Önümüzdeki kandil rakkase mi çıkaracaksınız?

Garip bir başlık gelebilir size.Ama bu başlıktan daha garip olan, mübarek Mirac Kandili'ni, sazlı, cazlı, kazlı ve bol gazlı kutlamak değil mi?Nerede gördünüz bir mübarek gecede, saz, kemence, davul ve zurna? Benim yazı başlığıma -belki- göstereceğiniz tepkiyi o rezilliğe gösterdiniz mi?Yoksa "hikmet" mi aradınız?Geçen gün yazdığım yazıda İslam'ın/Müslümanlığın protestanize edilmek istendiğini, tıpkı dinlerarası diyalog gibi bu çalışmanın da dış kaynaklı ve kilise patentli olduğunu ifade etmeye çalışmıştım.On kuruşluk çok satan bir dergi bu konuyu ele almış son sayısında.Bu konuda görüşlerine başvurduğu İslam(a)cı aydınlar çok ilmi şeyler irat buyurdular.Oysa kendileri değil miydi, sokak kedisi gibi televizyon ekranlarında arz-ı endam ederek bu milletin dini ve milli duyarlılığını törpüleyenler?İslam'ı modern ve klasik diye ikiye ayırıp, moderniteye ayak uyduramamakla Müslümanları suçlayan onlar değil miydi? Şimdi de güya müşteki imişler gelinen noktadan.Hele de bir tanesi yok mu?Tam bir evlere şenlik maketi.Gençlik ve üniversite yıllarını geçir İrancı radikal, sonra da ol yafa portakal.Ey radikal radikal,Nerde isen orda kal,Kafan çürük portakal demişti ya Aşık Neyanî.Şöhretini borçlu olduğu kesime nasıl da hakaretler yağdırıyor?Oh olsun.Kandil gecesini sazlı, cazlı ve mecazlı kutlayanların gazetelerindeki bir köşe yazarı, senaryosunu yazdığı bir filmde bu necip milleti "gelininin ırzına geçen" diye ilan edip aşağılamadı mı?Yeni Mesaj Gazetesi hakkında kendince eleştiri getirmeye çalışan birine senin sülalende böylesi bir iğrençliği yapan var mı diye sormuştum. Yüzü kızarıp, olur mu böyle bir soru, haşa diye cevap vermişti.İyi de senin övdüğün gazetenin yazarı bunu iddia ediyor, dahası senin verdiğin para o kişiye maaş olarak gidiyor dedim.Filmin adını sordu, söyledim.İzleyip görüşecektik.Bir sonraki karşılaşmamızda beni fark edince acayip ekşimiş yüzünü görmeliydiniz.Beni görmezden bile geldi.Benim yerime patriği görseydin yüzün aynı şekli alır mıydı diye sordum, sustu.Mevlit gibi, bu millete malolmuş bir değeri bit'at ilan edip habire aleyhinde laklak edenler sazlı cazlı kandil kutlamasına ne buyurdu acaba?Bunu da sormak lazım.Bit'at mı derler, yoksa hikmet mi ararlar?Mevlit, adı üstünde, Hz. Muhammed'in (as) doğumu manzum bir şekilde anlatan çok önemli bir eserin adıdır.Milat ise Hz. İsa'nın (as) -güya- doğumunu esas alan kavram.Mevlit ve milat.Mevlide dil uzatanların milat aleyhinde bir kelime söylemelerini beklemek yanlış olur.Çünkü miladın bir ileri merhalesi olan millenyum, yani Hz. İsa'nın bir Rab olarak yeryüzüne müdahil olmasının kutlanmaya başlandığı bir dönemde miladın lafı mı olur?Bit'at; Hz. Muhammed'i (as) hatırlatacak ne varsa hepsinin toplamıdır bu zatlara göre.Oysa mevlit; Kur'an ayetlerinin, ya da Hadis-i şeriflerin manzum söylenişinden başka nedir ki?Mesela; Bir vaiz efendinin Cuma vaazında; "Ey cemaat! Allah'ı zikretmek hepimizin üzerinde bir vecibedir" demesiyle, bir mevlithanın; "Bir kez Allah dese aşk ile lisan/Dökülür cümle günah misl-ü Hazan" demesi arasında, söyleyiş farkı dışında bir fark var mı?Ya da bir vaizin, Hz. Peygamberin; "Besmele ile başlamayan her iş uğursuzdur" hadisini söylemesiyle, bir mevlithanın; "Allah adın zikredelim evvela/Vacip oldur cümle işte her kula" demesi arasında bir fark var mı?Yoook!Ama değil mi mevlit İslamî bir değerdir, pek sevilmez ve mutlaka(!) bit'attır.Bundan sonra mevlit yerine kemençeli, sazlı, cazlı türkü programları izlemeye mecbur kalırsanız şaşmayın.Bir sonrası olsa olsa rakkase olur.Daha sonrası pek yakında bu sinamada.Gerçi şu ana kadar yapılanları, bu son yapılanla mukayese edebilen her şeyi daha iyi anlar ya... Geçen yıllar Hollanda'da mirac kandili kilisede kutlanmıştı ve kimsenin de ruhu duymamıştı. Aynı anlayışın mensupları tarafından.Ne günlere kaldık!