Me'mun'un içi başka, dışı başka
Halife Me'mun'un, İmam Cevad'la (a.s.) ilişkisinin altında siyasal amaçlar yatıyordu. Yani görünürde güzel ve iyi bir ilişki söz konusuydu fakat içi kötü niyet ve siyasal düzenbazlık barındırıyordu
23.07.2016 00:00:00
Me'mun'un, İmam Cevad'la (a.s.) ilişkisi, bundan önce babası İmam Rızâ (a.s.) ile kurduğu ilişkinin aynısıydı. Altında siyasal amaçlar yatıyordu. Yani görünürde güzel ve iyi bir ilişki söz konusuydu fakat içi kötü niyet ve siyasal düzenbazlık barındırıyordu.
Me'mun, İmam Cevad'a (a.s.) tuzak kurdu ama onu küçük düşürmek, aşağılamak şeklinde belirginleşen amaçlarını gerçekleştiremedi. Bu amaçla attığı son adım, kızını onunla evlendirmek oldu. (Bununla İmam'ın dünyaya düşkün olduğu görünümü yaratmak ve halk arasındaki konumunu düşürmek istiyordu).
"el-Kâfî" adlı eserde Muhammed b. Reyyan'dan şöyle rivayet edilir:
"Halife Me'mun, Ebû Ca'fer'e (a.s.) karşı akla gelebilecek her türlü hileye başvurdu fakat onu tuzağa düşüremedi. Hasta düşüp kızını İmam'la evlendirmek istediğinde, iki yüz güzel câriyeyi çağırdı ve her birine içinde mücevher bulunan bir cam (şarap kadehi veya gümüş tabak) verilmesini, Ebû Ca'fer (a.s.) seçkinlerin bulunduğu yerde oturduğunda yanına gidip karşılamalarını emretti. Fakat İmam bunların hiçbirine bakmadı.
Muharık adında güzel sesli, ud ve def çalan uzun sakallı bir adam vardı. Me'mun onu çağırdı. Me'mun'a dedi ki: 'Ey mü'minlerin emîri! Eğer dünyalık bir işle ilgiliyse, senin istediğin gibi onun meylini dünyaya çekerim.' Adam İmam'ın karşısına oturdu ve öyle eşek gibi anırmaya başladı ki, evde bulunan herkes etrafında toplandı. Bunun üzerine udunu çalmaya, beraberinde şarkı söylemeye başladı. Bir saat kadar çalıp söylediği hâlde Ebû Ca'fer, ne sağına baktı, ne de soluna; ona imtina etmedi. Bir süre sonra başını kaldırdı ve şöyle dedi: 'Allah'tan kork, ey uzun sakallı adam!' Derken mızrap ve saz elinden düştü, ölünceye kadar artık elini kullanamaz oldu. Me'mun bu hâlini sordu. 'Ebû Ca'fer bana haykırınca öyle korktum ki, bir daha ebediyen bu korkudan kurtulmam mümkün değildir' dedi." (el-Kâfî, 1/494-495, Hayatu'l-İmam Muhammed el-Cevad, s. 227-229'dan naklen).
Baş Kadı İbn Eksem'in, İmam'ı zor durumda bırakmak maksadıyla birtakım ağır sorular sormasına gelince, aşağıdaki rivâyetlerden anlaşılacağı gibi, Me'mun'un dayatmasıyla atılmış adımlardı.
Me'mun, Yahya b. Eksem'e şöyle dedi: "Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er-Rızâ'ya (a.s.) onu susturacak bir soru sor."
Bunun üzerine Yahya dedi ki: "Ey Ebû Ca'fer! Bir kadınla zina eden bir adamın o kadınla evlenmesi helâl olur mu?"
İmam (a.s.) şu karşılığı verdi: "Kadını, hem kendisinin, hem de başkasının nutfesinden arınıncaya kadar kendi hâline bırakır. Çünkü kendisiyle yatan bu kadının bir başkasıyla da yatmamış olduğundan emin olamaz. Sonra isterse bu kadınla evlenir. Bu, tıpkı bir adamın bir hurmayı haram sûrette yedikten sonra, bir de satın alarak helâl sûrette yemesi gibidir."
Bu söz karşısında Yahya apışıp kaldı. (Tuhefu'l-Ukûl, s. 454).
Me'mun, İmam Cevad'a (a.s.) tuzak kurdu ama onu küçük düşürmek, aşağılamak şeklinde belirginleşen amaçlarını gerçekleştiremedi. Bu amaçla attığı son adım, kızını onunla evlendirmek oldu. (Bununla İmam'ın dünyaya düşkün olduğu görünümü yaratmak ve halk arasındaki konumunu düşürmek istiyordu).
"el-Kâfî" adlı eserde Muhammed b. Reyyan'dan şöyle rivayet edilir:
"Halife Me'mun, Ebû Ca'fer'e (a.s.) karşı akla gelebilecek her türlü hileye başvurdu fakat onu tuzağa düşüremedi. Hasta düşüp kızını İmam'la evlendirmek istediğinde, iki yüz güzel câriyeyi çağırdı ve her birine içinde mücevher bulunan bir cam (şarap kadehi veya gümüş tabak) verilmesini, Ebû Ca'fer (a.s.) seçkinlerin bulunduğu yerde oturduğunda yanına gidip karşılamalarını emretti. Fakat İmam bunların hiçbirine bakmadı.
Muharık adında güzel sesli, ud ve def çalan uzun sakallı bir adam vardı. Me'mun onu çağırdı. Me'mun'a dedi ki: 'Ey mü'minlerin emîri! Eğer dünyalık bir işle ilgiliyse, senin istediğin gibi onun meylini dünyaya çekerim.' Adam İmam'ın karşısına oturdu ve öyle eşek gibi anırmaya başladı ki, evde bulunan herkes etrafında toplandı. Bunun üzerine udunu çalmaya, beraberinde şarkı söylemeye başladı. Bir saat kadar çalıp söylediği hâlde Ebû Ca'fer, ne sağına baktı, ne de soluna; ona imtina etmedi. Bir süre sonra başını kaldırdı ve şöyle dedi: 'Allah'tan kork, ey uzun sakallı adam!' Derken mızrap ve saz elinden düştü, ölünceye kadar artık elini kullanamaz oldu. Me'mun bu hâlini sordu. 'Ebû Ca'fer bana haykırınca öyle korktum ki, bir daha ebediyen bu korkudan kurtulmam mümkün değildir' dedi." (el-Kâfî, 1/494-495, Hayatu'l-İmam Muhammed el-Cevad, s. 227-229'dan naklen).
Baş Kadı İbn Eksem'in, İmam'ı zor durumda bırakmak maksadıyla birtakım ağır sorular sormasına gelince, aşağıdaki rivâyetlerden anlaşılacağı gibi, Me'mun'un dayatmasıyla atılmış adımlardı.
Me'mun, Yahya b. Eksem'e şöyle dedi: "Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er-Rızâ'ya (a.s.) onu susturacak bir soru sor."
Bunun üzerine Yahya dedi ki: "Ey Ebû Ca'fer! Bir kadınla zina eden bir adamın o kadınla evlenmesi helâl olur mu?"
İmam (a.s.) şu karşılığı verdi: "Kadını, hem kendisinin, hem de başkasının nutfesinden arınıncaya kadar kendi hâline bırakır. Çünkü kendisiyle yatan bu kadının bir başkasıyla da yatmamış olduğundan emin olamaz. Sonra isterse bu kadınla evlenir. Bu, tıpkı bir adamın bir hurmayı haram sûrette yedikten sonra, bir de satın alarak helâl sûrette yemesi gibidir."
Bu söz karşısında Yahya apışıp kaldı. (Tuhefu'l-Ukûl, s. 454).