Büyüklerden bir zât anlatır... "Bişr-i Hâfî'nin yanında idim. Hava çok soğuk idi. Gâyet ince giymiş, titriyordu. - Yâ Ebâ Nasr bu havada çok kalın giyerler, siz giydiklerinizi çıkardınız, dedim.- Fakirleri hatırladım. Malım, param yok ki onlara yardım edeyim. İstedim ki, ben de onlar gibi olup, sıkıntılarını çekeyim, dedi".Bişr-i Hâfî, Esved bin Sâlim'i, Ma'rûf-i Kerhî'ye yolladı. Esved bin Sâlim ona; "Bişr-i Hâfî, seninle kardeşlik olmak istiyor. Bunu açıkça size söylemekten çekindiği için, beni size gönderdi. Kendisini kardeşliğe kabûl etmenizi diliyor, fakat bâzı şartları da vardır. Onlar da: Bu kardeşliğin duyulmaması ve karşılıklı ziyâret ve görüşme yapılmamasıdır; zîrâ o, fazla iltifattan hoşlanmaz." dedi. Bunun üzerine Ma'rûf-i Kerhî;"Fakat ben kardeş olduğum kimseden gece ve gündüz ayrılmak istemem." dedi ve Allah için sevginin fazîletini anlatan birçok hadîs-i şerîf okudu.Sonra; "Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, hazret-i Ali'yi kendine kardeş yapmakla, onu ilimde kendisine ortak etti. En sevimli kızını ona verdi. Şimdi sen şâhid ol, mâdem ki seni gönderdi. Ben de onu Allah için kardeşliğe kabûl ettim. O, beni ziyârete gelmezse de, ben onu ziyârete giderim. Ona söyle sohbetlerde buluşalım. Hâlinden hiçbir şeyi benden saklamasın, her hâlini bana bildirsin." dedi. İbn-i Sâlim, durumu Bişr-i Hâfî'ye anlatınca, râzı oldu ve memnuniyetle kabûl etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.