Narenciye para etmedi
Üretim maliyetleri son 10 yılda 10-15 kat artmış olmasına rağmen narenciye üreticileri, dalındaki narenciyeyi 10 yıl önceki fiyatlarla satmak zorunda kalıyor. Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, narenciye üreticilerinin yıllardır çok mağdur durumda olduğunu açıkladı
01.01.2018 00:00:00
EKONOMİ SERVİSİ
Türkiye'nin narenciye deposu Mersin'de narenciye üreticilerinin yüzü bu yıl da gülmedi. İlaç, bakım, gübre, yakıt ve işçi maliyetlerinin altında ezilen çiftçi, portakalı en yüksek 60 kuruş, mandalinayı ise en yüksek 80 kuruştan satabildi. Dalındaki narenciye satış fiyatlarının 10 yıl önceki fiyatlarla aynı olmasına rağmen girdi maliyetlerinin bel büken duruma geldiğini kaydeden üreticiler, çözüm arayışı içerisinde.
Narenciye bahçelerindeki hasadı yerinde inceleyen Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, üreticinin bu yıl da para kazanamadığını söyledi. Yıllardır süre gelen bir sıkıntının narenciyenin yakasını bırakmadığını ifade eden Gökçel şunları söyledi: "Mandalina hasat sezonuna 50-60 kuruş ortalamayla başlamıştı.
Bu fiyatlar geçtiğimiz 5-6 yıl önce 60-70 kuruşken, bu sene ortalama 80 kuruş. Portakal 40 kuruşla başladı şu an 60 kuruş. Bu fiyatlara bakınca, narenciyenin üreticisine para kazandırdığını söylememiz mümkün değil. Narenciyeyi 10 yıl önceki fiyatlara satıyoruz. 1 çuval gübreyi 10 yıl önce 6-7 liraya alırken, su an bunun fiyatı 10-15 katı daha fazla durumda. Diğer girdileri de düşününce maliyet artıyor. Getirisi ise, 10 yıl önceki fiyatlarla aynı. narenciye üreticisi gerçekten çok mağdur."
Bilinçli üretim yapılmalı
Türkiye'deki narenciye üretimine ilişkin verilerin toplanıp üreticiye bilinçli üretim yaptırılmasının önemine değinen Gökçel, "Biz 60-70 kuruşa satıyoruz, vatandaş iç piyasada bunu 2 liraya alamıyor. Aşırı fiyatlar bizi üzüyor. Üretici çocuğunun geleceğinden, kendi hayatından feragat edip üretimde kalmaya çalışıyor.
Çiftçiyi, üretim maliyetlerinin üzerinde ürün satar hale getirmek lazım. Ülkemizde hangi çeşit ürünün ne kadarlık alanda ürettiğimizi ortaya koymak zorundayız. İç piyasanın ihtiyacını bilmeliyiz. Ürün fazlasını ihracat yoluyla yurtdışına satılmasını sağlamalıyız. Bunu bilerek üretim yaptırmalıyız çiftçilere. Tarımımızı planlamak zorundayız" dedi.
Alternatif ürün arayışı var
Narenciyenin kanayan bir yara olduğunu ve katma değerli alternatif ürünlerine dönüşüm yapılması gerektiğini kaydeden Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Münir Şen ise şunları söyledi: "Yıllardır bir tarım politikasının olmamasından dolayı bilinçsiz bir uygulamada bulunuyor üreticilerimiz. Katma değerli ürünlerine dönüşüm sağlanmadıkça, narenciyede 10 sene önceki sorun ve fiyatlar neyse bugün de öyle olacaktır. 10 yıl mazot 1 liraysa bugün 5 lira ama narenciye 50 kuruştu hala 50 kuruş.
Bu yüzden hızlı bir şekilde dönüşüm sağlamak zorundayız. Tarım politikası şart. Çiftçilerimizi bilimsel değil geleneksel tarım yapıyor. Alternatif ürünler sunmamız lazım. katma değeri yüksek muz, avokado gibi ürünlere kısmi olarak yönelmek lazım. 30 dönümlük arazisi olan çiftçide 10 dönümlük değişim sağlarsak, üretici de mutlu olacaktır, narenciye de hak ettiği yere gelecektir. Bilimsel tarıma, katma değerli ürüne yönelmeliyiz. 50 kuruşa satılan bir ürün kimseyi mutlu etmez."
Türkiye'nin narenciye deposu Mersin'de narenciye üreticilerinin yüzü bu yıl da gülmedi. İlaç, bakım, gübre, yakıt ve işçi maliyetlerinin altında ezilen çiftçi, portakalı en yüksek 60 kuruş, mandalinayı ise en yüksek 80 kuruştan satabildi. Dalındaki narenciye satış fiyatlarının 10 yıl önceki fiyatlarla aynı olmasına rağmen girdi maliyetlerinin bel büken duruma geldiğini kaydeden üreticiler, çözüm arayışı içerisinde.
Narenciye bahçelerindeki hasadı yerinde inceleyen Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, üreticinin bu yıl da para kazanamadığını söyledi. Yıllardır süre gelen bir sıkıntının narenciyenin yakasını bırakmadığını ifade eden Gökçel şunları söyledi: "Mandalina hasat sezonuna 50-60 kuruş ortalamayla başlamıştı.
Bu fiyatlar geçtiğimiz 5-6 yıl önce 60-70 kuruşken, bu sene ortalama 80 kuruş. Portakal 40 kuruşla başladı şu an 60 kuruş. Bu fiyatlara bakınca, narenciyenin üreticisine para kazandırdığını söylememiz mümkün değil. Narenciyeyi 10 yıl önceki fiyatlara satıyoruz. 1 çuval gübreyi 10 yıl önce 6-7 liraya alırken, su an bunun fiyatı 10-15 katı daha fazla durumda. Diğer girdileri de düşününce maliyet artıyor. Getirisi ise, 10 yıl önceki fiyatlarla aynı. narenciye üreticisi gerçekten çok mağdur."
Bilinçli üretim yapılmalı
Türkiye'deki narenciye üretimine ilişkin verilerin toplanıp üreticiye bilinçli üretim yaptırılmasının önemine değinen Gökçel, "Biz 60-70 kuruşa satıyoruz, vatandaş iç piyasada bunu 2 liraya alamıyor. Aşırı fiyatlar bizi üzüyor. Üretici çocuğunun geleceğinden, kendi hayatından feragat edip üretimde kalmaya çalışıyor.
Çiftçiyi, üretim maliyetlerinin üzerinde ürün satar hale getirmek lazım. Ülkemizde hangi çeşit ürünün ne kadarlık alanda ürettiğimizi ortaya koymak zorundayız. İç piyasanın ihtiyacını bilmeliyiz. Ürün fazlasını ihracat yoluyla yurtdışına satılmasını sağlamalıyız. Bunu bilerek üretim yaptırmalıyız çiftçilere. Tarımımızı planlamak zorundayız" dedi.
Alternatif ürün arayışı var
Narenciyenin kanayan bir yara olduğunu ve katma değerli alternatif ürünlerine dönüşüm yapılması gerektiğini kaydeden Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Münir Şen ise şunları söyledi: "Yıllardır bir tarım politikasının olmamasından dolayı bilinçsiz bir uygulamada bulunuyor üreticilerimiz. Katma değerli ürünlerine dönüşüm sağlanmadıkça, narenciyede 10 sene önceki sorun ve fiyatlar neyse bugün de öyle olacaktır. 10 yıl mazot 1 liraysa bugün 5 lira ama narenciye 50 kuruştu hala 50 kuruş.
Bu yüzden hızlı bir şekilde dönüşüm sağlamak zorundayız. Tarım politikası şart. Çiftçilerimizi bilimsel değil geleneksel tarım yapıyor. Alternatif ürünler sunmamız lazım. katma değeri yüksek muz, avokado gibi ürünlere kısmi olarak yönelmek lazım. 30 dönümlük arazisi olan çiftçide 10 dönümlük değişim sağlarsak, üretici de mutlu olacaktır, narenciye de hak ettiği yere gelecektir. Bilimsel tarıma, katma değerli ürüne yönelmeliyiz. 50 kuruşa satılan bir ürün kimseyi mutlu etmez."