Her seçim arefesinde vekil adaylarının nasıl kapı kapı dolaştıkları, köylüsünden kentlisine milletin her ferdi ile nasıl da yalvar yakar konuşup oy istedikleri herkesin malumudur.
Seçilip Ankara'ya vekil olarak gittiklerinde milleti asla unutmayacaklarına dair her fırsatta mutlaka kendilerini ziyaret edip dertlerini dinleyeceklerine ve çözüm arayacaklarına ilişkin namus sözlerine de cümle alem her seçim dönemi şahit olmuştur ve olmaktadır.
Cümle alem şu hususa da bizzat şahittir ki, her seçim arefesinde verilen o sözler, sıralanan o vaadler, her defasında mutlaka unutulmuş ve özellikle iktidar partisi ile ortaklarına mensup vekiller, her defasında yoksulların, ezilenlerin ve mazlumların aleyhinde el kaldırmışlardır.
Fazla uzaklara gitmeye gerek yok, sadece şu son 22 yıllık iktidar dönemini hatırlayıp, yıl yıl olanları ve olayları sıralamak ve dahi memleketin geldiği hazin manzarayı seyretmek, milletin vekillerinin, millete verdikleri sözleri asla tutmadıklarını anlamak için yeterlidir.
Yönetim emanetini ısrarla üzerlerine aldıkları millet sefilleri oynarken, sürmekte olan sefaletin son bulması için zerre kadar bir çaba göstermeyen vekillerin, tam aksine kambur üstüne kambur yükleyen yeni yasaların hayata geçmesi için el kaldıran sözde temsilcilerin, gerçekten hangi milletin vekilleri oldukları artık ciddi ciddi sorulmakta ve sorgulanmaktadır.
Vicdansızlığın ve utanmazlığın bu kadarı da artık fazla dedirtecek üst üste adımlara ve düzenlemelere şahit oluyoruz son zamanlarda.
Ezilen, üzülen, yokluktan ve yoksulluktan ötürü dizlerinin bağı çözülen kitlelerin hallerinin biraz düzeltilmesi, hayat standartlarının azcık iyileştirilmesi için eskaza bir kanun teklifi verilmesi halinde iktidar partisi ve ortaklarının toptan el kaldırması ile reddedildiğine şahit oluyoruz.
Hazineyi tamtakır-kurubakır yapan düzenlemelerin ve ısrarla uygulayıcılarının araştırılmasına dair bir araştırma önergesinin yine aynı blok tarafından sorgusuz-sualsiz reddedildiğini görüyoruz.
Yıllardır iktidarın yamacında palazlanmış olan dev şirketlerin, sanki çok ihtiyaçları varmış gibi akıllarına geldikçe trilyonluk vergi borçlarının bir kalemde silinmesine asla ses çıkarmayan vekiller, ne acıdır ki, emeklilerin yaşadıkları sefaletin devamı için el kaldırıyorlar.
Vekillerin ve vekil emeklilerinin maaşlarının artırılmasına tereddütsüz onay veren vekiller, emeklinin ve emekçinin ücretlerinin artırılmasına itiraz edebiliyorlar.
Nasıl oluyorsa, neden ve niçin oluyorsa oluyor, her yeni düzenlemeden, her tasarruf tedbirinden millete sefalet ve vekillere ve dahi onların yamacında palazlanmış olan bir avuç mutlu azınlığa saltanat çıkıyor.
Evliya Çelebi meşhur Seyahatname'sinde, biraz da abartılı olarak Erzurum'daki kış mevsiminin uzunluğunu ve şiddetini anlatırken; "ben orada on bir ay geçirdim, halk hala yaz bekliyordu, ben ayrıldıktan sonra kalan o bir ayda beklenen yaz geldi mi gelmedi mi bilmiyorum" demiş, şimdi de bu çilekeş millet tam 22 yıldan beri adalet ve kalkınma bekliyor, şimdiye kadar ufuklarda böyle bir şey görünmedi, bundan sonra da ya kısmet…
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025