Merhamet arayan bir Türkiye!

Birleşmiş Milletler 68. Genel Kurul çalışmalarına katılmak için ülkesinde, New York'ta olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ABD Başkanı Obama "görüşülecek liderler arasına" almadı. "Prestij ararken" "merhamet dilenen" bir Türkiye görüntüsü verdik? Vatandaş olarak, içimiz acıdı.Amma, bunun erinde geçinde böyle olacağı Haydar Baş tarafından söylenmemiş miydi? "İran Şahı'na döneceksiniz, sizi kabul edecek bir tek ülke çıkmayacak, yatacak yer bulmakta zorlanacaksınız" dememiş miydi? İnşallah iş o noktaya varmaz amma siz ister Türkiye, ister başka bir ülke olarak "Millî politikalar" uygulamaz, başka ülkelerin eli ayağı haline gelirseniz, akıbet benzerlerinin akıbetinden farklı olmaz. Sayın Gül, daha Dışişleri Bakanı iken, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni devre dışı bırakarak zamanın ABD Dışişleri Bakanı ile altı maddelik o gün için gizli, bugün için herkesin bildiği bir protokol imzalamamış mıydı? Yine, Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'yi kurar kurmaz ABD'nin Ankara Büyükelçisi Abromoowitz'e, küresel güçlerin Türkiye üzerindeki emellerinin gerçekleşmesini sağlayacak "Yerel yönetimlere otonomi vermeyi" taahhüt ettiği ve bugün bu taahhüdün "Demokratikleşme" kılıfı altında hayata geçirilmek üzere olduğu artık herkesin malumu değil mi? Sen kendi ülkende iktidar ve muktedir olabilmek için ABD ve onu yöneten küresel güçlerin eli-ayağı gibi hareket edersen, amaçlarına ulaşana kadar seni el üstünde tutar, işleri bittiğinde de, "Süpürmeyin, kullanın" diye dil döktürecek kadar fırlatıp atıverirler. Düşünün bir kez?BM, Suriye için toplanıyor.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu toplantı için New York'a gidiyor. Ve Obama, Suriye ile en uzun sınıra sahip; ülkesinde bir milyona yakın Suriyeli sığınmacının bulunduğu; bunların 900 km'lik sınırı kevgire çevirdiği; sebep oldukları terör olaylarının onlarca onlarca ocağı söndürdüğü; sınırlarında karşılıklı uçakların, helikopterlerin düşürüldüğü; sığınmacılar için bütçesini altüst eden harcamaların yapıldığı; muhaliflerin eğitildiği, silah, araç-gereç ve teçhizat temin ettiği Türkiye'nin Cumhurbaşkanı ile görüşmeye tenezzül etmiyor?Herkesle görüşüyor, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmüyor?Ve BM'nin 68.Genel Kurulu'nda Obama konuşuyor, Suriye'den bahsediyor. Çıkıyor, Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak konuşuyor ve "Suriye halkı, yirmi birinci yüzyılın en vahim katliamını yaşarken" diyor, diyebiliyor. Yani, kendini yok sayan Obama'nın ülkesi ABD'nin Irak'taki, Afganistan'daki katliamlarını aklayarak, "Hâlâ beni terk etmeyeceğini umuyorum" mesajı vermeye çalışıyor.Eh yani, bu kadar olur?Obama'nın kendisi ile görüşme gereği duymadığı Abdullah Gül son bir gayretle yollara düşüyor?Ve Türkiye'yi sıcak para getirisiyle sömüren "Merrill Lynch" tarafından düzenlenen etkinliğe katılıyor. Ardından Coca Cola CEO'su Muhtar Kent'in öncülük ettiği çalışma yemeğine iştirak ediyor. Coca-Cola ne demek olduğunu, Türk insanına ve gençliğine nasıl bir katkı yaptığını, artık onu da AKP'liler bir öğreniversinler lütfen.Daha da ilginci Sayın Gül'ün, AKP kurulurken Erdoğan'ın Türkiye'yi eyaletlere bölme taahhüdünde bulunduğu CFR'ye de uğrayıp bir konuşma yapacak olması?Bu haller ne hallerdir böyle!Bu hallerin ne haller olduğunu Cumhurbaşkanı Gül'ün New York'taki görüşmelerini takip eden gazeteci Hilal Kaplan 25 Eylül 2013'teki Yeni Şafak'ta şu satırlarla değerlendiriyor:"Sayın Gül'ün, belki de Cumhurbaşkanı olarak son kez katılacağı BM Genel Kurulu çerçevesindeki etkinlikler, bir devlet adamı olarak kendisinden çok, son aylarda imajı yıpranmış olan Türkiye'nin prestijine katkı sağlamaya yönelik?"Sayın Gül'ün New York'taki seyir defterini satır satır takip ettiğimizde "prestij edinmekten" ziyade "merhamet aramaya" çıktığına şahit olduk ve bir kez daha Haydar Baş'ın, "Bunlar yapamazlar. Bilseler de, isteseler de yapamazlar" ikazına hak verdik. Yapamazlar?Çünkü "icazet" söz konusu?İspanyollarla işbirliği yapan bir Kızılderili'nin durumu ne ise, AKP-ABD ittifakının durumu da işte o? Dün "Hayran olunan" Obama'nın sesi bugün "Hasret duyulan" bir ses oldu, âşıklar için?O cenahlardaki raf ömürleri ha doldu ha dolmak üzere?Yapamazlar?Yapamazlar, çünkü Millî Ekonomi Modeli ve Haydar Baş'ları yok?