Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba!Sizlerden ayrı kaldığımız zamanın uzunluğu kısalığı, ülke gündeminin kaynama ve hatta "fokurdama" katsayısını değiştirmediği gibi aksine daha da kaynar hale getirdi. Tabi bu sürecin en bariz müsebbibi "özne" görünümlü nesnel piyonlar?2 yıl önce neleri konuşuyorsak, tartışıyorsak, dertleniyorsak bugün de aynı konuları daha da kronikleşmiş boyutlarıyla konuşmaktayız. Ekonomi bırakın iki yılı, iki ay öncesine hatta ve hatta iki hafta öncesine göre daha kötü. İşsizlik almış başını gidiyor? Açıklanan her işsizlik rakamı, AKP hükümetinin oldukça bonkör ve de kabiliyetli olduğu "olumsuz rekorlar" hanesine bir yenisini ekleme haline aynen devam etmekte.Tarım sektörü 1999 yılında başlayan, 2002 yılında sistematiği oluşturulan "çökertme süreci"ne uygun olarak çökertildi. Şu an öyle bir gündemi konuşmaya gerek yok, çünkü konuşulacak bir sektör nesnesi ortada yok. Sadece şunu konuşabiliriz; bu sektörden evine ekmek götüren onmilyonların sosyal dokudaki yıpratma payları ve bundan sonra ne olacakları?Hoş AKP hükümetinin böyle bir derdi olmadığı, sayın Başbakanımızın "ananı da al git" tarihi veciz hakaretiyle özdeşleşen bir ilgisizlik ve umursamazlık boyutuyla ayan beyan ortada. Ekonomik kriz konusuna gelince, burada biraz farklı düşünüyoruz. Şöyle ki; bize göre Türkiye'de ekonomik kriz dünya ile aynı anda başlamadı. (Dünyada başlama tarihi de ayrı bir tartışma konusudur) Türkiye'nin ekonomik krizi Kemal Derviş'le resmen başladığı gibi, Derviş (yani IMF) politikalarını virgülüne dokunmadan devam ettiren AKP hükümeti döneminde de derinleşerek devam etmiştir. İşin en vahim boyutu da Başbakan Erdoğan'ın kriz algılaması maalesef "teğet geçme" ironisinin bir adım ötesinde bile değildir. Bu konuda başbakan Erdoğan kendisine büyük haksızlık yapıldığını ifade etse de, sabık Maliye Bakanı, babalar gibi satmakla ünlenen Kemal Unakıtan bile "sadece Başbakanı teğet geçmiştir" diyerek Başbakan Erdoğan'ı siteminde haksız, bizleri ise haklı çıkarıyor. Tabi Kemal Unakıtan gibi çok ağır icraatlara imza atmış bir eski yetkili tarafından haklı çıkarılmak da acı ve ağır bir kader olsa gerek. Dış politika, iç politika ve sosyal konulardaki tahribat, inanın bu sütunlara, en azından bugün sığmayacak kadar kocaman. Ülke gündemi o kadar kırılgan ve kaygan ki, gazete ve televizyonlar "tek kelimeyle kopan fırtına" haberlerinden geçilmiyor. Meclis içi muhalefet ve hükümet arasında adı konulmamış gizli bir ittifaktır ki almış başını gidiyor. Sözde hergün birbirleri aleyhine konuşsalar da, perde arkasında hepsi birbirine su taşımayı "vazife bilinci" çerçevesinde harfiyen yerine getiriyor. Siyaset kaypak, kaygan ve de tehlikeli mecradaki seyrine devam ediyor. İlk günden bu kadar olumsuz haberi sizinle paylaştık ama olumlu gelişmeler de yok değil. Hükümet kanadından olmasa da çözüm odaklı, gelecek vadeden gelişme ve projeleri de sizlerle paylaşacağız.Bugünlük bu kadar yeter. Allah'a emanet olun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012