Musul'da Türkiye'ye zırnık koklatmazlar

Siyasilerimiz hala yeni Osmanlıcılık hayalini millete sunarak Suriye ve Musul operasyonlarına müdahil olmanın çabasını gösteriyorlar ama şu bir gerçek ki, buralarda Türkiye'ye zırnık koklatmayacaklar.
Kendi içindeki terör sorununu çözemeyen Türkiye, kendi iç güvenliğine odaklanması gerekirken, enerjisini kendisiyle alakası olmayan sınır ötesi operasyonlara yoğunlaştırması milli çıkarlarımıza asla hizmet etmemektedir.
Üstelik müdahil olmak istediğimiz bu coğrafya üzerinde birçok hesap var ve birinci sırada da sözde stratejik müttefikimiz ABD'nin vatan arayışı, bu coğrafyayı vatan olarak seçmesi var.
Dikkat ederseniz Dabık operasyonundan sonra ABD'nin IŞİD'e karşı koalisyondaki temsilcisi McGurk, Dabık'ı IŞİD'den kurtaran ÖSO ve Türkiye'ye teşekkür etti. Neden?
Eğer bu operasyon Türkiye'nin menfaatineyse, teşekkür eden niye ABD?
Nedenini biz söyleyelim, Türkiye bu operasyona devam ettikçe, burada vatan arayan ABD'ye saha açmış oluyor, ABD de bundan gayet memnun?
Yarın bir gün bir bahaneyle veya kıvılcımla Türkiye Esad yönetimiyle ve Rusya ile bu coğrafyada karşı karşıya gelirse, ABD'nin keyfine değme gitsin.
Gelelim Musul operasyonuna?
Uzunca bir zamandır Türk askerinin Musul yakınlarında bulunan Başika kampından duyduğu rahatsızlığı sık sık ifade eden Irak Başbakanı İbadi, Musul operasyonu ile alakalı olarak da, "Türk ordusunun Musul operasyonuna katılmasına müsaade etmeyeceğiz. Irak topraklarını ihlal eden tek güç Türkiye'dir" ifadelerini kullandı.
Türkiye'yi, hem Suriye, hem de Musul bataklığına iten ABD'nin ise görüşü İbadi'den farklı değil. Musul özelinde Türkiye bir anda Saddam'ın kaderiyle karşı karşıya geldi.
Saddam'a da yine ABD, "Kuveyt arka bahçendir" demiş ve müdahalesine göz yummuştu, ama ardından "Vay senin Kuveyt'te ne işin var" diyerek Irak'ı işgal etti ve bu süreç Saddam'ın sonu oldu, Irak'ın işgaliyle sonuçlandı.
Önce Irak'taki koalisyon sözcüsü ABD'li Yarbay John Dorrian, "Irak'ta Türk ordusu, hükümetin resmi izniyle gelmemiştir ve illegaldir" açıklaması yaptı.
Ardından Obama'nın IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, Irak'taki tüm askeri eylemler Irak hükümetinin tam rızası ve koordinasyonuyla olmalı. Biz Irak'ta koalisyon olarak Irak hükümetinin rızası olmadan hiçbir şey yapmıyoruz" diyerek Türkiye'yi suçladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, "Irak'taki bütün askeri faaliyetlerin Irak hükümetinin rızasıyla gerçekleşmesi gerekiyor" diyerek ABD'den gelen önceki açıklamaları teyit etti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner, koalisyon güçlerinin Musul'a düzenleyeceği olası bir operasyonda, Irak'ın komşularının bu ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeleri gerektiğini, Irak'ta yapılması olası operasyonların Irak hükümeti önderliğinde olacağını, Türk askerinin bu operasyonlarda yer alıp almayacağının Irak yönetimine bağlı olduğunu belirtti.
Yani ABD, aynen Saddam'a yaptığı gibi Türkiye'yi de ters köşeye yatırdı.
Hangi açıdan bakarsanız bakın, oyun içinde oyunun, tezgah üstüne tezgahın yaşandığı, özellikle de bu bataklığa ipiyle indiğimiz ABD'nin sırtımızdan hançerlediği bir atmosferde daha fazla batağa saplanmadan acilen çıkmamız şarttır.
Musul operasyonunda, IŞİD'den alındıktan sonrası zaten planlanmıştır. Bunu planlayanlar, elbette ki Türkiye'ye zırnık koklatmayacaklar. Herhangi bir menfaatimizin olmadığı, aksine illegal olduğumuzun altının sık sık çizildiğini hatırlatarak böyle bir coğrafyada ısrar etmemiz bize hiçbir yarar sağlamayacak, büyük zararlara neden olacaktır.
Dikkat ederseniz Musul operasyonu Irak Başbakanı'nın talimatıyla başladı ve operasyon ABD'nin perde arkası koordinasyonu ve Irak Hükümeti-Peşmerge Yönetimi ittifakıyla yapılmaktadır.
Peşmerge lideri Barzani'nin açıklamaları Musul için operasyon sonrası ne planlandığını açıkça göstermektedir: "Musul'un kurtarılmasının Kürdistan Bölgesi için özel bir önemi var ve bu, Kürdistan Bölgesi'nin siyasi önceliğidir."
Bu konuda bir açıklama da Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cebbar Yaver'den geldi: "Operasyonda peşmergeye özellikle coğrafi olarak büyük ve önemli rol verilmiştir. Ancak güvenlik nedeniyle daha fazla ayrıntı paylaşamayız."
Bir kez daha altını çizelim; Irak'ta Barzani demek, Suriye'de de PYD demek ABD demektir, Büyük İsrail demektir. Bırakın Musul konusunda Türkiye'nin bir menfaat elde etmesini, Musul ve Suriye'nin kuzeyindeki işlem tamamlandıktan sonra, Türkiye'nin içine sokulduğu tüm illegal durumlar, ABD'nin ve İsrail'in asıl hedefinde olan Türkiye'ye müdahale konusunda bir delil, bir bahane olarak sunulacaktır. Ve maalesef iş o noktaya geldiğinde Türkiye, Esad Yönetimi kadar da şanslı olmayacaktır.
Yazımızı Prof. Dr. Baş'ın tavsiyesiyle bitirelim: "Türkiye, yabancı topraklarda değil, kendi vatanında devletinin ve yapılanmasının; can, mal, namus emniyetinin, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olmalıdır."