Arnavut asıllı bir baba ve Özbek asıllı bir anneden dünyaya gele, Kurtuluş Savaşını bütün gayretiyle destekleyen ve milli kahramanlarımızdan biri olan İslam Şairi Mehmet Akif Ersoy, iman dolu yüreğindeki vatan ve millet sevgisini, Mart 1921’de yazdığı İstiklal Marşı ile şöyle haykırmıştı: Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Bu ilk dörtlükle Mehmet Akif, cesaret ve dayanma gücü vermek ve milli duyguları kabartmak amacıyla, Türk milletine “korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” diye hitap ederek, Türk bayrağının milletimizin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolü olduğunu ve ülkemizde tek bir insan kalana kadar göklerde parlayarak dalgalanacağını bildirmektedir. “O tek insan ölmeden de bağımsızlığımızı yok etmek ve milletimizin yıldızı olan Türk bayrağını göklerden indirmek mümkün değildir” demektedir. İkinci dörtlük ile de;Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal... Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal! diyerek, o zaman bağımsızlığımız yok olma durumuna getirildiği için, bayrağımızın kırgın, küskün, öfkeli bir hale geldiğini ve bu yüzden şiddetli bir kızgınlık göstererek kaşlarını çattığı hissine kapıldığını belirtiyor. Sonra Türk bayrağına hitaben, “ne olursun kaşlarını çatma, bu kahraman milletime biraz gülümse, bu Türk milleti senin için, yani bağımsızlığımız için, savaşarak kanını dökmekte ve onu sana helal ettirmeye çalışmaktadır. Bu Müslüman olan milletimin, bağımsızlık hakkıdır” demek istemiştir. Mehmet Akif bu duygu ve düşüncelerini istiklal marşı ile bugünkü Türk milletine de ulaştırmıştır. Arnavut kökenli olmasına rağmen kendisini Türk milletinin bir ferdi olarak sayması, Müslüman Türk milletinin bir üst kimlik olduğunu, çeşitli etnik kökenden gelen insanlardan oluştuğunu ve buradaki Türk sözcüğünün bir ırkı temsil etmediğini ifade etmektedir. Bu yüzden Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, insanlarımızı Müslüman Türk milleti üst kimliği altında bir ve beraber olmaya çağırmakta ve bizi parçalamaya çalışan haçlılara dur demektedir. Buna karşın, TBMM’nde bulunan talihsiz iktidar ve muhalefet partileri ise, Türk sözünü ırkçılık anlamına dönüştürerek, bugün memleketimizi 36 etnik kökene bölmeye çalışmakta ve haçlının değirmenine su çekmektedirler. Hükümetimiz uyguladığı politika ile de PKK ve yandaşlarının şuur altlarında ırkçılık duygusunu tahrik ederek, Türk insanına düşman olmalarına neden olmuştur. Memleketimiz sathında bize ait olmayan bayraklar dalgalanmaya başlamış, Suriye’deki iç savaş bahane edilerek, vatanımız NATO asker ve silahlarıyla işgal edilme durumuna getirilmiştir. AKP hükümeti ve yandaşı medya milli kahramanlarımızın, kendilerini ve gösterdikleri kahramanlıkları unutturmak veya değersizleştirmek için sinsi bir gayret gösterirken, vatan haini teröristlere her türlü hak ve değer verilmektedir. Birçok tutuklu Türk vatandaşına ağır cezalar verilirken, bebek katili Öcalan ve tutuklu diğer PKK’lılara gizli bir aftan bahsedilmektedir. Örneğin, dillere destan olmuş Çanakkale kahramanlarımızdan Seyit Onbaşının, 276 kiloluk bir mermiyi kaldıramayacağı, bunun uydurma ve Seyit Onbaşının bir sahtekâr olduğu söylenerek, bu şahsın isminin turist kitapçıklarından çıkarılması ve rehberler tarafından kullanılmasının yasaklanması istenmiştir (25.12.2012 tarihli Sabah gazetesi). Bu iddiada bulunan kişilerin, tarihe mal olmuş Seyit Onbaşı’nın Türk Milletinin iman gücünün sahip olduğu kudreti temsil etmesinden rahatsız oldukları ve bu nedenle iman gücümüzü aşağılamaya çalışan hainlerden olması olasıdır. Bu zevat, Çanakkale Savaşındaki manevi olayları kavrayamadıklarından tarihi olayları çarpıtma yoluna gittikleri açıktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ömer Saraçoğlu / diğer yazıları
- Örnekleme / 05.04.2022
- Ormancılıkta araştırma yöntemi / 28.03.2022
- Orman üretim araştırmaları / 21.03.2022
- Sosyo-ekonomik konumu iyileştirmek / 15.03.2022
- Ağaç soyunu iyileştirmek / 08.03.2022
- Ortamın verim gücünü arttırmak / 01.03.2022
- Meşcerede aralama kesimleri / 22.02.2022
- Ormanda üretim nasıl arttırılır? / 15.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 07.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 01.02.2022
- Ormancılıkta araştırma yöntemi / 28.03.2022
- Orman üretim araştırmaları / 21.03.2022
- Sosyo-ekonomik konumu iyileştirmek / 15.03.2022
- Ağaç soyunu iyileştirmek / 08.03.2022
- Ortamın verim gücünü arttırmak / 01.03.2022
- Meşcerede aralama kesimleri / 22.02.2022
- Ormanda üretim nasıl arttırılır? / 15.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 07.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 01.02.2022