Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, malumumuz üzere, beşeri akılla izah edilemeyecek kadar fazlaca hasletleri bulunmaktaydı. Ehl-i Beyt aşkı, Atatürk sevdası, dava adamlığı hasletleri su götürmez gerçekliğe sahiptir.
Benim bilhassa dikkatinizi çekmek istediğim özelliği, merhum Hocamızın 'Bilim Adamı' kimliğidir.
Fedakârlıklar, mücadele ve çilelerle geçen bir ömür…
Bir hayat düşünün ki, imkânsızlıklar ve zorluklarla hayata karşı sıfırdan başlayıp, öğretmenlikten profesörlüğe kadar yükselmiş olsun, bu sürece paralel siyasi parti liderliği, kanaat önderliği, ticaret yapabilsin ve İslam âlemine, iktisat dünyasına, siyaset dünyasına kılavuz niteliği taşıyan 50'yi aşkın kitap neşretsin. Her bir kitabın, atıfta bulunduğu minimum 100 üzerinde kaynak bulunsun. Bu nitelik ve adette kitabı yazmayı bir yana bırakalım, ömrü boyunca bu sayıda kitap okuyan insan sayısının bile nüfusa oranla çok az olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
2022 yılında, Türkiye'deki akademisyenlerin atıfta bulunulan yayın sayısı ortalamasının 0,20 olduğunu yani 5 akademisyenden sadece 1 tanesinin yayınladığı makalelere atıfta bulunulduğunu baz alırsak, merhum hocamızın bilim adamı kimliğinin beşer üstü olduğunu açıkça görmüş olacağız.
Dünya genelinde, profesörlerin uzmanlaşmış olduğu bir veya iki alan bulunmakta iken, Hocamız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, İslam, iktisat, siyaset, devlet adamlığı, felsefe, ticaret gibi birbirinden bağımsız ve ilintisiz alanlarda uzman olduğu, yeni fikir ve girişimlerle alışılagelmişin dışında tespit ve söylemleriyle her defasında gerçek ilim adamlarının ve vatanseverlerin takdirini toplamıştır. Düşmanları dahi hocamızın tezlerini çürütememiş, günlük söylem ve iftiralarla geçiştirmiş, bir süre sonra da hocamızı taklit yoluna gitmiştir.
Ortaya koymuş olduğu Milli Ekonomi Modeli'yle Kapitalizme düpedüz savaş açmış, iç ve dış engellemelere, iftira ve çirkinliklere rağmen bırakın geri adım atmayı üstüne üstüne gitmiş, ender görülecek cesaret sergilemiştir. Milli Ekonomi Modeli'nin teferruatını anlatma yoluna gitmeyeceğim. Belirtmek istediğim konu, Hocamız, her türlü engel ve Kapitalizmi iliklerimize kadar hissettiğimiz dönemde, kendi uygulamasını ortaya koymuş, kısıtlı imkân ve sermayelerle binlerce kişiye ekmek kapısı açmıştır. Yeryüzünde nadir olan durumlardan bir tanesi de, ekonomi profesörlerinin teoriyi pratiğe geçirmeleri hususudur.
Bir çoğu, kapitalizmin topluma empoze etmek istediği ekonomi sistemini okur okutur, fakat işi pratiğe dökmeye kalkamaz veya kısa sürede işi batırır. İşte hocamızın beşer üstü hasletlerinden bir tanesi de budur. O kendine dayatılanı değil, hakikati aramış, bulmuş, özümsemiş, etrafındakilere aktarmış ve faaliyete geçirerek başarıyı sağlamıştır.
Tarihin tozlu sayfaları göstermektedir ki, gerçek ilim ve dava adamlarının kıymetleri yaşadıkları dönemde bilinememiş, en az 200 yıl sonra kıymetleri anlaşılmaya başlamış ve tarih kitaplarına altın harflerle isimleri yazılmış, insanoğluna ışık olmuşlardır. Yüce Allah'ıma şükürler olsun ki, kıymetli hocamızı, görmek, okyanus kadar ilminden en azından bir damla su içebilmek, kıymetini tam anlayamasak da anlamaya çalışmak bizlere nasip oldu… Tarih, hocamızın sayesinde bizleri, de hocamızın davasını koşturan evlatları olarak altın harflerle yazacaktır Elhamdülillah.
Hocamız, bizlere gerçek Müslümanın nasıl olduğunu, nasıl yaşaması gerektiğini, insanın dünyaya gelişindeki mana arayışını yaşayarak, yazarak, söyleyerek, yeri geldi kızarak bir baba gibi öğretmiştir. Bizlere düşen temel görev, hocamızın ağzından çıkan her cümleyi, kaleminden dökülen her yazıyı, her duruşunu ayrı ayrı düşünmek, özümsemek ve hayata geçirmektir. Dünyada da, ahirette de kurtuluş yolumuz budur.
Hocamız, davasının neferlerinin her birinin bir cumhurbaşkanı, bir başbakan olabilecek nitelikte olduğunu defalarca beyan etmiştir. Bu sözler alelade söylenen sözler değildir. Hepimiz şahidiz ki hocamızın ağzından boşa tek kelime çıkmamıştır. Anlamak, anlamaya çalışmak nasip işidir. Bize nasip ettiği için Yüce Allah'a şükrediyorum.
Merhum Hocamızın yaktığı ateşin büyüyeceğine olan inancımız tamdır. Bu yola tek başına çıkan ve milyonları etrafına toparlayan Hocamızı örnek almaktan asla geri durmayın. O, sahih iman ve gerekli gayretleri gösterdikten sonra, umutsuz görünen her durum içerisinden güçlenerek çıkıldığını yüzlerce defa göstermiştir. O, kendisine inanan insanları, peşinden gidenleri asla mahcup etmemiştir. Muktedirlerin, FETÖ'nün adını desturla andığı dönemde bile dik duruşundan ödün vermemiş, Fetullah hocanın(!) FETÖ olduğunu her fırsatta dile getirmiş ve düşman ilan etmiştir.
O, başörtüsünün kaldırıldığı dönemde dik duruşundan ödün vermemiş, her ne pahasına olursa olsun mücadele etmiştir. O, muktedirlerin her yanlışını muhalefetlerin dahi cesaret edip dile getiremediği sözleri hiç tereddütsüz söylemiştir. O, her siyasinin dümen kırdığı denizde, gemisinin batması pahasına rotasından milim şaşmadan tam yol ileri demiştir.
Ey Hocamın davasını güden bahtiyarlar! Bizlere mücadele güzel, bizlere dava güzel, bizlere iman güzel, hocamın açtığı yolda yürümek güzel. Varsın, karşımıza buz dağı çıksın, varsın yolumuza mayınlar döşensin, varsın muktedirlerin çakalları yolumuza dizilsin, sonucu her ne olursa olsun bizlere hocamızın davası yolunda ölmek güzel.
Yüce Allah şahidimiz olsun, hocamızın yolunda yürüdüğümüz müddetçe asla kaybedenlerden olmayacağız. Evlatlarımız, torunlarımız, biz öldükten sonra gelen soyumuz bizlerle iftihar edecekler, ne mutlu bize ki, kutsal dava uğruna yaşayan ve bu uğurda gerekirse ölebilen babalarımız analarımız varmış diyecekler. Yüce Allah bizlere Hocamızın yolunda yaşamayı ve ömrümüzü bu yolda nihayetlendirmeyi nasip etsin.