"Allah'ın (c.c.) huzûruna altın dolu binlerce keseler götürsen, Cenab-ı Hakk:"Bize bir şey getirmek istiyorsan, kazanılmış bir gönül getir!" "Çünkü altın, gümüş bizim için bir şey değildir. Eğer bizi ve rızamızı istiyorsan, bunun ancak bir gönül kazanmaya bağlı olduğunu unutma!.." buyurur.""Hakk'ın nûrunun insandaki tecellîsini görmek için kalb gözün iyice açılsın!.""O kişi, pîrin bu nüktelerini kavradı. Gönlü, sohbetle, merhametin esrarından bir hisse aldı. Huzur ve vecd içinde hac yolculuğuna devam etti."Mevlana (k.s.) bu hikayeden sonra devamla buyurur:"Sefere çıkacağın vakit, ilahî bir hazine olan insan-ı kamil olmak talebi ile çık ki, gönlünün ufku açılsın!""Her kim ekin ekerse, maksadı buğday almak olur. Saman zaten buğday ile husûle gelir.""Saman ekersen, buğday hasıl olmaz. Öyleyse sen de insan-ı kamil, rehber-i fazıl ara; onun talibi ol!""Hac vakti olunca Kabe'yi ziyaret ve tavaf maksadı ile git! Bu maksatla gidersen, Mekke'nin hakîkatini görmüş olursun!.."Mevlana'nın (k.s.) hikayede haccı misal vermesi, haccın çok nazik bir ibadet olmasındandır. Çünkü hacda, meşru olan birçok şeyler yasaklanır. Bir mahşer manzarası sergilenir. Ayet-i kerîmede insanın "refesden, yanî malayaniden, Dünya'nın boş şeylerinden korunması ihtar edilir. Bu sebepten ötürü hac yolculuğuna ruhî bir hazırlıkla çıkmalıdır."Namazın, orucun nafilesi gibi haccın da nafilesi vardır. Nafile yapılan hac ibadetleri hakkında cahilane tenkitler yapmak, Allah (c.c.) korusun ucu küfre sarkan sözlerdir. Bunlar, cehalet homurtuları olup, ibadet lezzetinden mahrumiyetin kara ifadeleridirAsr-ı saadetten beri nafileler, bir îman vecdi île devam ede gelmişlerdir. Heyecan ve iştiyak île yapılan nafile ibadetler kulu, Allah'a (c.c.) takarrub (yakınlaşma) tecellîsine mazhar kılar. Ruhu derinleştirir. Merhamet ve cömertlik vasıfları inkişaf eder. Hakk'ın gören gözü, işiten kulağı olur, yani onların görüşleri, duyuşları, düşünüşleri ve ifadeleri artık hep ilahî nurun cereyanıdır.Bu yükselişler, nafile ibadetlere olan muhabbet ve mahlûkata olan merhametle mümkündür. İmam-ı A'zam'ın 55 kere haccettiğini söylemek bu hususta kafî ve vâfîdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.