Bursa'da bir zat, birisinden at satın alır. Atı alıp getirince, daha akşamdan atın hasta olduğunu anlar. Sabahleyin hemen gidip, kadıya hasta atı satanı şikayette bulunmak için geceyi zor geçirir... Sabah olur olmaz hemen kadı efendiye gidip şikayetini bildirmek üzere erkenden evinden çıkar. Bekler ama kadı dairesine gelmez. Biraz bekleyip "Bugün gidip yarın geleyim bari" diye gider ve yarını bekler. Fakat at yarını getiremez ve o gece ölür. Hadiseyi sonradan öğrenen kadı efendi:- Ben ilk gün daireme zamanında gelsem de o atın hasta olduğunu tesbit etseydim, atı satan adama geri verirdim. Dolayısıyla sen zarar etmezdin. Fakat zamanında gelemediğim için bunu yapamamış oldum. Bunda suçlu olan benim. O halde atın parasını ödemem lâzım, diyerek atın parasını adama öder.İkinci hadise de şudur:Hadise İznik'de meydana geliyor. Bir müslüman diğer bir müslümandan bir tarla satın alır. Zamanı gelince sürmeye başlar. Sabanla tarlayı sürerken, sabana bir şey takılır. Bakar ki bir küp altın... Alır, bunu tarlayı satın aldığı adama götürür ve:- Bu altınlar senindir. Çünkü ben senden tarlanın kendisini satın aldım. Benim hakkım olamaz, der.Diğer müslüman ise altınları kabul etmeyip:- Ben sana tarlanın tamamını sattım. Dolayısıyla benim o tarlada hiç bir hakkım kalmadı. Bu altınları alamam, diye cevap verir, ikisi de altınları almak istemedikleri için mesele kadıya intikal eder.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.