Mekke, hicretin 8. yılında Ramazan ayı içinde (630 M. Ocak ayı) fethedildi. Fethin sebebi ise, Kureyş müşriklerinin, Hudeybiye Anlaşmasını bozarak, Peygamberimizin müttefiki olan Hazaalıları öldürtmeleriydi. Öldürülenler, 20 veya 23 kişiydiler..... Resulullah Efendimiz, himayesine aldığı bu insanların sinsice katledilmelerine çok üzüldü. Kureyş müşriklerine bir mektup gönderdi. Mektupta ya ya Huzaalıların kan bedellerini ödemelerini, ya da Huzaalıların öldürülmelerine aracı olan Benî Bekirler'le ilişkilerini kesmelerini; yoksa kendileriyle savaşacağını bildirdi. Mektubu, ashabtan Demre aracılığıyla gönderdi. Ancak Kureyşliler elçiyi reddettiler. Daha sonra bu davranışlarından da pişman oldular ve sahip olduğu nüfuzu gözönüne alarak Ebu Süfyan'ı Medine'ye gönderdiler. Maksatları, Hudeybiye Antlaşlasının süresini uzatmaktı.Peygamberimiz, Ebu Süfyan'ın ne maksatla gelmekte olduğunu ashabına haber verdi ve; "Fakat istediğini elde edemeden dönüp gidecektir" buyurdu. Gerçekten de Ebu Süfyan, Medine'de çalmadık kapı, başvurmadık kimse bırakmadı. Peygamber Efendimizi görmekten utanan Ebu Süfyan önce kızı Ümmü Habibe'ye gitti. Ümmü Habibe, Resulullah Efendimiz'in (sav), zevcesiydi. Ebu Süfyan kızından şefaat isteyecekti. Fakat Ümmü Habibe, Ebu Süfyan'ı soğuk karşıladığı gibi, Peygamber Efendimizin oturduğu yere oturmasın diye minderi toplayıp kaldırdı. Ebu Süfyan, kızından şefaat alamadı. Hz. Ebubekir (ra), Hz. Ömer (ra) ve Hz. Ali'ye (ra) başvurdu. Hatta o zaman henüz küçük birer çocuk olan Hasan ve Hüseyin'in bile aracı olmalarını Hz. Fatıma'dan istedi. Ancak, istekleri hep reddedildi. Bütün ashap hep aynı şeyi söylüyor: "Resulullah'a karşı hiçkimse himaye edilemez" diyorlardı. Hatta, ashabtan en yakın dostu olan Sa'd b. Ubade bile Ebu Süfyan'ı geri çevirdi. Böylece Ebu Süfyan, elleri boş olarak Mekke'ye geri döndü ve kavmine olup biteni anlattı...