylarında ise ne de az!" (Gurer'ul Hikem, 9657).
Kardeş seçimi konusunda Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki birinin adını duymak onu görmekten; onu görmek denemekten daha hayırlı olacaktır. Onu deneyecek olursan sana çok değişik durumları belli olur." (el-Bihar, 74/166/31).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eskiden Allah için edindiğim bir kardeşim vardı; onu gözümde büyüten şey, gözünde dünyanın küçük oluşuydu. O karnının (midesinin) egemenliğinden kurtulmuş biriydi." (Nehc'ul-Belağa, 289. hikmet).
İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Size bir kardeşimi haber vereyim: O benim gözümde insanların en büyüğü idi. Onu benim gözümde büyüten en önemli şey, gözünde dünyanın küçük olmasıydı. O karnının egemenliğinden kurtulmuştu. Bulmadığı şeye heveslenmez, bulduğu şeyde aşırı gitmezdi. O tenasül organının (şehvetinin) egemenliğinden de çıkmış biriydi. Dolayısıyla hafif akıl ve zayıf görüş sahibi değildi. O bilgisizliğin egemenliğinden de kurtulmuştu. Bir faydası olduğuna güvenmeden hiçbir şeye el uzatmazdı. Ne bir arzusu vardı, ne kızardı, ne de incinirdi. Ömrünün çoğunda sessiz idi. Ama konuşunca, konuşmacılara üstün gelirdi. Hiçbir çekişmeye müdahale etmez, hiçbir kavgaya karışmazdı. Hakimin huzurunda olmadıkça delil getirmezdi. Kardeşlerinden asla gaflet etmezdi. Hiçbir şeyi salt kendisine özgü kılmazdı. Zayıftı, başkaları da onu zayıf buluyordu. Ama sıra işe geldi mi koşan bir arslan kesilirdi. Özrü görmek için, özür dilenilebilecek hiç bir işte kimseyi kınamazdı. Dediğini yapar ve yapmadığını söylemezdi. Hangisinin daha üstün olduğunu bilmediği iki işi çıktığında hangisinin heva ve hevesine daha yakın olduğuna bakar ve ona muhalefet ederdi. İyileştireceğini ümid ettiği kimse dışında hiç kimsenin yanında bir acısını şikayette bulunmazdı. Hayrını ümit ettiği kimse dışında hiç kimse ile istişare etmezdi. İçi daralmaz, gazap etmez, şikayette bulunmaz, heveslenmez, intikam almaz ve düşmandan gafil kalmazdı. Eğer gücünüz varsa bu yüce ahlak ile ahlaklanmaya çalışınız. Eğer gücünüz yetmezse, o halde azını bile almanız, çoğunu terk etmekten daha hayırlıdır." (el-Kafi, 2/237/26). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL
"İnsanın kaybettiği zamana ağlaması, vatanına iştiyak duyması ve eski kardeşlerini korumaya çalışması onun yüceliğindendir." (el-Bihar, 74/264/3).
"Şüphesiz gerçek kardeşin; sürçmelerini bağışlayan, açıklarını kapatan, (ihtiyacını gideren) özrünü kabul eden, ayıplarını örten, korkunu gideren ve arzularını gerçekleştiren kimsedir." (Gurer'ul Hikem, 3645).
"Zorluklarda seni yardımsız bırakmayan, günah esnasında senden gaflet etmeyen ve kendisine bir şey sorduğunda seni aldatmayan kimse senin kardeşindir." (el-Bihar, 77/269/1).
"Tabaklar dizilince (sofra kurulunca) kardeşler ne de çoktur. Zamanın zor olaylarında ise ne de az!" (Gurer'ul Hikem, 9657).
Kardeş seçimi konusunda Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki birinin adını duymak onu görmekten; onu görmek denemekten daha hayırlı olacaktır. Onu deneyecek olursan sana çok değişik durumları belli olur." (el-Bihar, 74/166/31).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eskiden Allah için edindiğim bir kardeşim vardı; onu gözümde büyüten şey, gözünde dünyanın küçük oluşuydu. O karnının (midesinin) egemenliğinden kurtulmuş biriydi." (Nehc'ul-Belağa, 289. hikmet).
İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Size bir kardeşimi haber vereyim: O benim gözümde insanların en büyüğü idi. Onu benim gözümde büyüten en önemli şey, gözünde dünyanın küçük olmasıydı. O karnının egemenliğinden kurtulmuştu. Bulmadığı şeye heveslenmez, bulduğu şeyde aşırı gitmezdi. O tenasül organının (şehvetinin) egemenliğinden de çıkmış biriydi. Dolayısıyla hafif akıl ve zayıf görüş sahibi değildi. O bilgisizliğin egemenliğinden de kurtulmuştu. Bir faydası olduğuna güvenmeden hiçbir şeye el uzatmazdı. Ne bir arzusu vardı, ne kızardı, ne de incinirdi. Ömrünün çoğunda sessiz idi. Ama konuşunca, konuşmacılara üstün gelirdi. Hiçbir çekişmeye müdahale etmez, hiçbir kavgaya karışmazdı. Hakimin huzurunda olmadıkça delil getirmezdi. Kardeşlerinden asla gaflet etmezdi. Hiçbir şeyi salt kendisine özgü kılmazdı. Zayıftı, başkaları da onu zayıf buluyordu. Ama sıra işe geldi mi koşan bir arslan kesilirdi. Özrü görmek için, özür dilenilebilecek hiç bir işte kimseyi kınamazdı. Dediğini yapar ve yapmadığını söylemezdi. Hangisinin daha üstün olduğunu bilmediği iki işi çıktığında hangisinin heva ve hevesine daha yakın olduğuna bakar ve ona muhalefet ederdi. İyileştireceğini ümid ettiği kimse dışında hiç kimsenin yanında bir acısını şikayette bulunmazdı. Hayrını ümit ettiği kimse dışında hiç kimse ile istişare etmezdi. İçi daralmaz, gazap etmez, şikayette bulunmaz, heveslenmez, intikam almaz ve düşmandan gafil kalmazdı. Eğer gücünüz varsa bu yüce ahlak ile ahlaklanmaya çalışınız. Eğer gücünüz yetmezse, o halde azını bile almanız, çoğunu terk etmekten daha hayırlıdır." (el-Kafi, 2/237/26). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.