Milliyet'ten Taha Akyol, Cumhuriyet'e giden yolu analiz eden yazılarını sürdürüyor. Akyol, dünkü yazısında da Milli Mücadele yıllarını ele aldı. Mustafa Kemal Paşa'dan önce 3 komutanın Anadolu'ya geçerek, kurtulş meşalesini yaktığına işaret eden Akyol, yeni rejimin harcını milletin attığını yazdı. Akyol'un yazısından kesitler:
"Birinci Cihan Harbi'nin dışında kalmamız mümkün müydü? Mustafa Kemal dahil birçok tanığa göre, mümkün değildi. Enver, 1918 ortalarında Alman yenilgilerinden görür ki, harbi kaybediyoruz. Bunun üzerine,
Anadolu'da Milli Mücadele fikrini ilk düşünen kumandanlardan Kazım Karabekir kendisini Erzurum'daki 15. Kolordu Komutanlığı'na tayin ettirdi, 12 Nisan 1918'de İstanbul'dan ayrıldı.
Milli Mücadele'nin ilk askeri dayanağı bu kolordudur.
Bu amaçla Anadolu'ya giden ikinci komutan, Ali Fuat Paşa'dır.
İkisi de Mustafa Kemal'le görüşerek yola çıkmıştır.
Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'da Harbiye Nazırı olarak, hatta darbe ile milliyetçi bir hükümet kurdurarak çıkış yolu aramaktadır.
Bu mümkün olmaz. O da hemen Padişah'ın "müfettişlik" önerisini değerlendirip Samsun'dan Anadolu'ya çıkar. Yanında General Refet Bele vardır. "Hamidiye kahramanı" Rauf Orbay 8 Mayıs'ta Anadolu'ya geçmiştir.
"Milli Mücadele'nin ilk beşleri" bunlardır.
Lider Mustafa Kemal'dir. Karabekir gibi elinde en güçlü askeri birlikler bulunan bir komutan bile, üniforması çıkarılmış, sivil Mustafa Kemal'e "emret paşam" diyor.
Doğu'yu Karabekir kurtarır. Ama "Batı Cephesi" yoktur. Mustafa Kemal, Batı Cephesi'ni, 9 Nisan 1920'de Anadolu'ya geçen Albay İsmet'e verecektir.
Fevzi Paşa'nın da katılmasıyla askeri cenah artık tamamdır.
Komutanların hepsi Cihan Savaşı tecrübesine sahiptir; İttihatçıların hatalarından dersler almışlardır.
Sivil topluma gelince. Anadolu'da mantar gibi "Müdafaayi Hukuk" ve benzer adlarla sivil milli mukavemet dernekleri kurulmaktadır.
Milli Mücadele'nin meşruiyet temellerine bakınız; yüzyıllık birikimin yarattığı kurumlar:
"Kongreler... Heyeti Temsiliye... Türkiye Büyük Millet Meclisi..."
Üçüncü Dünya ülkelerinin bağımsızlık savaşlarında örnekleri çok görülen "Devrim Komuta Konseyi... Ulusal Kurtuluş Cephesi Merkez Komitesi" falan gibi oligarşik örgütlenmeler hiç benzemez.
Bizde Kongreler ve Heyeti Temsiliye adları etiket değil, gerçeğin ifadesidir. Meclis, 'atanmışlar'dan değil, 'seçilmişler'den oluşur. Osmanlı Mebusan Meclisi'nin milliyetçi devamıdır. Misak-ı Milli'yi kabul ve ilan eden Mebusan Meclisi'dir, uygulayan Türkiye Büyük Millet Meclisi...
Mustafa Kemal, sadece "başkomutan" değil, bu toplumsal temsil hareketinin de lideridir; "milli lider"dir.
Böyle bir milli hareketten tabii ki Cumhuriyet çıkacaktı ve Mustafa Kemal tabii ki "sadrazam" değil, "cumhurbaşkanı" olacaktı."
"Birinci Cihan Harbi'nin dışında kalmamız mümkün müydü? Mustafa Kemal dahil birçok tanığa göre, mümkün değildi. Enver, 1918 ortalarında Alman yenilgilerinden görür ki, harbi kaybediyoruz. Bunun üzerine,
Anadolu'da Milli Mücadele fikrini ilk düşünen kumandanlardan Kazım Karabekir kendisini Erzurum'daki 15. Kolordu Komutanlığı'na tayin ettirdi, 12 Nisan 1918'de İstanbul'dan ayrıldı.
Milli Mücadele'nin ilk askeri dayanağı bu kolordudur.
Bu amaçla Anadolu'ya giden ikinci komutan, Ali Fuat Paşa'dır.
İkisi de Mustafa Kemal'le görüşerek yola çıkmıştır.
Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'da Harbiye Nazırı olarak, hatta darbe ile milliyetçi bir hükümet kurdurarak çıkış yolu aramaktadır.
Bu mümkün olmaz. O da hemen Padişah'ın "müfettişlik" önerisini değerlendirip Samsun'dan Anadolu'ya çıkar. Yanında General Refet Bele vardır. "Hamidiye kahramanı" Rauf Orbay 8 Mayıs'ta Anadolu'ya geçmiştir.
"Milli Mücadele'nin ilk beşleri" bunlardır.
Lider Mustafa Kemal'dir. Karabekir gibi elinde en güçlü askeri birlikler bulunan bir komutan bile, üniforması çıkarılmış, sivil Mustafa Kemal'e "emret paşam" diyor.
Doğu'yu Karabekir kurtarır. Ama "Batı Cephesi" yoktur. Mustafa Kemal, Batı Cephesi'ni, 9 Nisan 1920'de Anadolu'ya geçen Albay İsmet'e verecektir.
Fevzi Paşa'nın da katılmasıyla askeri cenah artık tamamdır.
Komutanların hepsi Cihan Savaşı tecrübesine sahiptir; İttihatçıların hatalarından dersler almışlardır.
Sivil topluma gelince. Anadolu'da mantar gibi "Müdafaayi Hukuk" ve benzer adlarla sivil milli mukavemet dernekleri kurulmaktadır.
Milli Mücadele'nin meşruiyet temellerine bakınız; yüzyıllık birikimin yarattığı kurumlar:
"Kongreler... Heyeti Temsiliye... Türkiye Büyük Millet Meclisi..."
Üçüncü Dünya ülkelerinin bağımsızlık savaşlarında örnekleri çok görülen "Devrim Komuta Konseyi... Ulusal Kurtuluş Cephesi Merkez Komitesi" falan gibi oligarşik örgütlenmeler hiç benzemez.
Bizde Kongreler ve Heyeti Temsiliye adları etiket değil, gerçeğin ifadesidir. Meclis, 'atanmışlar'dan değil, 'seçilmişler'den oluşur. Osmanlı Mebusan Meclisi'nin milliyetçi devamıdır. Misak-ı Milli'yi kabul ve ilan eden Mebusan Meclisi'dir, uygulayan Türkiye Büyük Millet Meclisi...
Mustafa Kemal, sadece "başkomutan" değil, bu toplumsal temsil hareketinin de lideridir; "milli lider"dir.
Böyle bir milli hareketten tabii ki Cumhuriyet çıkacaktı ve Mustafa Kemal tabii ki "sadrazam" değil, "cumhurbaşkanı" olacaktı."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.