2002'nin son akşamı Mesaj TV'de yayınlanan Altyazı programıyla farklı bir şey yapıldı.
Diğer tüm kanallar "televole" anlayışı ile yeni yıla girerken Mesaj TV BTP Genel Sekreteri Dr.Nuri Kaplan,AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, MHP Genel Sekreteri ve Devlet Eski Bakanı Faruk Bal, DSP Grupbaşkanvekili ve Devlet Eski Bakanı Aydın Tümen, SP Trabzon Eski Milletvekili Şeref Malkoç, BBP genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr.Orhan Aslan ve Savunma Stratejileri Uzmanı Abdullah Ağar'ı konuk etti.
Renkli ve hatta zaman zaman tartışmalı geçen programda en çok da Kıbrıs ve Irak konuşuldu.
BBP temsilcisi hariç diğerleri savaşa girilmemesi gerektiğini belirttiler.
Prof. Orhan Aslan "Musul- Kerkük petrolleri ve Türkmenleri gerekçe göstererek mutlaka savaşa girmeliyiz" dedi.
Muhalefet temsilcileri özellikle Kıbrıs konusunda AKP genel Başkanı Tayyip Erdoğan'nın farklı açıklamalar yaptığı ve Denktaş'ı gözden çıkardığı şeklindeki sözlerine katılmadı.
Ancak ABD'nin Türkiye sözcülüğü görevini iyi yapan gazeteci Cengiz Çandar'ın yazısı ve Erdoğan'ın sözleri Yarbay'ı doğrulamıyor.
Önce Çandar'ın Habertük'teki yazısına bakalım:
" 'Çankaya Zirvesi'nden sonra; yani Abdullah Gül hükümetinin Kıbrıs politikasını Çankaya'nın 'yüksek duvarları arkasına' taşıması ve Rauf Denktaş'la dans etmeyi tasarlamasının ardından, benim 28 Şubat 2003'e dek pek bir 'iyimserliğim' kalmamıştı.
'Bu hükümet, Kıbrıs konusunda kendisinden öncekilerle fiiliyatta farketmeyecek. Rauf Denktaş, bunları suya götürür; susuz getirir. Geçmiş olsun. 28 Şubat 2003'e dek hiçbirşey olmaz artık. Tıpkı 12 Aralık 2002 fırsatı kaçtığı gibi...'
Cengiz Çandar Kıbrıstaki mitingi "muhteşem" diye nitelendiriyor ve umudun da Erdoğan'da olduğunu dile getiriyor.
"Kıbrıs Türk halkının artık Rauf Denktaş'tan koptuğunu görün. KKTC'de gelişmeleri izleyen nice gözlemciden, 'Artık, Türkiye, istese bile ne Denktaş'ı ne bir başkasını seçtiremez' saptamasını işittim. Aynı gözlemcilerden, Kıbrıs Türk halkının, Denktaş'tan koparken Tayyip Erdoğan'a bel bağladığı yargısını da duydum. "
Çandar'ın umutlarını yeşerten Tayyip Erdoğan da Rize'de katıldığı bir televizyon programında bakalım neler söylemiş.
"Kıbrıs'ta 30-40 gündür sürdürülen siyasetin sürdürülmesinden yana değilim.
Siyaset sorun üretme değil çözüm üretme sanatıdır. Bu konuda üzerimize ne düşerse yaparız. Sayın Denktaş ile baş başa görüştüğümüz zaman, bu statükoyu, tamamen korurum iddiasında değildi. Bu planın müzakere edilebilir olduğunu söyledi. Öbür tarafa güvenemediğini ifade ediyor. Burada güvenip güvenememeyi bir tarafa bırakacağız. Madem biz bunu müzakere edilebilir buluyoruz, o zaman müzakere edeceğiz."
"28 Şubat'a kadar çözüm yönünde bir karar çıkmazsa burada işler zorlaşır" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçekten de sıkıntılı yarınlar doğabilir. Eğer Kuzey Kıbrıs'ta 30 bin kişi aynı anda miting yapıyorsa, Kuzey Kıbrıs bir yerlere doğru gidiyor demektir.
Bu sıradan ve rastgele bir olay değildir. Bu işi düşünüp iyi değerlendirmemiz lazım. Halkın bu konudaki görüşlerini bir kenara itemezsiniz."
Sayın Erdoğan'la Çandar ne kadar da paralel görüşlere sahip değil mi?
Şimdi Ersönmez Yarbay hala aynı kanaati mi taşıyacak?
Diğer tüm kanallar "televole" anlayışı ile yeni yıla girerken Mesaj TV BTP Genel Sekreteri Dr.Nuri Kaplan,AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, MHP Genel Sekreteri ve Devlet Eski Bakanı Faruk Bal, DSP Grupbaşkanvekili ve Devlet Eski Bakanı Aydın Tümen, SP Trabzon Eski Milletvekili Şeref Malkoç, BBP genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr.Orhan Aslan ve Savunma Stratejileri Uzmanı Abdullah Ağar'ı konuk etti.
Renkli ve hatta zaman zaman tartışmalı geçen programda en çok da Kıbrıs ve Irak konuşuldu.
BBP temsilcisi hariç diğerleri savaşa girilmemesi gerektiğini belirttiler.
Prof. Orhan Aslan "Musul- Kerkük petrolleri ve Türkmenleri gerekçe göstererek mutlaka savaşa girmeliyiz" dedi.
Muhalefet temsilcileri özellikle Kıbrıs konusunda AKP genel Başkanı Tayyip Erdoğan'nın farklı açıklamalar yaptığı ve Denktaş'ı gözden çıkardığı şeklindeki sözlerine katılmadı.
Ancak ABD'nin Türkiye sözcülüğü görevini iyi yapan gazeteci Cengiz Çandar'ın yazısı ve Erdoğan'ın sözleri Yarbay'ı doğrulamıyor.
Önce Çandar'ın Habertük'teki yazısına bakalım:
" 'Çankaya Zirvesi'nden sonra; yani Abdullah Gül hükümetinin Kıbrıs politikasını Çankaya'nın 'yüksek duvarları arkasına' taşıması ve Rauf Denktaş'la dans etmeyi tasarlamasının ardından, benim 28 Şubat 2003'e dek pek bir 'iyimserliğim' kalmamıştı.
'Bu hükümet, Kıbrıs konusunda kendisinden öncekilerle fiiliyatta farketmeyecek. Rauf Denktaş, bunları suya götürür; susuz getirir. Geçmiş olsun. 28 Şubat 2003'e dek hiçbirşey olmaz artık. Tıpkı 12 Aralık 2002 fırsatı kaçtığı gibi...'
Cengiz Çandar Kıbrıstaki mitingi "muhteşem" diye nitelendiriyor ve umudun da Erdoğan'da olduğunu dile getiriyor.
"Kıbrıs Türk halkının artık Rauf Denktaş'tan koptuğunu görün. KKTC'de gelişmeleri izleyen nice gözlemciden, 'Artık, Türkiye, istese bile ne Denktaş'ı ne bir başkasını seçtiremez' saptamasını işittim. Aynı gözlemcilerden, Kıbrıs Türk halkının, Denktaş'tan koparken Tayyip Erdoğan'a bel bağladığı yargısını da duydum. "
Çandar'ın umutlarını yeşerten Tayyip Erdoğan da Rize'de katıldığı bir televizyon programında bakalım neler söylemiş.
"Kıbrıs'ta 30-40 gündür sürdürülen siyasetin sürdürülmesinden yana değilim.
Siyaset sorun üretme değil çözüm üretme sanatıdır. Bu konuda üzerimize ne düşerse yaparız. Sayın Denktaş ile baş başa görüştüğümüz zaman, bu statükoyu, tamamen korurum iddiasında değildi. Bu planın müzakere edilebilir olduğunu söyledi. Öbür tarafa güvenemediğini ifade ediyor. Burada güvenip güvenememeyi bir tarafa bırakacağız. Madem biz bunu müzakere edilebilir buluyoruz, o zaman müzakere edeceğiz."
"28 Şubat'a kadar çözüm yönünde bir karar çıkmazsa burada işler zorlaşır" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçekten de sıkıntılı yarınlar doğabilir. Eğer Kuzey Kıbrıs'ta 30 bin kişi aynı anda miting yapıyorsa, Kuzey Kıbrıs bir yerlere doğru gidiyor demektir.
Bu sıradan ve rastgele bir olay değildir. Bu işi düşünüp iyi değerlendirmemiz lazım. Halkın bu konudaki görüşlerini bir kenara itemezsiniz."
Sayın Erdoğan'la Çandar ne kadar da paralel görüşlere sahip değil mi?
Şimdi Ersönmez Yarbay hala aynı kanaati mi taşıyacak?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.