Sevgili okurlarım, inanın bütün dünyanın karşısında dik duramadığı ve eğilmek zorunda kaldığı "para" konusunda çok ama çok az bilgiye sahibiz.
Bu konunun teferruatına girmeden önce bir hakkı teslim etmemiz, onurlu bir insan için erdemli bir davranış olacaktır. O hakikat de şudur: Dünya kuruldu kurulalı paranın tanımı, fonksiyonu ve ne olup olmadığı konusunda yazılı tek bir ilmi eser kaleme alınmıştır. O da, Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bu modeli okumayan veya uygulamayan devletlerin gerçek manada paranın ne olduğu konusunda en ufak bir bilimsel görüşü olamaz!
Para konusunda en yetkili olan MB (Merkez Bankası) maalesef yasası gereği, tam bir esaret altındadır.
Bu konu aslında çok teknik ve biraz da sıkıcı olması dolayısıyla, ben hemen mevcut MB yasası gereği içinde bulunduğumuz acınası duruma değineceğim.
Türkiye'de MB
gerçeği ve tarihçesi
11 Haziran 1930 tarih ve 1715 sayılı Kanun ile Merkez Bankası "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası" unvanı altında özel hukuk tüzel kişiliğine sahip ve özel sermayenin de katıldığı bir anonim ortaklık olarak kurulmuştur.
Bu düzenlemeyle devletten ayrı ve bağımsız olduğu hususuna özel bir önem verilmiştir.
Bu amaç çerçevesinde, Bankanın kuruluş kanunu tasarısında adı "Cumhuriyet Merkez Bankası" olarak öngörülmüşken, Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonunda uluslararası ilişkiler de düşünülerek "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası" olarak değiştirilmesine karar verilmiş; Bankanın bağımsızlığını vurgulama amacı güdülerek "Türkiye Cumhuriyeti" ibaresine ve kısaltılmış şekli olan "T.C." ye özellikle yer verilmemiştir.
Kanun koyucu tarafından Bankanın devlete ait bir kuruluş; bir kamu kuruluşu olduğu izlenimi vereceği endişesiyle bundan özenle kaçınılmıştır.
Halen yürürlükte bulunan 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 1. maddesinde de, Banka'nın anonim şirket ve özel hukuk tüzel kişiliği ile unvanı "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası" olarak aynı şekilde korunmuştur.
Merkez bankalarının henüz var olmadığı dönemlerden beri var olan ve hükümdara ait olan madeni para basma yetkisi birçok ülkede olduğu gibi sembolik olarak Hazine'de veya ona bağlı darphanede kalmıştır.
Buna karşılık kâğıt para basma ve dolaşıma çıkarma yetkisi yasal düzenlemelerle merkez bankalarına verilmiştir.
Bizde madeni para Hazine Müsteşarlığı'na bağlı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından basılır ve dolaşıma sürülür.
Kâğıt paralar ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından kendisine bağlı Banknot Matbaasında bastırılır ve Merkez Bankası tarafından dolaşıma sürülür.
Hazine Müsteşarlığı ve bağlı kuruluşu olan Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü merkezi yönetimin birer parçası oldukları için merkezi yönetimden bağımsız değildirler.
O nedenle madeni paralarda Türkiye Cumhuriyeti ibaresi yer alır. Buna karşılık Merkez Bankası bağımsız bir kurum olduğu için onun tarafından bastırılan kâğıt paralarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ibaresi yer alır.
Söyleyeceğimi şimdi söylüyorum!
Bağımsız bir ülkenin sahip olduğu para basma hakkını elinde bulunduran MB, eşyanın tabiatı gereği kesinlikle devletin kontrolü ve himayesinde olmalıdır!
Dünyada ilk kez banka kuran Yahudi Rotschild ailesi, MB veya bankalarının devlete bağlı değil, tamamen bağımsız olmalarını istemiştir.
Bu sayede merkez bankaları üzerinde her türlü spekülasyonu yapabilecek bir yasal düzenlemeyi de getirmişlerdir.
İlk bankalarını İngiltere'de kuran Rotschild ailesi, daha sonra savaş oyunlarıyla Amerikan Merkez Bankası'nın da sahibi oldular.
Gerek İngiltere ve gerekse Amerikan hükümetlerinin zora girmesiyle merkez bankalarını ele geçiren bu ailenin tek bir şartı vardı; "Para basma hakkı".
İşte işin bam teli de tam olarak burada yer alıyor.
Para basma hakkı devlette, MB ise bu ailede olsa, bu hiçbir işe yaramayacaktı.
Onun için para basma hakkı, bir ülkenin şah damarı gibidir. Bu hakkın başkalarının eline veya himayelerine terk etmek demek, ülkenin bağımsızlığını devretmesi denektir.
İlk defa basılan paranın karşılığında Rotschild ailesi, devletten altın veya gümüş gibi gerçek değeri olan kıymetli servetleri elde etmeye başlamıştır.
Yani aslında paranın icadından sonra ilk defa basılan bir kağıt para karşılığında, onun zati değerinin fersah fersah ötesinde bir serveti kasalarına koyma düzenbazlığı 16.yüzyılda kendisini gösteriyor.
O gün bugündür önde gelen tüm devletlerin merkez bankaları, aynı ailenin elinde bulunuyor.
Yani bildiğiniz ABD'ye ait aslında bir merkez bankası bulunmuyor.
Bugün herkesin diline çok cahilane bir şekilde pelesenk olan "Karşılıksız para basılmaz" yalanı bu ailenin bilinçli propagandasıdır.
Oysa paranın gerçek karşılığı ve tanımı, yalnızca Prof. Dr. Haydar Baş'ın, insanlık tarihinin en büyük devrimi olan Milli Ekonomi Modeli tezinde belirtilmiştir.
Paranın gerçek karşılığı, emek ve üretimdir. Paranın karşılığı, hizmettir. Paranın bilinenin yanı sıra iki çok faklı tanımı ve gerçekte 4 yeni ve orijinal tanımı vardır. Dolayısıyla, Milli Ekonomi Modeli, insanlığın kanını emen bu kesimleri çok ciddi şekilde rahatsız ettiği için medyada hiç gündeme getirilmiyor.
Hala anlamadık diyorsanız, Modeli tekrar tekrar okuyun.
Yok, biz bin sayfalık modeli okuyamayız diyorsanız, BTP lideri Hüseyin Baş Bey bu tezin tüm kodlarını en yalın ifadelerle ve çok kısa cümlelerle özetliyor.
Onu takip eden de, ona sahip çıkan da sonunda kazanan tarafta yer alır.
- “Kürt sorunu vardır” diyen ajandır! / 17.04.2025
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025