Mekke’nin Fethi’nde Hz. Resulullah’ın yanında yer almıştır
“Mekke, Hicret’in 8. yılında Ramazan ayı içinde fethedildi. Fethin sebebi Kureyş müşriklerinin, Hudeybiye Anlaşması’nı bozarak, Peygamberimizin (s.a.v.) müttefiki olan Huzaalıları öldürtmeleriydi
24.08.2023 19:17:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Mekke, Hicret'in 8. yılında Ramazan ayı içinde fethedildi. Fethin sebebi Kureyş müşriklerinin, Hudeybiye Anlaşması'nı bozarak, Peygamberimizin (s.a.v.) müttefiki olan Huzaalıları öldürtmeleriydi.
Resulullah (s.a.v.) Kureyş müşriklerine bir mektup göndererek, ya Huzaalıların kan bedellerini ödemelerini, ya da Huzaalıların öldürülmesine aracı olan Ben-i Bekirliler'le ilişkilerini kesmelerini, yoksa kendileri ile savaşacağını bildirdi.
Kureyşliler elçiyi geri çevirdiler. Daha sonra bu davranışlarından da pişman oldular ve Ebu Süfyan'ı Medine'ye gönderdiler. Maksatları Hudeybiye Anlaşması'nın süresini uzatmaktı.
Peygamberimiz (s.a.v.), Ebu Süfyan'ın ne maksatla gelmekte olduğunu ashabına haber verdi ve 'Fakat istediğini elde edemeden geri dönüp gidecektir' buyurdu.
Ebu Süfyan önce kızı Ümmü Habibe'ye gitti. Ümmü Habibe, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) zevcesi idi. Ebu Süfyan kızından şefaat isteyecekti. Ümmü Habibe kendisini soğuk karşıladığı gibi Peygamber Efendimizin (s.a.v.) oturduğu yere oturmasın diye minderi toplayıp kaldırdı.
Hz. Ebu Bekir'e, Hz. Ömer'e, Hz. Ali'ye (a.s.) başvurdu... 'Resûlullah'a (s.a.v.) karşı kimse himayeye alınamaz' diyorlardı. Hatta ashabdan en yakın dostu olan Sa'd bin Ubade bile onu geri çevirdi."
Ebu Süyfan, son çare olarak Hz. Fâtıma'ya (a.s.) başvurdu. O esnada Hz. Fâtıma'nın yanında Hz. Hasan (a.s.) vardı.
Ebu Süfyan: "Ey Muhammed'in kızı! Bari Sen beni himaye etsen olmaz mı?" diyerek âdeta yalvardı.
Hz. Fâtıma (a.s.), "Ben bir kadınım ve kimseyi himaye edemem" diye cevap verdi.
Ebu Süfyan: "Ya Fâtıma, bari bu oğluna söyle de halkın huzurunda beni himaye ettiğini söylesin. Bana bu da yeter. Zira Senin bu çocuğun dünyanın son devrine kadar Müslümanların büyüğü olarak anılacaktır" diyerek Hz. Hasan'ı (a.s.) gösterdi.
Hz. Fâtıma (a.s.): "Oğlum henüz küçüktür. Kimseyi himaye edecek ve kimseye söz ve garanti verecek yaşta değildir" diye özür beyan etti.
Hz. Fâtıma (a.s.) Babasının Ebu Süfyan'a yazdığı sert mektuptan sonra Mekke'ye karşı bir seferin yapılacağını anlamıştı.
Resûlullah, on bin kişilik ordusu ile beraber oruçlu olarak Medine'den Mekke'ye doğru sefere başladı. Hz. Fâtıma (a.s.) bu seferde İslam ordusuyla beraber Babasının yanında yer aldı.
Mekke Hicret'in 8. yılında Ramazan ayında fethedildi.
"Mekke fethedildiği gün Hz. Fâtıma (a.s.) da babası ve çocukları ile oraya gelmişti. Peygamber (s.a.v.) Kendisi için kurulan çadırda gusül ediyordu. Hz. Fâtıma (a.s.) da Babasının görünmemesi için ön tarafında bir perde tutuyordu.
O sırada Ali (a.s.)'ın bacısı Ümmü Hani'nin kocasının, Ben-i Mahzum kabilesinden bazılarını evinde sakladığını, onlara eman verdiğini ve böylece Müslümanlardan onlara bir zarar gelmemesine çalıştığını Ali'ye (a.s.) haber verdiler.
Hz. Ali (a.s.) hemen bacısının evine gitti ve yüzünü demir kalkan ile kapatmış olduğundan bacısı O'nu tanımadı. Öne doğru çıkarak:
'Ey Allah'ın kulu! Bu evden uzak dur, ben Resûlullah'ın (s.a.v.) amcasının kızı ve Ali bin Ebi Tâlib'in bacısıyım' dedi.
Hz. Ali (a.s.) evinde sakladığı adamları dışarı çıkarmasını istedi. Ümmü Hani: 'Allah'a yemin olsun ki, Seni Resûlullah'a (s.a.v.) şikayet edeceğim' dedi.
Ali (a.s.) yüzündeki maskeyi çıkarınca bacısı O'nu tanıdı ve 'Sen misin? Canım Sana feda olsun! Ancak, Seni Resûlullah'a (s.a.v.) şikayet edeceğime yemin ettim' diye feryat etti.
Ali (a.s.): 'Bacım, git ve yeminini bozma' dedi.
Ümmü Hani Peygamberin (s.a.v.) yanına geldi ve olayı anlattı. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki, 'Senin sığınma hakkı verdiğin herkes Benim himayem altındadır, güvendedir.'
Bu sırada Fâtıma (a.s.) eşini savunmak için, 'Ey Ümmü Hani! Gelip de niye Allah ve Resulü'nün (s.a.v.) düşmanlarını korkuttu diye Ali'yi şikayet ediyorsun?' dedi.
Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Allah, Ali'nin çaba ve fedakarlıklarının ecrini verecektir. Ümmü Hani de, Ali'nin hatırına çok üstün bir makama sahiptir ve her kime sığınma hakkı verirse, Benim güvencem altındadır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Resulullah (s.a.v.) Kureyş müşriklerine bir mektup göndererek, ya Huzaalıların kan bedellerini ödemelerini, ya da Huzaalıların öldürülmesine aracı olan Ben-i Bekirliler'le ilişkilerini kesmelerini, yoksa kendileri ile savaşacağını bildirdi.
Kureyşliler elçiyi geri çevirdiler. Daha sonra bu davranışlarından da pişman oldular ve Ebu Süfyan'ı Medine'ye gönderdiler. Maksatları Hudeybiye Anlaşması'nın süresini uzatmaktı.
Peygamberimiz (s.a.v.), Ebu Süfyan'ın ne maksatla gelmekte olduğunu ashabına haber verdi ve 'Fakat istediğini elde edemeden geri dönüp gidecektir' buyurdu.
Ebu Süfyan önce kızı Ümmü Habibe'ye gitti. Ümmü Habibe, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) zevcesi idi. Ebu Süfyan kızından şefaat isteyecekti. Ümmü Habibe kendisini soğuk karşıladığı gibi Peygamber Efendimizin (s.a.v.) oturduğu yere oturmasın diye minderi toplayıp kaldırdı.
Hz. Ebu Bekir'e, Hz. Ömer'e, Hz. Ali'ye (a.s.) başvurdu... 'Resûlullah'a (s.a.v.) karşı kimse himayeye alınamaz' diyorlardı. Hatta ashabdan en yakın dostu olan Sa'd bin Ubade bile onu geri çevirdi."
Ebu Süyfan, son çare olarak Hz. Fâtıma'ya (a.s.) başvurdu. O esnada Hz. Fâtıma'nın yanında Hz. Hasan (a.s.) vardı.
Ebu Süfyan: "Ey Muhammed'in kızı! Bari Sen beni himaye etsen olmaz mı?" diyerek âdeta yalvardı.
Hz. Fâtıma (a.s.), "Ben bir kadınım ve kimseyi himaye edemem" diye cevap verdi.
Ebu Süfyan: "Ya Fâtıma, bari bu oğluna söyle de halkın huzurunda beni himaye ettiğini söylesin. Bana bu da yeter. Zira Senin bu çocuğun dünyanın son devrine kadar Müslümanların büyüğü olarak anılacaktır" diyerek Hz. Hasan'ı (a.s.) gösterdi.
Hz. Fâtıma (a.s.): "Oğlum henüz küçüktür. Kimseyi himaye edecek ve kimseye söz ve garanti verecek yaşta değildir" diye özür beyan etti.
Hz. Fâtıma (a.s.) Babasının Ebu Süfyan'a yazdığı sert mektuptan sonra Mekke'ye karşı bir seferin yapılacağını anlamıştı.
Resûlullah, on bin kişilik ordusu ile beraber oruçlu olarak Medine'den Mekke'ye doğru sefere başladı. Hz. Fâtıma (a.s.) bu seferde İslam ordusuyla beraber Babasının yanında yer aldı.
Mekke Hicret'in 8. yılında Ramazan ayında fethedildi.
"Mekke fethedildiği gün Hz. Fâtıma (a.s.) da babası ve çocukları ile oraya gelmişti. Peygamber (s.a.v.) Kendisi için kurulan çadırda gusül ediyordu. Hz. Fâtıma (a.s.) da Babasının görünmemesi için ön tarafında bir perde tutuyordu.
O sırada Ali (a.s.)'ın bacısı Ümmü Hani'nin kocasının, Ben-i Mahzum kabilesinden bazılarını evinde sakladığını, onlara eman verdiğini ve böylece Müslümanlardan onlara bir zarar gelmemesine çalıştığını Ali'ye (a.s.) haber verdiler.
Hz. Ali (a.s.) hemen bacısının evine gitti ve yüzünü demir kalkan ile kapatmış olduğundan bacısı O'nu tanımadı. Öne doğru çıkarak:
'Ey Allah'ın kulu! Bu evden uzak dur, ben Resûlullah'ın (s.a.v.) amcasının kızı ve Ali bin Ebi Tâlib'in bacısıyım' dedi.
Hz. Ali (a.s.) evinde sakladığı adamları dışarı çıkarmasını istedi. Ümmü Hani: 'Allah'a yemin olsun ki, Seni Resûlullah'a (s.a.v.) şikayet edeceğim' dedi.
Ali (a.s.) yüzündeki maskeyi çıkarınca bacısı O'nu tanıdı ve 'Sen misin? Canım Sana feda olsun! Ancak, Seni Resûlullah'a (s.a.v.) şikayet edeceğime yemin ettim' diye feryat etti.
Ali (a.s.): 'Bacım, git ve yeminini bozma' dedi.
Ümmü Hani Peygamberin (s.a.v.) yanına geldi ve olayı anlattı. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki, 'Senin sığınma hakkı verdiğin herkes Benim himayem altındadır, güvendedir.'
Bu sırada Fâtıma (a.s.) eşini savunmak için, 'Ey Ümmü Hani! Gelip de niye Allah ve Resulü'nün (s.a.v.) düşmanlarını korkuttu diye Ali'yi şikayet ediyorsun?' dedi.
Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Allah, Ali'nin çaba ve fedakarlıklarının ecrini verecektir. Ümmü Hani de, Ali'nin hatırına çok üstün bir makama sahiptir ve her kime sığınma hakkı verirse, Benim güvencem altındadır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.