Gururu, izzeti şerefi olan bir insan hiçbir zaman ben acizim demez. Hiçbir zaman da başka bir insana veya zümreye ben kendimi, ailemi, milletimi idare etmekten acizim ve ben karımı, kızımı, çoluğumu, çocuğumu size teslim ediyorum demez, diyemez. Böyle bir insan Türk olamaz. Müslüman asla olamaz. Müslüman Türk Milleti ancak Allah (cc) karşısında acizdir. Müslüman Türk dünyayı idare etmiş dünyada can, mal, namus, din ve vicdan hürriyetini tesis etmiş tek millettir. Böyle bir millet nasıl olur da dünyada namussuzluğu, ahlaksızlığı yayan ve özellikle Allah'ın dini İslam'a savaş açmış AB'ye gel bizi idare et der.
Tanzimat döneminde başlayan batı hayranlığı, hainlerin aktörlüğünde hala devam etmesi ve milletin bu tür insanları ısrarla desteklemesi çok acı. AB için verilen tavizler neticesinde 'zina' serbest edildi. Domuz eti kasaplık et sınıfına sokuldu. Nüfus kâğıtlarından dini İslam hanesi kaldırıldı. Cuma namazlarında hutbede okunan 'Allah (cc) indinde tek din İslam'dır' kaldırıldı. Besmeleler ile kiliseler açıldı.
Biz hem dinimizi satacağız, hem irademizi teslim edeceğiz sonra Avrupalı olacağız. Peki Allah (cc) bundan razı mıdır? Hangi Müslüman bu sorguyu kendi nefsine yapıyor. Vallahi %90 yapmıyor eğer yapmış olsalardı, bugün ülkemizde camiler, Kur'an kursları yıkılıp yerlerine besmele ile kiliseler açılmazdı. Zinayı, domuz etini serbest bırakan, insanları alkışlayarak tekrar tekrar iktidar etmezlerdi.
İzzeti nefsi olan, Allah'a imanı olan bir insan asla kafire acizliğini göstermez. Asla kafire Allah (cc) düşmanına ben acizim bizi AB'ye alın, siz bizi güdün demez. Elli yılı aşkın bir süredir süren Türk milletini aciz gösteren AB dilenciliği halkımızı kendinden, örfünden, adetinden ve artık imanından etti edecek. Allah (cc) bize AB'li olmamızı veya AB kapılarında dilenci olmamızı emretmiyor. Allah (cc) Asakirullah olan Türk Milletine AB'yi, ABD'yi vs. tüm dünyayı Müslüman yapmayı emrediyor. AB kapılarında salya sümük kuyruk sallayan dilencilerin Allah'ın (cc) bu emrini yerine getirmeye ne gücü yeter ne de ufukları yeter.
AB'ye Türk milletinin ihtiyacı yoktur. AB'nin ve dünyanın Türk evladına Baş Türk'e ihtiyacı vardır. Prof. Dr. Haydar Baş Bey AB'ye elini öptürdü. Rusya batarken, Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak bugün dünyanın süper gücü haline geldi. Prof. Dr. Haydar Baş, AB ile ilgili olarak şunları söylemişti. Türkiye'nin AB üyeliğinin çokça gündem edildiği 1980'li yıllarda akademik çevrelerin ve iş dünyasının kesin gözüyle baktığı üyeliğimiz ile ilgili olarak, yalnızca Sayın Baş farklı bir yorumda bulunmuştur. 1986 yılında Berlin'de "AB Topluluğu bizi aralarına kabul etmeyecektir" tezini savunmuştur. Yıl, 2004 Türkiye halen üyelik müzakereleri için dahi tarih alamamıştır. 90'lı yılların başında ülkemizdeki politikacılar ve aydınlar, Gümrük Birliği'ne girişimizi bir zafer olarak gösterirken; Prof. Dr. Haydar Baş, "AB'ye girmeden, Gümrük Birliği'ne dahil olmak Türkiye'nin aleyhinedir" demiştir. Her yıl 20 milyar doların üstünde dış ticaret açığı veren ülkemiz, Gümrük Birliği'nden dolayı 150 milyar dolara yakın zarar etmiştir. Özellikle 2000 yılından sonra kronikleşen ekonomik kriz ve enflasyon ortamından çıkışı IMF ve Dünya Bankası'nın talimatları ve kredileri ile aşma çabasındaki siyasi iradeye tek yanıt da Prof. Dr. Haydar Baş'tan gelmiştir: "Mevcut ekonomi politikalarıyla enflasyonun düşmesi mümkün değildir. Bu gidişatla Türkiye'yi batıracaklar. Türk coğrafyasını pazarlık konusu haline getirecekler." Ülkemizin siyasi ve iktisadi talepler doğrultusunda bugün taşındığı nokta Prof. Dr. Haydar Baş'ın tespitleriyle aynı istikamettedir. Amerika'nın 1991 yılındaki Irak çıkarmasında, o tarihte "Bu çıkarma her ne kadar Irak'a yapılıyorsa da nihai hedef Türkiye'yi parçalamaya yöneliktir" şeklinde ikazda bulunmuştur. Bugün hayata geçirilen ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nden maksat da budur. İslam coğrafyasını ele geçirmek, Türkiye coğrafyasını parçalamaktır. Bu günleri dünden gören kainata AB'nin ABD'nin ve İsrail'in değil Allah'ın (cc), Hz. Muhammed (s.a.a)'in ve Ehl?i Beyt'inin gözüyle bakan, milletinin her zaman yanında olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza selam olsun. Allah (cc) O'ndan razı olsun.
Tanzimat döneminde başlayan batı hayranlığı, hainlerin aktörlüğünde hala devam etmesi ve milletin bu tür insanları ısrarla desteklemesi çok acı. AB için verilen tavizler neticesinde 'zina' serbest edildi. Domuz eti kasaplık et sınıfına sokuldu. Nüfus kâğıtlarından dini İslam hanesi kaldırıldı. Cuma namazlarında hutbede okunan 'Allah (cc) indinde tek din İslam'dır' kaldırıldı. Besmeleler ile kiliseler açıldı.
Biz hem dinimizi satacağız, hem irademizi teslim edeceğiz sonra Avrupalı olacağız. Peki Allah (cc) bundan razı mıdır? Hangi Müslüman bu sorguyu kendi nefsine yapıyor. Vallahi %90 yapmıyor eğer yapmış olsalardı, bugün ülkemizde camiler, Kur'an kursları yıkılıp yerlerine besmele ile kiliseler açılmazdı. Zinayı, domuz etini serbest bırakan, insanları alkışlayarak tekrar tekrar iktidar etmezlerdi.
İzzeti nefsi olan, Allah'a imanı olan bir insan asla kafire acizliğini göstermez. Asla kafire Allah (cc) düşmanına ben acizim bizi AB'ye alın, siz bizi güdün demez. Elli yılı aşkın bir süredir süren Türk milletini aciz gösteren AB dilenciliği halkımızı kendinden, örfünden, adetinden ve artık imanından etti edecek. Allah (cc) bize AB'li olmamızı veya AB kapılarında dilenci olmamızı emretmiyor. Allah (cc) Asakirullah olan Türk Milletine AB'yi, ABD'yi vs. tüm dünyayı Müslüman yapmayı emrediyor. AB kapılarında salya sümük kuyruk sallayan dilencilerin Allah'ın (cc) bu emrini yerine getirmeye ne gücü yeter ne de ufukları yeter.
AB'ye Türk milletinin ihtiyacı yoktur. AB'nin ve dünyanın Türk evladına Baş Türk'e ihtiyacı vardır. Prof. Dr. Haydar Baş Bey AB'ye elini öptürdü. Rusya batarken, Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak bugün dünyanın süper gücü haline geldi. Prof. Dr. Haydar Baş, AB ile ilgili olarak şunları söylemişti. Türkiye'nin AB üyeliğinin çokça gündem edildiği 1980'li yıllarda akademik çevrelerin ve iş dünyasının kesin gözüyle baktığı üyeliğimiz ile ilgili olarak, yalnızca Sayın Baş farklı bir yorumda bulunmuştur. 1986 yılında Berlin'de "AB Topluluğu bizi aralarına kabul etmeyecektir" tezini savunmuştur. Yıl, 2004 Türkiye halen üyelik müzakereleri için dahi tarih alamamıştır. 90'lı yılların başında ülkemizdeki politikacılar ve aydınlar, Gümrük Birliği'ne girişimizi bir zafer olarak gösterirken; Prof. Dr. Haydar Baş, "AB'ye girmeden, Gümrük Birliği'ne dahil olmak Türkiye'nin aleyhinedir" demiştir. Her yıl 20 milyar doların üstünde dış ticaret açığı veren ülkemiz, Gümrük Birliği'nden dolayı 150 milyar dolara yakın zarar etmiştir. Özellikle 2000 yılından sonra kronikleşen ekonomik kriz ve enflasyon ortamından çıkışı IMF ve Dünya Bankası'nın talimatları ve kredileri ile aşma çabasındaki siyasi iradeye tek yanıt da Prof. Dr. Haydar Baş'tan gelmiştir: "Mevcut ekonomi politikalarıyla enflasyonun düşmesi mümkün değildir. Bu gidişatla Türkiye'yi batıracaklar. Türk coğrafyasını pazarlık konusu haline getirecekler." Ülkemizin siyasi ve iktisadi talepler doğrultusunda bugün taşındığı nokta Prof. Dr. Haydar Baş'ın tespitleriyle aynı istikamettedir. Amerika'nın 1991 yılındaki Irak çıkarmasında, o tarihte "Bu çıkarma her ne kadar Irak'a yapılıyorsa da nihai hedef Türkiye'yi parçalamaya yöneliktir" şeklinde ikazda bulunmuştur. Bugün hayata geçirilen ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nden maksat da budur. İslam coğrafyasını ele geçirmek, Türkiye coğrafyasını parçalamaktır. Bu günleri dünden gören kainata AB'nin ABD'nin ve İsrail'in değil Allah'ın (cc), Hz. Muhammed (s.a.a)'in ve Ehl?i Beyt'inin gözüyle bakan, milletinin her zaman yanında olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza selam olsun. Allah (cc) O'ndan razı olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020