Kurbağanın suda kaynaması hikayesini bilirsiniz.
Eğer bir kurbağayı kaynar suya atarsanız hayvan yüksek ısının etkisini derhal hisseder ve sıçrayarak kaynar sudan kurtulur. Yok eğer kurbağayı soğuk su dolu bir kazana atar ısıyı yavaş yavaş artırırsanız, kurbağa yükselen ateşi fark etmez ve rehavete kapılarak haşlanır ölür.
Trabzon'da yaşanılanlar işte bu küçük hikayenin anlattığı mesaja çok benziyor. Zannediliyordu ki, Prof. Dr. Ömer Aksu'nun saptaması ile 1975 yılından bu tarafa 22 ülkenin psikolojik harp teknikleri uyguladığı bu millet, bu ülke beyaz bayrağı çekmiştir "gelene ağam gidene paşam" der.
Bir türlü inanamıyorlar, inanmak da istemiyorlar. Hani Türk filmlerinin o ünlü tradında olduğu gibi "Nayır nolamaz" şeklinde homurtular çıkarıyorlar. Suçlu arıyor, suçlu üretmeye çalışıyorlar!
Bayrak-vatan düşmanı, almış eline kalemi acı ile kıvranan bil cümle bayrak, bil cümle vatan düşmanlarına teklifim şu;
"Beyler siyasetçiyi teslim almanız, halkı da teslim aldığınız anlamına gelmiyor. Vatandaşı besleyen inancı vardır, tarihi vardır, geleneği vardır ve de feraseti vardır. Aydın sıfatının sizin için taşıdığı anlamı biliyoruz ama hiç değilse zevahiri kurtarmak adına şunu yapın, beyninizin az bir kısmına olsun şunu koyun. Bu vatandaş niçin tepkili, neyin tepkisini ortaya koyuyor? Hangi mesajı veriyor? Bunu yapmazsanız emin olun kalbinizi ve cüzdanınızı bağladığınız adres, beni sevdiremediniz, der, sizden şikayetçi olur hepinizi çöpe atar!"
Konu görüyorsunuz işte Türk aydınının ve onunu kontrolü altına aldığı siyasetçi profilinin bu topraklara ne kadar yabancılaştığı ile ilgili! Bir telaş, bir telaş ama aklı başında bir Allah'ın kulu çıkıp da meselinin künhüne inmiyor!
Garip bir psikoloji var ortada. Biz nerde yanlış yaptık sorusuna cevap arayıp, tercihini bu milletten, vatandaştan yana koymak yerine saldırgan, ne yapacağını bilemez halde bir tutum alınıyor! İbretengiz bir dönemden geçiyoruz kısacası...
***
Gazeteci Ali Bayramoğlu'nu bilenler bilir. Kendilerinin PKK sevgileri cümle alemin malumudur da buna iftira ve tahrikçi sıfatlarını eklediğini bilmiyorduk. Maşallah her geçen gün kendisini büyütüp geliştiriyor!
Beyefendi oturduğu yerden yine atmış, tutmuş! Peki isabet kaydetmiş mi? Elbette hayır. Bilakis "sirkatin söyler merd-i kıpti şecaat arz ederken" misali suçüstü yakalanıyor!
Güya Kasırga diye bir televizyon varmış, sonra adı Kadırga olmuş, bu MGK'nın devşirdiği bir yayınmış, Haydar Baş onun sahibi imiş, Trabzon valisi bu televizyonu her yerde izlemeli imiş!
Hazret'te yok, yok...
MGK devşirmeliğini bilemem ama PKK devşirmesi olursanız işte böyle yalan yanlış şeyler yazarsınız. Kadırga televizyonunu ben de tanıyorum. Orada zaman zaman programlara katıldım. Ahkam kesmek yerine, aldım elime telefonu yöneticileri ile konuştum. Alın işte size ahvalin fotoğrafı!
Kasırga televizyonu diye bir televizyon Trabzon'da hiç olmamış, bu bir! Dolayısı ile Kadırga'ya çevrilme diye bir şey de söz konusu değil! (A. Bayramoğlu'nun hayal gücü işte. Kasırga adından çıkarmaya çalıştığı özel anlamlar var. Halbuki, Sabahçılar bu ismi hukuki takipten kurtulabilmek ve iftira atabilmek için kullandılar. Oltaya takılma durumu yani) Ne MGK'sı, ne de başka bir şey... Kadırga ile Bayramoğlu'nun korktuğu adresler arasında en ufak bir ilgi yok! Ayrıca Prof. Dr. Haydar Baş da televizyonun sahibi değil!
Televizyon yöneticileri Ali Bayramoğlu'nu kesinlikle dava edeceklerini de ifade ediyorlar. "Biz, diyorlar kendilerini ne zaman tahrik etmişiz bunu açıklamalı ve ispat etmelidir. Aksi takdirde bu bir iftiradır, bölücülüktür hukuki hesaplaşmamızı yaparız!"
Davayı ben de takip edeceğim. Ama şu kadarını anlıyorum ki, hiç olmayan Kasırga TV'den zengin senaryolar çıkaran, kamu kuruluşlarını uyararak Kadırga televizyonunun üzerine salmaya çalışan Bayramoğlu, kendisinin içinde bulunduğu hiçbir olayı ispat edemeyecektir. Dahası, eğer Trabzon'a gelip dünkü yazıda olduğu gibi konuşmalar yaptı ise suç işlemiştir. Bizden hatırlatması...
İşin acı bir başka tarafı "özgürlük" diyen bir gazetecinin içine düştüğü çukurdur. Kendileri bir basın kuruluşunu oturdukları yerden, üstelik müşteki olduğunu iddia ettikleri devlete şikayet ediyor "bunları yakın takibe alın" diyor!
Yaşasın hürriyet!
Emriniz olur, diyelim ve geçelim.
PKK devşirmeciliğine soyunmak işte böyle gazeteciliğin en basit kurallarını dahi adama "es" geçirtiyor!
***
Eğer bu ülke aydını-siyasetçisi Trabzon'da yaşananları gerçekten merak ediyor, bu türden olaylar hiç yaşanmasın istiyorsa şu sorulara cevap aramalıdır.
1-TCK'nın geriye çekilmesi ile Apo'nun yeniden yargılanmak istenilmesi arasında bir bağ var mıdır?
2- AİHM'den yeniden yargılamaya dönük bir karar çıkmış ancak bu hükmün açıklanması hükumet tarafından engellenmekte midir?
3- Apo terörist midir, değil midir?
4-TBMM'de sözde Ermeni soykırım iddialarına dair bir görüşme açılmasının, bu iddiaları kabul etmeye hazırlanmakla bir ilgisi var mıdır?
5-Meclis Başkanı'nın 12 Mile ilişkin "savaş sebebi olmamalıdır" açıklaması, Ege'nin el altından Yunanistan'a teslim edildiğinin bir göstergesi olabilir mi? Ege verilmiştir de acaba bunun halk nezdinde hazmı mı sağlanmaya çalışılmaktadır?
6-Ekonomi iyiye gidiyor açıklamalarına rağmen bu iyileşme acaba niçin vatandaşın sofrasına, işyerine niçin uğramamaktadır? Pembe manşetler acaba vatandaşı çileden çıkarmış olamaz mı?
7-İşsizlik azalmakta mıdır, yoksa artmakta mıdır?
Tüm bu soruları çoğaltabiliriz ama Ali Bayramoğlu da dahil olmak üzere AB fanatiklerine, Haçlı milliyetçilerine şu altın soruyu soralım:
Vatandaş, Trabzon'da acaba tüm bu sürece, yalana, enayi yerine konulmuş olmaya tepki vermiş olabilir mi? Satılmışlığa, kendi bayrağının yerine AB bayrağının çekilmiş olmasına, misyonerlere, misyonerliğin önünü açan diyalogculara "dur" demiş olabilir mi?
Ülkenin aydını-siyasetçisi birilerini bir yerlere şikayet etmek, halka kızmak yerine şapkasını önüne koysun ve bu sorulara cevap versin!
Çünkü iyi siyasetçi ve adam gibi aydın, adam gibi gazeteci olmanın yolu buradan
geçiyor?
Eğer bir kurbağayı kaynar suya atarsanız hayvan yüksek ısının etkisini derhal hisseder ve sıçrayarak kaynar sudan kurtulur. Yok eğer kurbağayı soğuk su dolu bir kazana atar ısıyı yavaş yavaş artırırsanız, kurbağa yükselen ateşi fark etmez ve rehavete kapılarak haşlanır ölür.
Trabzon'da yaşanılanlar işte bu küçük hikayenin anlattığı mesaja çok benziyor. Zannediliyordu ki, Prof. Dr. Ömer Aksu'nun saptaması ile 1975 yılından bu tarafa 22 ülkenin psikolojik harp teknikleri uyguladığı bu millet, bu ülke beyaz bayrağı çekmiştir "gelene ağam gidene paşam" der.
Bir türlü inanamıyorlar, inanmak da istemiyorlar. Hani Türk filmlerinin o ünlü tradında olduğu gibi "Nayır nolamaz" şeklinde homurtular çıkarıyorlar. Suçlu arıyor, suçlu üretmeye çalışıyorlar!
Bayrak-vatan düşmanı, almış eline kalemi acı ile kıvranan bil cümle bayrak, bil cümle vatan düşmanlarına teklifim şu;
"Beyler siyasetçiyi teslim almanız, halkı da teslim aldığınız anlamına gelmiyor. Vatandaşı besleyen inancı vardır, tarihi vardır, geleneği vardır ve de feraseti vardır. Aydın sıfatının sizin için taşıdığı anlamı biliyoruz ama hiç değilse zevahiri kurtarmak adına şunu yapın, beyninizin az bir kısmına olsun şunu koyun. Bu vatandaş niçin tepkili, neyin tepkisini ortaya koyuyor? Hangi mesajı veriyor? Bunu yapmazsanız emin olun kalbinizi ve cüzdanınızı bağladığınız adres, beni sevdiremediniz, der, sizden şikayetçi olur hepinizi çöpe atar!"
Konu görüyorsunuz işte Türk aydınının ve onunu kontrolü altına aldığı siyasetçi profilinin bu topraklara ne kadar yabancılaştığı ile ilgili! Bir telaş, bir telaş ama aklı başında bir Allah'ın kulu çıkıp da meselinin künhüne inmiyor!
Garip bir psikoloji var ortada. Biz nerde yanlış yaptık sorusuna cevap arayıp, tercihini bu milletten, vatandaştan yana koymak yerine saldırgan, ne yapacağını bilemez halde bir tutum alınıyor! İbretengiz bir dönemden geçiyoruz kısacası...
***
Gazeteci Ali Bayramoğlu'nu bilenler bilir. Kendilerinin PKK sevgileri cümle alemin malumudur da buna iftira ve tahrikçi sıfatlarını eklediğini bilmiyorduk. Maşallah her geçen gün kendisini büyütüp geliştiriyor!
Beyefendi oturduğu yerden yine atmış, tutmuş! Peki isabet kaydetmiş mi? Elbette hayır. Bilakis "sirkatin söyler merd-i kıpti şecaat arz ederken" misali suçüstü yakalanıyor!
Güya Kasırga diye bir televizyon varmış, sonra adı Kadırga olmuş, bu MGK'nın devşirdiği bir yayınmış, Haydar Baş onun sahibi imiş, Trabzon valisi bu televizyonu her yerde izlemeli imiş!
Hazret'te yok, yok...
MGK devşirmeliğini bilemem ama PKK devşirmesi olursanız işte böyle yalan yanlış şeyler yazarsınız. Kadırga televizyonunu ben de tanıyorum. Orada zaman zaman programlara katıldım. Ahkam kesmek yerine, aldım elime telefonu yöneticileri ile konuştum. Alın işte size ahvalin fotoğrafı!
Kasırga televizyonu diye bir televizyon Trabzon'da hiç olmamış, bu bir! Dolayısı ile Kadırga'ya çevrilme diye bir şey de söz konusu değil! (A. Bayramoğlu'nun hayal gücü işte. Kasırga adından çıkarmaya çalıştığı özel anlamlar var. Halbuki, Sabahçılar bu ismi hukuki takipten kurtulabilmek ve iftira atabilmek için kullandılar. Oltaya takılma durumu yani) Ne MGK'sı, ne de başka bir şey... Kadırga ile Bayramoğlu'nun korktuğu adresler arasında en ufak bir ilgi yok! Ayrıca Prof. Dr. Haydar Baş da televizyonun sahibi değil!
Televizyon yöneticileri Ali Bayramoğlu'nu kesinlikle dava edeceklerini de ifade ediyorlar. "Biz, diyorlar kendilerini ne zaman tahrik etmişiz bunu açıklamalı ve ispat etmelidir. Aksi takdirde bu bir iftiradır, bölücülüktür hukuki hesaplaşmamızı yaparız!"
Davayı ben de takip edeceğim. Ama şu kadarını anlıyorum ki, hiç olmayan Kasırga TV'den zengin senaryolar çıkaran, kamu kuruluşlarını uyararak Kadırga televizyonunun üzerine salmaya çalışan Bayramoğlu, kendisinin içinde bulunduğu hiçbir olayı ispat edemeyecektir. Dahası, eğer Trabzon'a gelip dünkü yazıda olduğu gibi konuşmalar yaptı ise suç işlemiştir. Bizden hatırlatması...
İşin acı bir başka tarafı "özgürlük" diyen bir gazetecinin içine düştüğü çukurdur. Kendileri bir basın kuruluşunu oturdukları yerden, üstelik müşteki olduğunu iddia ettikleri devlete şikayet ediyor "bunları yakın takibe alın" diyor!
Yaşasın hürriyet!
Emriniz olur, diyelim ve geçelim.
PKK devşirmeciliğine soyunmak işte böyle gazeteciliğin en basit kurallarını dahi adama "es" geçirtiyor!
***
Eğer bu ülke aydını-siyasetçisi Trabzon'da yaşananları gerçekten merak ediyor, bu türden olaylar hiç yaşanmasın istiyorsa şu sorulara cevap aramalıdır.
1-TCK'nın geriye çekilmesi ile Apo'nun yeniden yargılanmak istenilmesi arasında bir bağ var mıdır?
2- AİHM'den yeniden yargılamaya dönük bir karar çıkmış ancak bu hükmün açıklanması hükumet tarafından engellenmekte midir?
3- Apo terörist midir, değil midir?
4-TBMM'de sözde Ermeni soykırım iddialarına dair bir görüşme açılmasının, bu iddiaları kabul etmeye hazırlanmakla bir ilgisi var mıdır?
5-Meclis Başkanı'nın 12 Mile ilişkin "savaş sebebi olmamalıdır" açıklaması, Ege'nin el altından Yunanistan'a teslim edildiğinin bir göstergesi olabilir mi? Ege verilmiştir de acaba bunun halk nezdinde hazmı mı sağlanmaya çalışılmaktadır?
6-Ekonomi iyiye gidiyor açıklamalarına rağmen bu iyileşme acaba niçin vatandaşın sofrasına, işyerine niçin uğramamaktadır? Pembe manşetler acaba vatandaşı çileden çıkarmış olamaz mı?
7-İşsizlik azalmakta mıdır, yoksa artmakta mıdır?
Tüm bu soruları çoğaltabiliriz ama Ali Bayramoğlu da dahil olmak üzere AB fanatiklerine, Haçlı milliyetçilerine şu altın soruyu soralım:
Vatandaş, Trabzon'da acaba tüm bu sürece, yalana, enayi yerine konulmuş olmaya tepki vermiş olabilir mi? Satılmışlığa, kendi bayrağının yerine AB bayrağının çekilmiş olmasına, misyonerlere, misyonerliğin önünü açan diyalogculara "dur" demiş olabilir mi?
Ülkenin aydını-siyasetçisi birilerini bir yerlere şikayet etmek, halka kızmak yerine şapkasını önüne koysun ve bu sorulara cevap versin!
Çünkü iyi siyasetçi ve adam gibi aydın, adam gibi gazeteci olmanın yolu buradan
geçiyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021