Olanı biteni alt alta yazalım ardından şu son 10 gün içindeki yaşadıklarımızın şifrelerini çözmeye çalışalım.
1- TRT'de Kürtçe yayınlar başladı.
2- DEP milletvekilleri serbest bırakıldı.
3- PKK ateşkesi bitirdiğini açıkladı.
4- Tayip Erdoğan ABD'de Kürt merkezli BOP toplantısına katıldı.
5- Alman Hıristiyan Demokratların genel başkanı "ne bu gün, ne gelecekte Türkiye AB'ye alınmayacaktır" dedi.
6- Savaş sonrasında dağıtılacağı söylenen 70 bin kişilik Peşmerge ordusunun "Irak Ulusal Kuvvetleri" olduğu deklere edildi.
Şimdi ülkede ne olup bitiyor isterseniz tek tek olaylara değil de fotoğrafın tamamına bakarak "okumaya" çalışalım.
Bir kere TRT'de başlayan Kürtçe yayınlar ve DEP milletvekillerinin serbest bırakılmasının ima edildiği gibi AB ile ilgisi yok.
Sadece hükümet bu süreci AB üzerinden götürmeye, hazmettirmeye çalışıyor o kadar.
Konu tamamen Amerikan projesi ve Washington'da pişirilen 'Kürt yemeği' ile ilgili. Zaten Alman Hıristiyan Demokratların Başkanı Anna Merkel'in "Türkiye AB'ye alınmayacak" sözü "oyunu bizim üzerimizden oynamaya çalışmayın" mesajı taşıyor.
Yani Merkel kapalı kapılar ardında konuşulanı "açık" ederek Washington projesine taş koymaya çalışıyor.
Peki AB'de pişirilen Kürt yemeğinde neler var?
Erdoğan'a AB ziyaretinde neler aktarıldı, hangi spesifik görev tanımı yapıldı?
Washington'da yaşayan gazeteci Savaş Süzal 7 Haziran'da olanı biteni ortaya koydu biliyorsunuz.
ABD Dışişleri Bakanlığı analiz kısmında çalışan "top secret" 5 uzmanının "K. Irak'ta kurulacak Kürt devletine AKP hükümeti ve asker nasıl bakıyor" sorusunu tartıştığını ve 2 net sonucun ortaya çıktığını yazdı.
1- Hükümetten yana sorun yok.
2- Asker de, istememesine rağmen sesini çıkaramaz.
İşte Erdoğan bu toplantının ardından ABD ağırlandı ve kendilerinden şu rica edildi:
"Irak'ta yeni bir döneme giriyoruz. Kürt devleti Kerkük'ü de içine alarak kuruluyor. Lütfen yardımcı olun."
Ekonomik olarak "büyük krizin" kucağındaki Erdoğan, diğer etkenlerin de ışığında "hay hay" derken, Washington, 70 bin kişilik Peşmerge ordusunun Irak Ulusal Kuvveti olduğunu açıkladı. Halbuki Erdoğan'ın ziyaretinden önce ABD, Irak savaşı öncesinde verdiği sözlerin çerçevesinde Peşmerge ordusunun dağıtılacağını duyurmuştu.
BOP'lanan Erdoğan'ın ziyaretinin ilk somut sonucu bu oldu. Nur topu gibi bu Peşmerge ordusu kuzeyimize dikliverdi!
DEP milletvekillerinin cezaevinden çıkarılmaları ve cömert açıklamaları da hükümetin bu "teslim alınmış, sözler verilmiş" tutumundan kaynaklanıyor. Eğer ortam bu kadar münbit olmasa ne DEHAP Genel Başkanı, ne de diğerleri bu kadar sayınlı, canımlı, cicimli konuşabilir?
İş bitmiş, imzalar atılmış durumda. Bu hükümet Apo'yu siyasallaştıracak, PKK'yı Meclis'te temsil edilecek bir parti haline getirecek ve üniter yapıya noktayı koyacak.
Bunun böyle olmasını da -hiç kimse yanlış anlamasın- ABD-İsrail ittifakı istiyor.
En geç 2 yıl içinde süreç tamamına erecek!
Aralık ayında alınacak AB takvimi adı altındaki yalan da hamurun mayası olacak. O açıdan takvim işleyecek ve Merkel gibi pasta yarışından pay kapma yarışındakiler ikna edilecek ve Türkiye'nin tasfiye sürecine en önemli nokta konulacak!
İşte bizim hikayemiz bu! Pandoranın bekletilen kutusu bir kez daha açıldı.
İmralı'dakinden senaryo üretenlerse, tavırlarını netleştirip, milletle paylaşmadıkları sürece hiçbirşey yapamayacaklar!
Tarih Türkiye'nin önüne iki seçenek koyuyor. Ya her şeye rest çekip, kendimizle ve kendi gücümüzle barışıp, tanışacağız.
Ya da AB-ABD zelzelesinde yok olup gideceğiz.
Maskeli baloda son dans başladı, duyurulur...
1- TRT'de Kürtçe yayınlar başladı.
2- DEP milletvekilleri serbest bırakıldı.
3- PKK ateşkesi bitirdiğini açıkladı.
4- Tayip Erdoğan ABD'de Kürt merkezli BOP toplantısına katıldı.
5- Alman Hıristiyan Demokratların genel başkanı "ne bu gün, ne gelecekte Türkiye AB'ye alınmayacaktır" dedi.
6- Savaş sonrasında dağıtılacağı söylenen 70 bin kişilik Peşmerge ordusunun "Irak Ulusal Kuvvetleri" olduğu deklere edildi.
Şimdi ülkede ne olup bitiyor isterseniz tek tek olaylara değil de fotoğrafın tamamına bakarak "okumaya" çalışalım.
Bir kere TRT'de başlayan Kürtçe yayınlar ve DEP milletvekillerinin serbest bırakılmasının ima edildiği gibi AB ile ilgisi yok.
Sadece hükümet bu süreci AB üzerinden götürmeye, hazmettirmeye çalışıyor o kadar.
Konu tamamen Amerikan projesi ve Washington'da pişirilen 'Kürt yemeği' ile ilgili. Zaten Alman Hıristiyan Demokratların Başkanı Anna Merkel'in "Türkiye AB'ye alınmayacak" sözü "oyunu bizim üzerimizden oynamaya çalışmayın" mesajı taşıyor.
Yani Merkel kapalı kapılar ardında konuşulanı "açık" ederek Washington projesine taş koymaya çalışıyor.
Peki AB'de pişirilen Kürt yemeğinde neler var?
Erdoğan'a AB ziyaretinde neler aktarıldı, hangi spesifik görev tanımı yapıldı?
Washington'da yaşayan gazeteci Savaş Süzal 7 Haziran'da olanı biteni ortaya koydu biliyorsunuz.
ABD Dışişleri Bakanlığı analiz kısmında çalışan "top secret" 5 uzmanının "K. Irak'ta kurulacak Kürt devletine AKP hükümeti ve asker nasıl bakıyor" sorusunu tartıştığını ve 2 net sonucun ortaya çıktığını yazdı.
1- Hükümetten yana sorun yok.
2- Asker de, istememesine rağmen sesini çıkaramaz.
İşte Erdoğan bu toplantının ardından ABD ağırlandı ve kendilerinden şu rica edildi:
"Irak'ta yeni bir döneme giriyoruz. Kürt devleti Kerkük'ü de içine alarak kuruluyor. Lütfen yardımcı olun."
Ekonomik olarak "büyük krizin" kucağındaki Erdoğan, diğer etkenlerin de ışığında "hay hay" derken, Washington, 70 bin kişilik Peşmerge ordusunun Irak Ulusal Kuvveti olduğunu açıkladı. Halbuki Erdoğan'ın ziyaretinden önce ABD, Irak savaşı öncesinde verdiği sözlerin çerçevesinde Peşmerge ordusunun dağıtılacağını duyurmuştu.
BOP'lanan Erdoğan'ın ziyaretinin ilk somut sonucu bu oldu. Nur topu gibi bu Peşmerge ordusu kuzeyimize dikliverdi!
DEP milletvekillerinin cezaevinden çıkarılmaları ve cömert açıklamaları da hükümetin bu "teslim alınmış, sözler verilmiş" tutumundan kaynaklanıyor. Eğer ortam bu kadar münbit olmasa ne DEHAP Genel Başkanı, ne de diğerleri bu kadar sayınlı, canımlı, cicimli konuşabilir?
İş bitmiş, imzalar atılmış durumda. Bu hükümet Apo'yu siyasallaştıracak, PKK'yı Meclis'te temsil edilecek bir parti haline getirecek ve üniter yapıya noktayı koyacak.
Bunun böyle olmasını da -hiç kimse yanlış anlamasın- ABD-İsrail ittifakı istiyor.
En geç 2 yıl içinde süreç tamamına erecek!
Aralık ayında alınacak AB takvimi adı altındaki yalan da hamurun mayası olacak. O açıdan takvim işleyecek ve Merkel gibi pasta yarışından pay kapma yarışındakiler ikna edilecek ve Türkiye'nin tasfiye sürecine en önemli nokta konulacak!
İşte bizim hikayemiz bu! Pandoranın bekletilen kutusu bir kez daha açıldı.
İmralı'dakinden senaryo üretenlerse, tavırlarını netleştirip, milletle paylaşmadıkları sürece hiçbirşey yapamayacaklar!
Tarih Türkiye'nin önüne iki seçenek koyuyor. Ya her şeye rest çekip, kendimizle ve kendi gücümüzle barışıp, tanışacağız.
Ya da AB-ABD zelzelesinde yok olup gideceğiz.
Maskeli baloda son dans başladı, duyurulur...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021