Abdullah-ı Dehlevi hazretleri yatsıyı kıldıktan sonra geceyi zikr ve murâkabe ile ihyâ ederdi. Uyku bastırdığında seccâdesi üzerinde sağ yanı üzere yatardı. Bazan otururken uyuyakalırdı. Hayâsının çokluğundan ayağını uzattığı görülmezdi.Kur'ân-ı kerîmi okumakdan ve dinlemekten çok hoşlanır şevk hâlinin gâlib olduğu zamanlar dinleyince kendinden geçer ve; "Daha okumayınız, yoruldum, dayanamıyorum." buyururdu. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin Mesnevî'sini de çok okutup, dinlerdi. Bu esnâda vecd hâli hâsıl olur, coşar, ilâhî muhabbete gark olurdu. Fakat İslam'ın emir ve yasaklarına uymayan halleri görülmezdi. Her hâli dine uygun olurdu.Emr-i mâruf ve nehy-i an'il-münker yapar, insanlara Allahü teâlânın emirlerini hatırlatır, yasaklarından sakınmalarını emrederdi. Bir kerre Şimşîr Bahâdır Han İslam'a yakışmayan bir şeyi giyerek huzuruna geldi. Onu o hâlde görünce darılıp bu vaziyette yanında oturmamasını istedi. Bahadır Han, bu kadarına müsâde etmezseniz, bir daha yanınıza gelmem dedi;"Allahü teâlâ sizin bir daha böyle buraya gelmenizi nasîb etmesin" buyurdu. Huzûrundan kızarak ayrılan Bahadır Hanın içi rahat etmeyip, üzerindeki o şeyi çıkarıp, huzuruna gelerek affını istedi ve talebesi oldu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.