'Onlar benden daha hayırlıdır'
Abdullah b. Ca'fer, Hz. Hasan ve Hüseyin'i kast ederek Muaviye'ye dedi ki: "Allah'a and olsun ki, onlar benden daha hayırlıdır, babaları da benden daha hayırlıdırlar ve anneleri de benim annelerimden daha hayırlıdır"
08.07.2016 00:00:00
Ebu Talib oğlu, Abdullah b. Ca'fer şöyle diyor:
Muaviye'nin yanında bulunuyordum, Hasan ve Hüseyin (a.s) Abdullah b. Abbas ve Fazl b. Abbas da orada idiler. Muaviye, bana yönelerek, "Ey Abdullah, sen ne kadar Hasan ve Hüseyin'e saygı gösteriyorsun; oysa onlar senden üstün değillerdir. Onların babaları da senin babandan üstün değildir; eğer anneleri Peygamber'in kızı Fatıma olmasaydı, senin annen Esma'nın onların annelerinden aşağı olmadığını söylerdim" dedi.
Ben dedim ki: "Allah'a and olsun ki, senin onların babaları ve anneleri hakkında bilgin azdır. Allah'a and olsun ki, onlar benden daha hayırlıdır, babaları da benden daha hayırlıdırlar ve anneleri de benim annelerimden daha hayırlıdır. Ey Muaviye, sen onların baba, anne ve kendileri hakkında benim Resûlullah'tan (s.a.a) duyduğum şeyden habersizsin."
Muaviye, "Söyle bakalım, sen yalancı değilsin ve yalancılıkla da suçlanamazsın" dedi. "Senin zannettiğinden daha önemlidir" dedim.
Muaviye, "Eğer Uhud ve Hıra dağlarından da büyük olsa, büyüğünüz öldürüldüğüne, birliğiniz dağıldığına ve emirlik ehline ulaştığına göre artık istediğin hadisi bize söyleyebilirsin. Sizin sözlerinize aldırış etmiyoruz ve saydığınız faziletler de bize bir zarar dokundurmaz" dedi.
Ben dedim ki: "Resûlullah'tan (s.a.a), 'Sana gösterdiğimiz o rüyayı, insanları denemek için yaptık, Kur'an'da lanetlenmiş ağacı da' ayeti hakkında sorulunca, 'Ben sapıklık önderlerinden olan on iki kişinin benim minberime çıkıp indiğini ve ümmetimi cahiliyet dönemine döndürdüklerini gördüm' buyurdu. Yine şöyle buyurduğunu duydum: 'Ebu'l As oğulları on beş kişiye yetiştiklerinde, Allah'ın Kitabını gelir kaynağı, O'nun kullarını hizmetçi ve malını ise kendilerine hedef kılacaklardır.' Ey Muaviye! Resûlullah'ın (s.a.a) minberde iken ben, Ömer b. Ebu Seleme, Usame b. Zeyd, Said b. Ebu Vakkas, Selman Farisi, Ebuzer, Mikdad ve Zübeyr b. Avam huzurunda bulunduğumuz sırada şöyle buyurduğunu duyduk: 'Acaba ben mu'minlerin kendilerinden onlara daha evla değil miyim?' 'Evet Ya Resûlallah evlasın' dedik. Buyurdular ki: 'Acaba benim hanımlarım sizin anneleriniz değil midir?' 'Evet ya Resûlallah annelerimizdir' dedik. Sonra şöyle buyurdular. 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır; onun kendisinden ona daha evladır.' Sonra Ali'nin omuzuna elini vurarak buyurdular ki: 'Allah'ım, onu seveni sev ona düşman olana düşman ol. Ey insanlar, Ben mu'minlerin kendilerinden onlara daha evlayım, Ben olduğum sürece onların hükmetmeye hakkı yoktur; Ali de Benden sonra mü'minlerin kendilerinden onlara daha evladır; o olduğu müddetçe onların bir karar vermeye hakları yoktur, ondan sonra da oğlum Hasan mü'minlerin kendilerinden onlara daha evladır, o olduğu takdirde onların hüküm vermeye haklan yoktur.'
Daha sonra, 'Ey insanlar, Ben şehit olduğumda Ali, kendinizden size daha evladır; Ali şehit olduğunda, oğlum Hasan mü'minlerin kendilerinden onlara daha evladır; Hasan şehit olduğunda oğlum Hüseyin mü'minlerin kendilerinden onlara daha evladır' buyurdular."
Muaviye, bu sözleri duyunca dedi ki: "Ey İbn-i Ca'fer, büyük konuştun eğer dediklerin hak olursa o zaman siz Ehl-i Beyt ve dostlarınız hariç Muhacir ve Ensar'dan olan Muhammed (s.a.a)'in ümmeti helak olur." "Vallahi dediğim şeylerin hepsi gerçektir, onları bizzat Resûlullah'tan (s.a.a) duydum. Peygamber (s.a.a), insanların en üstünü, en evlası ve en hayırlısını (Hz. Ali'yi) Gadir-i Hum'da ve diğer birçok yerde ümmeti için atamıştır, onunla ümmete delil göstermiştir, onların ona itaat etmelerini emretmiştir; onun kendisine olan nisbetinin Harun'un Musa'ya olan nisbeti gibi olduğunu halka bildirmiştir; o, Peygamberden sonra her mü'minin velisidir; Peygamber (s.a.a) kimin velisi ise Ali de onun velisidir, Peygamber (s.a.a) kimin kendi nefsinden daha evla ise Ali de onun kendisine ondan daha evladir; O, Peygamber'in insanlar içerisindeki halife ve vasisidir; ona itaat eden Allah'a itaat etmiştir, ona isyan eden Allah'a isyan etmiştir; onu seven Allah'ı sevmiştir, ona düşman olan Allah'a düşman olmuştur." (Kitab-ı Suleym).
Muaviye'nin yanında bulunuyordum, Hasan ve Hüseyin (a.s) Abdullah b. Abbas ve Fazl b. Abbas da orada idiler. Muaviye, bana yönelerek, "Ey Abdullah, sen ne kadar Hasan ve Hüseyin'e saygı gösteriyorsun; oysa onlar senden üstün değillerdir. Onların babaları da senin babandan üstün değildir; eğer anneleri Peygamber'in kızı Fatıma olmasaydı, senin annen Esma'nın onların annelerinden aşağı olmadığını söylerdim" dedi.
Ben dedim ki: "Allah'a and olsun ki, senin onların babaları ve anneleri hakkında bilgin azdır. Allah'a and olsun ki, onlar benden daha hayırlıdır, babaları da benden daha hayırlıdırlar ve anneleri de benim annelerimden daha hayırlıdır. Ey Muaviye, sen onların baba, anne ve kendileri hakkında benim Resûlullah'tan (s.a.a) duyduğum şeyden habersizsin."
Muaviye, "Söyle bakalım, sen yalancı değilsin ve yalancılıkla da suçlanamazsın" dedi. "Senin zannettiğinden daha önemlidir" dedim.
Muaviye, "Eğer Uhud ve Hıra dağlarından da büyük olsa, büyüğünüz öldürüldüğüne, birliğiniz dağıldığına ve emirlik ehline ulaştığına göre artık istediğin hadisi bize söyleyebilirsin. Sizin sözlerinize aldırış etmiyoruz ve saydığınız faziletler de bize bir zarar dokundurmaz" dedi.
Ben dedim ki: "Resûlullah'tan (s.a.a), 'Sana gösterdiğimiz o rüyayı, insanları denemek için yaptık, Kur'an'da lanetlenmiş ağacı da' ayeti hakkında sorulunca, 'Ben sapıklık önderlerinden olan on iki kişinin benim minberime çıkıp indiğini ve ümmetimi cahiliyet dönemine döndürdüklerini gördüm' buyurdu. Yine şöyle buyurduğunu duydum: 'Ebu'l As oğulları on beş kişiye yetiştiklerinde, Allah'ın Kitabını gelir kaynağı, O'nun kullarını hizmetçi ve malını ise kendilerine hedef kılacaklardır.' Ey Muaviye! Resûlullah'ın (s.a.a) minberde iken ben, Ömer b. Ebu Seleme, Usame b. Zeyd, Said b. Ebu Vakkas, Selman Farisi, Ebuzer, Mikdad ve Zübeyr b. Avam huzurunda bulunduğumuz sırada şöyle buyurduğunu duyduk: 'Acaba ben mu'minlerin kendilerinden onlara daha evla değil miyim?' 'Evet Ya Resûlallah evlasın' dedik. Buyurdular ki: 'Acaba benim hanımlarım sizin anneleriniz değil midir?' 'Evet ya Resûlallah annelerimizdir' dedik. Sonra şöyle buyurdular. 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır; onun kendisinden ona daha evladır.' Sonra Ali'nin omuzuna elini vurarak buyurdular ki: 'Allah'ım, onu seveni sev ona düşman olana düşman ol. Ey insanlar, Ben mu'minlerin kendilerinden onlara daha evlayım, Ben olduğum sürece onların hükmetmeye hakkı yoktur; Ali de Benden sonra mü'minlerin kendilerinden onlara daha evladır; o olduğu müddetçe onların bir karar vermeye hakları yoktur, ondan sonra da oğlum Hasan mü'minlerin kendilerinden onlara daha evladır, o olduğu takdirde onların hüküm vermeye haklan yoktur.'
Daha sonra, 'Ey insanlar, Ben şehit olduğumda Ali, kendinizden size daha evladır; Ali şehit olduğunda, oğlum Hasan mü'minlerin kendilerinden onlara daha evladır; Hasan şehit olduğunda oğlum Hüseyin mü'minlerin kendilerinden onlara daha evladır' buyurdular."
Muaviye, bu sözleri duyunca dedi ki: "Ey İbn-i Ca'fer, büyük konuştun eğer dediklerin hak olursa o zaman siz Ehl-i Beyt ve dostlarınız hariç Muhacir ve Ensar'dan olan Muhammed (s.a.a)'in ümmeti helak olur." "Vallahi dediğim şeylerin hepsi gerçektir, onları bizzat Resûlullah'tan (s.a.a) duydum. Peygamber (s.a.a), insanların en üstünü, en evlası ve en hayırlısını (Hz. Ali'yi) Gadir-i Hum'da ve diğer birçok yerde ümmeti için atamıştır, onunla ümmete delil göstermiştir, onların ona itaat etmelerini emretmiştir; onun kendisine olan nisbetinin Harun'un Musa'ya olan nisbeti gibi olduğunu halka bildirmiştir; o, Peygamberden sonra her mü'minin velisidir; Peygamber (s.a.a) kimin velisi ise Ali de onun velisidir, Peygamber (s.a.a) kimin kendi nefsinden daha evla ise Ali de onun kendisine ondan daha evladir; O, Peygamber'in insanlar içerisindeki halife ve vasisidir; ona itaat eden Allah'a itaat etmiştir, ona isyan eden Allah'a isyan etmiştir; onu seven Allah'ı sevmiştir, ona düşman olan Allah'a düşman olmuştur." (Kitab-ı Suleym).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.