Büyüklerimiz, 'bu kadar cehalet ancak tahsille olur' demişler.
Peki, bu kadar beceriksizlik, bu kadar basiretsizlik ve bu kadar gaflet ne ile ve nasıl olur?
Düşünebiliyor musunuz, koskoca, uçsuz bucaksız ovaları, yaylaları, mümbit arazileri olan bir memlekette, ahaliyi peynir alamaz, yoğurt yiyemez ve süt içemez hale getirdiler.
Yoksulla peynirin arasına, fakir fukara ile et ve et ürünlerinin arasına aşılmaz duvarlar ördüler, geçilemez engeller oluşturdular.
Otuz kırk yıl evvel, hem yakın hem de uzak komşularına hem canlı hayvan hem de karkas et ihraç eden bir memlekette, halkı et alamaz, et yiyemez perişanlığa düçar ettiler.
Yaylaları, ovaları, dereleri, çayları ve şarıl şarıl akan ırmakları olan, ekilebilir uçsuz-bucaksız tarım arazileri olan ve hepsinden önemlisi de, bütün bu doğal kaynakları bir araya getirip üretime dönüştürecek kabiliyette genç nüfusu olan bir memlekette, ahaliyi, dışarıdan gelecek buğdaya muhtaç ettiler, mısıra muhtaç ettiler, mercimeğe, fasulyeye muhtaç ettiler, bilumum hububat ürünlerine muhtaç ettiler.
Kendi köyünde, kentinde ve kendi halinde, beş on dönüm arazisi ile uğraşan vatansever bir vatandaş yönetimde olsaydı, hele hele tarım bakanı olsaydı, kesinlikle, ülkenin durumu bugünkünden çok daha iyi durumda olurdu.
Bu kadar cehalet ne ile ve nasıl mümkün olmuştur, gerçekten hayret…
Bu kadar beceriksizlik, hangi hünerli ellerin, hangi basiretli bakışların, hangi ferasetli tedbirlerin ürünüdür, bin kere hayret!..
Ülke yönetiminin son çeyrek asrında söz sahibi olan mevcut siyasi kadro, ülkeyi getirip bıraktığı uçurumun korkunçluğunu fark edip, yanlışlarını hissedip çare aramak, çözüm bulmak yerine, hâlâ yaptığı korkunç yanlışları savunma derdinde, yapılan haklı eleştirilere cevap yetiştirmek gayretinde.
Kişinin aynası, yönetim kadrosunun aynası ortaya koymuş olduğu eseri ise, uzun zamandan beri yönettikleri ülkenin bariz perişanlıkları da tüm dünyanın gözü önünde ise, fazla söz ne hacet?
Yoksulluk diz boyu, yolsuzluk dağlarla boy ölçüşüyor, gelir dağılımındaki eşitsizlik dillere destan, hak, hukuk ve adalet tel tel dökülüyor, ortaya çıkan külfet, her çeşit gayri adil vergilerle yoksulun sırtında, nimetler ise bir avuç imtiyazlı sınıfın arasında sürekli pay ediliyor.
Memleketi muhannete muhtaç edenler, bilmem ki hangi yüzle halkın huzuruna çıkıp konuşabiliyorlar?
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025