İHL yıllarında bize bir hadis-i şerif öğretmişti hocalarımız.
Hz. Peygamberin (as) bir kedinin başına gelen olayı anlatırken ortaya koyduğu "hayvan hakkı" ölçüsü asırlar geçse de hep geçerlidir.
Bir kadın bir kediyi hapsetmiş ve onu yemekten ve içmekten mahrum bırakmıştı. Bu yüzden hayvan sonunda ölmesi o kadının cehennem ehlinden olmasına sebep olmuştu.
Hz. Peygamberin (as) örnekleme metoduyla beyinlere kazıdığı "hayvan hakkını gözetme" tembihi gibi O yüce insanın bunun gibi daha nice "hak-hukuk" ölçüleri var. Ders alana...
Bu ve benzeri bir çok hadis-i şerif ve menkıbe bize, dinimizin hayvanlara karşı ne kadar merhametli olmamızı emreden yönünü göstermesi açısından önemlidir. Hayvanlara karşı merhamet gösteremeyenlerin insana da merhamette bulunmayacağını öğretiyordu Hz. Peygamber. Yük hayvanlarına gereğinden fazla yük yükleyenlere ceza veren bir anlayışın insanlarıyız biz. Susuzluktan dili sarkmış bir köpeği suladığı için cennetlik olduğu haber verilen nice olay okuduk ve duyduk.
TBMM, yıllardır bekletilen hayvan hakları ile ilgili bir maddeyi kabul etmiş.
Kimi "hayvansever" bayram yaparken, kimi de "buna da şükür" diyerek yeterli bulmadığını ima etti.
Artık, hayvanlara eziyet yok.
Kısırlaştırma şartlara bağlı hale getirilmiş.
Çoluk-çocuğunun mürüvvetini görmek istemeyen bazı ileri derece sosyete(!) köpeklerinin mürüvvetini görmeyi yeterli sayıyor.
Ne hoş.
Yıllar önce bir sanatçıya(!), kaç çocuğunuz var sorulmuştu da cevap olarak iki köpeğim var demişti. Şaşırmıştık boşuna yere.
Hayvan haklarının konuşulduğu ülkemizde ve dünyada insan hakları ne alemde hiç düşündünüz mü?
Yüce Allah bu kainatı insana hizmet için yaratmıştır. Yani asıl olan insandır. İnsan sağlığını ve güvenliğini her şeyin üstünde tutmaktır önemli olan.
Peki tutuluyor mu?
Bazı ülkelerin insanları "insan bile kabul edilmediği" bir dünyada, hayvan haklarının ne önemi var sanki?
Globalizm sayesinde küçük bir köy haline gelmiş dünyada, sadece kendi ülkenizi ölçü alamazsınız.
Kaldı ki bu ülkede "insan hakkı" çok mu gözetiliyor?
Ülkede bataklıkta sinek ölür gibi her gün havadan sudan sebeplerle onlarca insanın ölümünden rahatsız olamayanların, iş kedi ve köpeğe gelince feveran etmeleri psikolojik olarak iyi tahlil edilmeli değil mi?
Ve bu vatan için fidan gibi evlatlarını feda eden ana babalar, kedi köpek haklarını savunan bu tablo karşısında "ah keşke evlat yerine kedi veya köpek besleseydik" derlerse ne diyeceğiz.
Bizim ceddimizin ölçüsü neydi?; "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın."
İnsanı yaşatamadığımız sürece devlet olarak yaşamamız zor, belki de imkansız olacaktır.
Hakları çiğneyen, ya da yerine getiren insan değil mi?
Biz asıl,
Yapan-yıkan,
Kurtaran-kotaran,
Çalan-çırpan,
Söken-diken?insanı eğitelim, göreceksiniz her şey mükemmel olacak.
Toplumda günden güne hızlı bir artış göstererek yerleşen bu "hayvan sevgisi" eğer insana duyulan nefretin ürünüyse; asıl o zaman yandı külüm keten helva!
Ve bana göre de olan bu.
Bir kadın için en büyük ve benzeri bulunmayan şeref olan "annelik" duygusu, yerini "kedi-köpek sevgisine" bırakırsa, kim yetiştirecek o tarihe malolmuş kahramanları?
Yoksa onlara artık gerek kalmadı mı?
Nasıl olsa Bush gibi kahramanlar var, ne gerek var diğerlerine diyenlerdenseniz mesele yok...
Hz. Peygamberin (as) bir kedinin başına gelen olayı anlatırken ortaya koyduğu "hayvan hakkı" ölçüsü asırlar geçse de hep geçerlidir.
Bir kadın bir kediyi hapsetmiş ve onu yemekten ve içmekten mahrum bırakmıştı. Bu yüzden hayvan sonunda ölmesi o kadının cehennem ehlinden olmasına sebep olmuştu.
Hz. Peygamberin (as) örnekleme metoduyla beyinlere kazıdığı "hayvan hakkını gözetme" tembihi gibi O yüce insanın bunun gibi daha nice "hak-hukuk" ölçüleri var. Ders alana...
Bu ve benzeri bir çok hadis-i şerif ve menkıbe bize, dinimizin hayvanlara karşı ne kadar merhametli olmamızı emreden yönünü göstermesi açısından önemlidir. Hayvanlara karşı merhamet gösteremeyenlerin insana da merhamette bulunmayacağını öğretiyordu Hz. Peygamber. Yük hayvanlarına gereğinden fazla yük yükleyenlere ceza veren bir anlayışın insanlarıyız biz. Susuzluktan dili sarkmış bir köpeği suladığı için cennetlik olduğu haber verilen nice olay okuduk ve duyduk.
TBMM, yıllardır bekletilen hayvan hakları ile ilgili bir maddeyi kabul etmiş.
Kimi "hayvansever" bayram yaparken, kimi de "buna da şükür" diyerek yeterli bulmadığını ima etti.
Artık, hayvanlara eziyet yok.
Kısırlaştırma şartlara bağlı hale getirilmiş.
Çoluk-çocuğunun mürüvvetini görmek istemeyen bazı ileri derece sosyete(!) köpeklerinin mürüvvetini görmeyi yeterli sayıyor.
Ne hoş.
Yıllar önce bir sanatçıya(!), kaç çocuğunuz var sorulmuştu da cevap olarak iki köpeğim var demişti. Şaşırmıştık boşuna yere.
Hayvan haklarının konuşulduğu ülkemizde ve dünyada insan hakları ne alemde hiç düşündünüz mü?
Yüce Allah bu kainatı insana hizmet için yaratmıştır. Yani asıl olan insandır. İnsan sağlığını ve güvenliğini her şeyin üstünde tutmaktır önemli olan.
Peki tutuluyor mu?
Bazı ülkelerin insanları "insan bile kabul edilmediği" bir dünyada, hayvan haklarının ne önemi var sanki?
Globalizm sayesinde küçük bir köy haline gelmiş dünyada, sadece kendi ülkenizi ölçü alamazsınız.
Kaldı ki bu ülkede "insan hakkı" çok mu gözetiliyor?
Ülkede bataklıkta sinek ölür gibi her gün havadan sudan sebeplerle onlarca insanın ölümünden rahatsız olamayanların, iş kedi ve köpeğe gelince feveran etmeleri psikolojik olarak iyi tahlil edilmeli değil mi?
Ve bu vatan için fidan gibi evlatlarını feda eden ana babalar, kedi köpek haklarını savunan bu tablo karşısında "ah keşke evlat yerine kedi veya köpek besleseydik" derlerse ne diyeceğiz.
Bizim ceddimizin ölçüsü neydi?; "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın."
İnsanı yaşatamadığımız sürece devlet olarak yaşamamız zor, belki de imkansız olacaktır.
Hakları çiğneyen, ya da yerine getiren insan değil mi?
Biz asıl,
Yapan-yıkan,
Kurtaran-kotaran,
Çalan-çırpan,
Söken-diken?insanı eğitelim, göreceksiniz her şey mükemmel olacak.
Toplumda günden güne hızlı bir artış göstererek yerleşen bu "hayvan sevgisi" eğer insana duyulan nefretin ürünüyse; asıl o zaman yandı külüm keten helva!
Ve bana göre de olan bu.
Bir kadın için en büyük ve benzeri bulunmayan şeref olan "annelik" duygusu, yerini "kedi-köpek sevgisine" bırakırsa, kim yetiştirecek o tarihe malolmuş kahramanları?
Yoksa onlara artık gerek kalmadı mı?
Nasıl olsa Bush gibi kahramanlar var, ne gerek var diğerlerine diyenlerdenseniz mesele yok...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024