Tevazuun zıddı olan kibir, azamet taslamaktır. Şöhret, insan için en büyük nefis afetlerindendir. Şöhret sevdasına düşen bir kimse, pek çok zulüm irtikab eder de, farkında bile olmaz. Kendini alçaltır ve zalimlerden olur. Mevlana (k.s.) buyurur:"Bahar mevsimînde bir taş yeşerir mi? Toprak ol kî, senden renk renk güller ve çiçekler yetişsin!.."Yani baharın berekâtından asıl nasîb alan yalnız topraktır. Ondan dolayı üzerinde türlü türlü çiçekler biter, renk renk goncalar açarken bir taş parçası da baharı görür fakat, ondan nasîb alamaz.Kalpleri taşlaşmış kimseler de tabiattaki böyle camid (cansız) varlıklar gibidir. Onlara da nisan yağmurunun bir fadiesi yoktur. Nefs engelini aşamayanlar için ibadetler de nefsanî arzulara tabî olur. Böylelerinde nefs, çeşitli afetlerle kıble haline gelir.Tarîhe şan ve şeref veren devlet adamlarını hep büyük ruh terbiyecileri yetiştirmiştir. Onlar, yetiştirdikleri devlet adamlarına engin bir gönül iklimi kazandırmış ve kendilerini merhamet ve mes'üliyet duyguları ile ebedîleştirmişlerdir.Ertuğrul Gazî büyük mürşid Edebali Hazretleri'ni kendisine rehber edinmiş, oğlu Osman Gazî'yi de onun terbiyesine teslim etmiştir.Ertuğrul Gazî, oğlu Osman Gazî'ye, onun şahsında bütün haleflerinin ruhlarına yön verecek şu kıymetli vasiyyette bulunmuştur:"- BAK O?UL!Beni incit. Şeyh Edebali'yi incitme.O bizim aşîretimizin aydınlığıdır. Terazîsi dirhem şaşmaz!Bana karşı gel, ona karşı gelme!Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim. Ona karşı gelirsen, gözlerim sana bakmaz olur, baksa da seni görmez olur.Sözümüz Edebali için değil, senceğiz içindir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.